İçerik üreterek en etkili potansiyel müşteri bulma yöntemlerini bu yazımızda paylaşacağım.
Bu yazımız, sadece dijital danışmanlıkla ilgili değil, bir hayat dersi de içeriyor.
Sosyal medyada içerik üreterek potansiyel müşterilerinizi size bağlı hale getirecek yazımıza hoş geldiniz sevgili dostlar. Misyonumuz, yapabileceklerinizi bilen saygı duyan ve beğenen potansiyel müşteriler inşa etmek. O yüzden satış çok daha kolay hale gelecektir.
İçerik Üretmek Neden Önemli?
Sosyal medyalarınızda içerik üreterek potansiyel müşterilerini hem kendinize çekmeniz hem de onları olgunlaştırmamız gerekir.
Potansiyel müşterilerimiz için içerikler üretmek, kişisel markamızı büyüterek, sizi ve markanızı bir üst seviyeye taşıyacaktır. Aslında içerikler üreterek markamızı konumlandırmamız açısından üst düzey bir yer edinmiş oluruz.
İçerik üretenler kişisel markanın güçlü olması markanın dönüşüm oranını arttırmada çok etkilidir. Sizler güçlü içerikler paylaşarak kişisel markanızı dahada yükseğe taşırken potansiyel müşterilerinizin de büyük saygısını alırsınız. Genelde sizin her söylediklerinize kitleniz önem verirler, dikkat kesilirler.
Sizler içeriklerinizle gerçekten değer yaratıp bir marka oluşturabilirseniz, kitlenizin çoğu artık sizin iyi ya da kötü şeklinde yorumlamaları kalkacak sadece ürettiğiniz içeriklere odaklanacaklardır. İyi bir şey midir bu durum? Tabii ki hayır. Ama bir kez etkilediğinizde kitlenizi maalesef taraftarlarınız haline getirebilirsiniz.
Hangi Sosyal Platformları Kullanmalıyız?
İçerik üretmede platform olarak Youtube en fazla tercih edilenler arasındadır çünkü Youtube sadece video içermiyor arama motorunda arkasına alıp en fazla vakit geçirilen platformlar arasında yer alır.
Bilirsiniz Google, 2006 yılında Youtube’u 1,65 milyar dolara satın aldı. Ve YouTube, Google’dan sonra ikinci arama motorudur dünyada. Yani Birileri bir şeyi araştıracağı zaman ilk olarak Google’da arama yapar sonra da ikinci olarak Youtube’da arama yapar. Dünyadaki istatistikler söylüyor.
O yüzden herhangi bir konuyla alakalı bir kalıp vardır ya; “Bir Şeyi Nasıl Yaparsın?” şeklinde genelde arama yaparız. Mesela “Web sayfası nasıl hazırlanır, Yemek nasıl yapılır, Araba Lastiği nasıl değiştirilir?” tarzında “NASIL” konseptlerin çok fazla aratıldığı; anahtar kelimelerin (keyword) çok fazla aratıldığı YouTube aslında arama motoru görevi yapan bir platform olmuştur.
YouTube’u sabahtan akşama kadar komik videoların izlendiği bir platform olarak düşünmeyin. Orası tamamen bir arama motorudur. İnsanın kendisini geliştirdiği ve aradığı bilgileri bulduğu platform YouTube’tur.
O yüzden YouTube’da çektiğiniz bir video Instagram’daki, Tik Tok’taki ya da Twitter’daki gibi ilk üç gün çok izlenip aşağı doğru bir seyir izlemez. Hazırlanan videolar yıllar boyunca izlenmeye devam edecektir. Çünkü o anahtar kelimeleri her arattığınızda belki de sizin videonuz yıllar boyunca sizin videolarınız izlenmeye devam edecektir.
YouTube koyduğunuz videoları; bir “Vur-Kaç” taktiğinde değil de; daha çok bir yeri parsellemek gibi de düşünebilirsiniz. Arsa aldığınızı düşünün ve ileride çok değerlenecek bir yatırım olarak düşünebilirsiniz YouTube platformunu.
Sizlerin çektiğiniz videoları, hangi daha çok aratılan anahtar kelimelerle aratılabileceğini düşünerek kliplerinizdeki başlıklarınızı buna göre düzenleyip daha fazla aranan ve izlenen konuma gelebilirsiniz.
Ayrıca video formatlarındaki değişimler, ilgi alanlarının da değişmesine neden oldu. Biliyorsunuz Tik Tok’un etkisiyle “Dikey ve Kısa” videolarda ilgi, trend inanılmaz arttı.
Sizler şunu düşünmeniz gerekecek: Hedef kitleniz hangi sosyal platformunda olacak buna başta karar vermeniz gerekecek. Hedef kitlenize nasıl içerik üretebilirim bunu iyi düşünmeniz gerekecektir.
Hedef kitlenizin sizin içeriklerinizle bağ kurmaları gerekir. Bağı kuracak içerikleriniz ise, sizin BAŞARILARINIZ, MÜCADELELERİNİZ ve İNANÇLARINIZLA bunu yapabilirsiniz. Eskiden inandığınız şey konusunda daha karamsarken şimdi bir şeylerin üstesinden gelip olduğunu gördüğünüzde inancınızın da değiştiğini görüp bunları hedef kitlelerinizle paylaşarak bağlarınızı kuvvetlendirebilirsiniz. Yani sizin hikayelerinizle hedef kitlenizle bağ kurmaları için kullanacağız..
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum; kurumsal Nike gibi bazı firmaların sosyal medyada attıkları postlara tepkiler çok azdır. Bunun nedeni kurumsal kimliğini ön plana çıkardıkları içindir. On milyonlarca takipçileri olmasına rağmen bu büyük firmaların bir gönderi paylaştıklarında etkileşimlerinin çok düşük olduğunu görürsünüz. Bunun nedeni, insanlar sizin hikayenizle bağ kurmalarıdır, firmanızla değil.
O yüzden bu büyük firmalar tanınan, bilinen sporcuları, fenomenleri veya film yıldızlarını kullanmaları bu yüzdendir. Bundan dolayı insanlar karşısında insanla muhatap olmak istiyorlar, firma çok soyut bir şey ve onunla bağ kuramazlar.
Bu yüzden kendi markanızla alakalı bol bol içerik üretmelisiniz. Peki…
Peki Hangi Konularda İçerikler Oluşturacağız?
Öncelikle Hikayelerimizde Zorluklar-Başarılar ve İnanışlar Olmalıdır.
Zorluklar Listesi Oluştur
Bütün markaların ve firmaların KİŞİSEL BİR MARKASI olması geriyor. Ve kendi mesajını potansiyel müşterilerine ulaştırması gerekir. Yoksa milyonlarca reklamlar yapılmasına rağmen birçok firmaların yaptığı gibi çöpe giden paraları oluyor.
O yüzden “MESEJANIZI” doğru bir şekilde “HİKÂYEYLE” kurgulanması gerekir. Sonrasında da bu mesajı istediğimiz potansiyel müşterilere ulaştırmamız gerekecektir.
Bir markanın oluşturulması için 3 tane değişken var.
BİRİNCİSİ, YAPTIĞINIZ ŞEYİN BİR ANLAMI OLMASI GEREKİYOR: Sizin için, Şirketiniz için, Çalışanlarınız için ve Müşterileriniz için bir anlamı olması gerekiyor.
- Ne yapıyorsun?
- Bunu Neden Yapıyorsun?
Bu sorular üzerine derin düşünülmesi gerekir. Durup dururken bir firma kurulmaz, birilerine bir şey satılmaz sadece para kazanmak için bir firma kurulsa da ömrü çok uzun sürmez.
İKİNCİ OLARAK, MESAJINIZ OLMALIDIR: Yaptığınız işle ilgili potansiyel müşterilerinizin sizi nasıl tanımalarını, görmelerini istiyorsanız bu konuda sizi iyi tanımlayacak bir MESAJ inşa etmeniz gerekir.
ÜÇÜNCÜ AŞAMADA İSE METOTLAR KONUŞULMASI GEREKİR: Tüm bu süreçleri nasıl bir araya getireceksiniz? Mesela yönteminiz, Youtube da içerik pazarlamak mı, Facebook reklamlarına mı çıkılmalı veya Google reklamları mı yapılmalı gibi şeylerden bahsedilebilir. Bundan dolayı bu metotlar en son konuşulması gereken şeylerdir.
Nedense genelde ilk başta konuşulan şeyler; metotlar oluyor. Ne ilginçtir değil mi? “Facebook’u, Instagram’ı, Google Ads’ı adım gibi bilmem lazım” gibi şeylerden bahsederiz. Ama hiç kimse MESAJ oluşturmaktan pek bahsetmez.
Ne kadar iyi bir pazarlamacı, ne kadar iyi bir Facebook, Google ads reklamlarını veya algoritmaları bilirseniz bilin, eğer MESAJ’ınızı doğru inşa edemezseniz tüm bu bildikleriniz maalesef boşuna olacaktır
O yüzden bu yazımızda sosyal medyada içerik üretirken ki sadece sosyal medya değil funnel veya birçok platformda potansiyel müşterileri kendimize çekerken yapmamız gereken en önemli konulardan bir tanesi Mesajı doğru inşa edebilmektir.
Amerikalı girişimci, yatırımcı, yazar ve internet üzerinde şarap eleştirmenliği yapan ve tanınan Gary Veynerchuck’a göre “Sosyal medyada takip edilebilir olmak istiyorsanız aşağıdaki üçünden şeyden birine sahip olmanız gerekiyor” diyor:
- Ya Çok Güzel Olacaksın
- Ya Çok Eğlenceli Olacaksın
- Ya da Çok Zeki Olacaksın
Bunlardan birine sahip olmanız sosyal medyada takipçi sayılarınızın artması demektir. Sizde hangi özellik var? Eğer bizde 1 ve 2. Özellik olmasa da markamızı oluşturmak için aklımızla zeki stratejiler uygulayabiliriz. Gelin şimdi zeki stratejilerden ne bahsediyoruz bunu açalım.
Potansiyel müşterilerimizin bizim hikayemizi anlaması için “Nasıl Bir Hikâyeye İnandırmamız Gerekiyor ki Hedef Kitlemiz Bizimle Bağ Kursun?”
Bu yaklaşımı satış stratejilerinde de uygulayabiliriz ama tabii ki konumuz trafiği kendimize nasıl çekeriz bundan bahsedeceğiz.
Satış stratejisini uygularken aşağıdaki şu adımları yerine getirmemiz gerekir:
Karşımızda potansiyel müşterimiz vardır ve bu kitleye belli sorular sorarak;
OTORİTE-GÜVEN-PROBLEM-ÇÖZÜM-SATIŞ konseptini kullanmanız gerekir.
Otorite: Potansiyel müşteriniz sizin bu piyasada bilginiz ve tecrübeniz açısından sizin otoritenizi kabul etmesi gerekiyor. Sosyal medya içeriklerinizle bilginizle değer katarak o konunun uzmanı olduğunuzu hedef kitlenize göstermelisiniz. Potansiyel müşteri şunu kendi kendine demeli: “Bu işi biliyor bu adam benden birkaç adım ötede…”
Güven: Potansiyel müşteriniz size güvenmelidir. Sizler bir şey verirken karşı tarafa, ödeme iadesi, bonuslar, beklemediği şeyler vererek karşı tarafın güvenini kazanabilirsiniz. GÜVEN en önemli unsurdur.
Problem: Potansiyel müşteri, sizin içeriklerinizle “Benim problemimi anlamış bu uzman, benim problemimi biliyor” demelidir.
Çözüm: Potansiyel müşteri; “Benim problemimim çözümü bu kişinin elinde” demelidir. Sonuçta neden sizi seçsin değil mi?
Satış: Ürün veya hizmetimizle alakalı satışa götürecek potansiyel müşterinin muhtemel şüphelerini çözüp satışı kapatmamız gerekiyor.
İşte sosyal medyada hikayelerimizle bu beş adımın altını doldurmamız gerekiyor ki sosyal medyadan da satış yapabilirsiniz.
Peki bunu nasıl olacak?
HİKAYE OLUŞTURMAK
Bizi beğenmeleri ya da takip etmelerinden çok bizim ürünümüz almış, bize güvenmiş kaç müşterimiz var? Bu sizi tatmin etmiyorsa o zaman güven unsurunu daha derin düşünmenizi tavsiye derim.
İşte biz bu hikâye sürecini neden yapıyoruz?
Potansiyel müşterimize otorite olduğumuzu göstermek için, güvenmelerini sağlamak için, problemlerini anladığımızı sağlamak için, çözümün bizde olduğunu fark ettirmek için ve ürünümüzü satın almaya giderken tam ürünümüzü satın alacakken potansiyel müşterilerin muhtemel şüphelerinde “Yaa bizim zamanımız yok, çocuklarıma zaman ayırmam lazım, ya bu ya şu” gibi bahaneler üreterek bu bahanelerin üstesinden gelecek stratejiler yapmamamız gerekecektir.
İşte sosyal medyada zekice yapacağım strateji bu beş adım.
Şimdi hikayemizi yazamaya geldik. Fakat bu üç adımda olmazsa olmaz
Zorluklar/Mücadeleler: Hikayelerimizin içerisinde bunlar olması gerekiyor. Sizleri insan yapan, sizi de onlardan bir tanesi haline getiren zorluklar ve mücadeleler nelerdir? Bununla ilgili elinizde olabildiğince bir liste olması gerekiyor.
Hikayenizde en fazla üzerinde düşünülmesi gereken zorluklar, mücadeleler olmalıdır ve ne ironidir ki insanlar kendi zorluklarını anlatmanın bir zayıflık olduğunu düşünür. Çünkü insanlar kendi zorluklarını anlatmaya utanıyor. Fakat sizin bu durumunuzu açık yüreklilikle anlattığınızda potansiyel müşterileriniz de “Bak bu kişi benimle aynı durumu yaşamış” deyip sizinle bir bağ kurmaya başlayacak.
Şu anda mevcut duruma bakıp zaman paramızı, evimizi, arabamızı yaşam tarzımızı, okuduğumuz okulları, çalıştığım firmaları, yaptığım iş anlaşmaları vs. gibi sadece sahip olduklarımızı anlattığımız zaman yani zorluklarımızdan hiç bahsetmediğimizde, potansiyel müşterimizin kafasında bu anlattıklarımız bir yük gibi görünecektir. Çünkü siz, o konuda kendinizi o kadar çok yetiştirmişsinizdir ki, karşı taraf sizin bu başarılarınız karşısında kendisini yetersiz hissedebilir ve sizinle bağı koparabilir.
Düşünsenize, size ben Photoshop, Metin yazarlığı, funnel ve diğer web sayfa kurulumunu bildiğimi, İngilizce konuştuğumu, aylık şu kadar kazandığımı söylesem siz ne düşünürdünüz? Tabii ki bu kadar şey ben nasıl yapabilirim? İşte bu yüzden başarılarınızı hemen anlatmayacaksınız, önce zorlandığınız, mücadele ettiğiniz yani başarısız olduğunuz şeylerden bahsedin ki potansiyel müşteriniz de “AAA evet bu adam neler geçirmiş, aynı şeyleri yaşamışız” deyip sizin hayatınızla, onun kendi hayatıyla bir bağ kurabilsin. “Evet ya bu da aynı benim gibi şeyler yaşamış” desinler.
O yüzden zorluklar veya mücadeleler konusunda kendiniz en az on tane hikâye listelerinizi oluşturun. İllaki ben de o kadar şey yok derseniz eğer, o zaman siz de başka birilerinin zorluklarını örnek gösterip hikayeleştirebilirsiniz. Bu zorluklar ne olabilir?
Örneğin: Okul, Eğitim, Aile, Varsa kovulma hikayeniz, ifilasınız eğer yurt dışına hiç çıktıysanız yurtdışındaki yaşadığınız zorluklar, sağlık sorunları, partner sorunlarınız, patron veya yönetici sorunlarınız, para sorunlarınız, geçim sıkıntılarınız, öğrenme sorunlarınız vs. şeyler konusunda mücadele hikayelerinizi bir listesini oluşturun.
Başarılarımız
Başarılarımız: Tony Robbins’i bilmeyeniz var mıdır? Amerikalı bir yazar, hayırsever ve yaşam koçudur. Kendisi tüm seminerlerinde gerek 3.000 dolarlık olsun gerekse de 50.000 dolarlık hepsinde aynı tarzda yaşadığı aile içerisinde zorluklarını anlatır. Çünkü o mücadele sürecini anlatması gerekiyor. O zorluklardan sonra onu başarılı yapan stratejileri nasıl kurduğunu anlamak zorundadır. Sonuçta başarı, mücadelelerden sonra gelen bir şeydir ve karşı tarafa “AAAA bu zorluklardan bunu başarmış ve bunları deneyip başarılı olmuş” dedirtmektir tüm mesele.
Eğer siz doğrudan potansiyel müşterilerinin karşısına zorluk ve mücadelelerinizi anlatmadan doğrudan “3 adımda şunu elde edersin, 10 adımda şu kadar kazanırsın” tarzında bir yaklaşım sergilerseniz, maalesef ama maalesef hedef kitleniz sizinle bağ kuramayacak. Çünkü zorluklar, insanlara bir ilham verir ve başarılar da insanları motive eden bir şeydir. En önemlisi bu hikayenizde zorluklar ve mücadeleler ve neredeyse önemsizi başarılarınız olacaktır.
Sürekli başarılarınızdan bahsetmeniz karşı tarafta bir müddet sonra aklından şöyle bir şey geçecektir: “Tamam sen başarılı oldun ama ben bu yaptıklarını başarabilir miyim?” diyecektir. Başarılar sürekli vurgulanması gereken bir şey değil; sizin ne kadar para kazandığınız ne kadar mülk sahibi veya tanınır olduğunuz potansiyel müşterileriniz için umurunda olmayacaksınız. Sizin bu durumunuza özenebilirler ya da nefret de edebilirler. Fakat hiçbir zaman potansiyel müşterileriniz sizin bu başarılarınızı görüp de “Bu adamın yaptığı şeyi ben de yapayım” pek demez.
O yüzden sadece şunun için başarılar kullanılır: “Şu anda ben bu adamı-kadını niye dinleyeyim, sosyal medyanı niye takip edeyim, senin yazdığın kitabı niye okuyayım veya senin network marketing işine ben niye gireyim, neden senin ekibinde olayım veya dijital pazarlama danışmanlık eğitimini neden senden alayım? vs” gibi soruları genelde kendimize sorarız. İşte başarıları anlatmamızın sebebi “Niye Sen?” sorusuna cevap olarak sizler başar hikayelerinizi bir nedene bağlayarak anlatmanız gerekir.
Bu aşamada da başarılar listenizi oluşturmanız gerekecek. Bazen bazıları bu konuda kendilerine dair başarılarının olmadığını söylerler. “Zorluklarım çok ama benim başarıma dair anlatacak bir şeyim yok” diyorlar. Anlatacağınız başarınız illaki vardır. Küçük de olsa vardır…
Eğer bu konuyu okuyorsanız derim ki sizler hayatınıza bir değişim istiyorsunuz ve bu bile bir başarıdır. Bu kadar da kendinize acımasız davranmayın lütfen. En azından irade sahibisiniz ki “Survivor” gibi anlamsız programlar izlemiyorsunuz. Sonuçta sizin bir şeyler öğrenmeniz önemli şimdilik sonuç almasak da bu yola girmek bir başarıdır.
Peki bu küçük başarılarımız nelerdir bir bakalım:
Mesela, bir reklam metni yazdım, reklamım %7 tıklandı. Bu bir başarıdır. İllaki başarınız kayda değer olacak diye Acun Medya’ya danışmanlık yapmanız gerekmiyor. Çünkü sizin versiyon1’nizi geliştirmeye sonra versiyon2 nizi ve bu şekilde gitmeye devam edilecek. Ama başaklarının versiyon30u sizin bu işi yapmayacağınız anlamına gelmiyor ki o kişide bu yola girerken versiyon1 yle başlamıştı.
Ayrıca en önemli şeyi söylemek isterim ki başarılarınızı her zaman maddi kazanç olarak kafanızda kurgulamayın. İllaki başarı parayla ölçülmemeli. İnsanlara ve kendinize kattığınız değerler en önemli başarılardır ve para zaten bunların arkasından gelen bir araçtır; önünüze konulan bir amacınız da olmamalıdır.
Başarı listeniz şunları içerebilir:
Okul başarınız olabilir
Spordaki bir başarınız olabilir
Kariyer Başarınız olabilir
Ailevi bir başarınız olabilir
Kitap yazmışsınızdır bu bir başarı olabilir
İngilizce dilini öğrenmeniz bir başarı olabilir
Araba kullanmanız bir başarı olabilir
Para kazanmanız bir başarı olabilir
Yeni şeyler öğrenip paylaşmanız bir başarı olabilir
Web sayfası kurmanız bir başarı olabilir
Reklam metni yazmanız bir başarı olabilir.
Akıcı konuşup karşı tarafı kendinizi iyi anlatmanız bir başarı olabilir.
Photoshop’ta tasarım yapmanız bir başarı olabilir.
Excell ofis uygulamasını kullanmanız bir başarı olabilir.
Satış yapabiliyor olmanız bir başarınız olabilir
Evinizi düzenli tutmanız bir başarı olabilir
Çocuğunuzun gelişmesine katkı sağlamanız bir başarı olabilir
En tehlikeli şey de başkalarının başarı anlayışıyla kendi başarınızı küçümsemeyin. Özgüveninizi ayakta tutmanızı istiyorum.
Bu şekilde başarı hikayesi havuzu oluşturun ki daha sonraki metinlerinizi yazacağınız zaman kenarda hazır bir şekilde dursun.
“KÜÇÜK ZAFERLERİNİZ BÜYÜK BAŞARILARINIZA MERDİVEN OLSUN!”
İnsanlar sizlerin ne çektiklerini görürlerse onlara ilham olup, “O yapabiliyorsa ben de yapabilirim” hissiyatını ve yaptığınız başarılarınızı görünce de onlara motivasyon vereceksiniz.
İnanışlarımız (Ders Çıkarmak)
İnanç, Çıkarttığınız Bir Derstir; Elde Edilen Sonuca Dair Derslerdir.
Bu yolculuğun sonucunda zorluklar çektik, mücadelelerimizi verdik ve sonunda bir başarı elde ettik değil mi? Ve bunların sonucunda da biz eskiden inandığımız şeylere inanırken; yani zor durumda olduğumuz inancımız bizi ileri götürmezken, mücadele verdiğimizde ve başarıyı yakaladığımızda bir inanç değişimi geçiririz; daha önce olmayacağına inanıyorken, başardığımızda yapabileceğimize inanmamız, yeni bir inanışa neden olur ve artık o bizim tabumuz-inancımız olmuştur.
İnançlar bizim gerçeğimizi yansıtır ve neye inanırsak onu kanıtlamak için çalışırız. Ve şöyle bir söz vardır: İnandığın şey bu hayatta gerçek olmak zorunda.
Gerçekten kendini gerçekleştiren kehanet, inançlarımızdan gelir. Siz yapılacağına inanırsanız, o artık olmak zorundadır, ama yapılamayacağına da inanırsanız o da olmak zorundadır. O yüzden başarana kadar denemeye devam etmek bizim inancımızda, yeni doğuşumuzda bir etken olacaktır.
Kısaca, yaşadığımız zorluklar elde ettiğimiz başarılarımızın sonucunda kafamızda oluşturduğumuz inançlarımız nelerdir? Bu inançlarınızla ilgili bir liste yapmanız gerekiyor.
İnanışlar, kesin-net doğru bilgiden farklı şeylerdir. Mesela “Ben inanıyorum ki yer çekimi var.” Bu çok önemli bir inanış değildir. Bu zaten bir kanun, bilgidir. Sen yok desen de bu önemli bir şey değil; o zaten var. Bir gerçek.
İnanışlar da şöyle bir ayırım var; doğru olup olmamasının bir önemi yok. “Bence böyle, ben buna inanıyorum.” Eğer bu inancınız sizi ileri taşıyacak bir inançsa süper. O zaman ona inanmaya devam edebiliriz, ama ya değilse ya beni ileri taşımıyorsa, o zaman o inancı çürütecek aksiyonlar almamız gerekecektir. Tabii ki siz isterseniz bu gerçek olacaktır.
Mesela şöyle bir inancım var diyelim:
“Ne kadar verirsen misliyle alırsın” bu benim bir inancım. Fakat bununla ilgili kesin bir bilgi, istatistik yok. Bu sadece benim deneyimim sonucunda elde ettiğim bir inançtır. Kanıtlayabilir miyim? Belki. Ama vermek, almaktan daha çok şey verdiğini bilirim. Bu benim kanunum olmuştur. Bu benim için şimdilik değişmeyecek bir inancımdır.
Başak biri de bunun zıttına inanabilir ve şöyle diyebilir: “Hayır kardeşim ben çok vermeye inanmıyorum enayi misin sen, ben vermem” diye de inanalar olacaktır illaki. Olabilir, o kişi buna inanabilir bundan dolayı da kendi inandığını ispatlamak için insanlara vermeyecek ve daha az kazanacak çünkü kanıtı; “Onlar beni dolandırır” inancı var olabilir. Bu bir inançtır, gerçek ona göre doğrudur.
Mesela şöyle bir inancımız da olabilir: “Ürünüm iyiyse satmamak ihanettir, satmıyorsam aslında kötülük yapıyorum” bakın nasıl güçlü bir inanç değil mi? Bu sizin ürününüzü utanmadan satmanıza hizmet edecek güçlü bir inancımı paylaşıyorum. İşte inançlarınız sizi ileriye götürecekse ona inanmaya devam edebilirsiniz.
Gerçekten ürün-hizmetinizin çok kaliteli ve değer katacağına inanıyorsanız, zaten onu satarsınız, inanç sizi ileri itecektir. Utanmak istemiyorsanız ürün ya da hizmetiniz konusunda o zaman gerçek değer yaratacak ürün ve hizmet yaratmaya şimdiden odaklanın.
Siz bunun zıttına da inanabilirsiniz; mesela “Ben ürün-hizmetimi çıkarır internette gönderirim alan alır almayan almaz” diyebilirsiniz. Sizin inancınız budur. Evet o yüzden de daha az kazanır ve şikâyet etmeye devam edebilirsiniz. Değişim zaten değişmeyenlerle devam edecektir. Bunu kimseyi yargılamak için söylemiyorum sadece inandığınız şeylere dikkat edin.
En az on tane inançlarınızla ilgili bir liste yapın.
İşinizle ilgili inanışlarınız nedir?
Parayla olan ilişkiniz nasıl, neye inanırsınız? Şöyle bir inancınız varsa eğer “Çok mal haramsız, çok laf da yalansız olmaz” bu tür atasözlerine inancınız varsa emin olun buna göre hareket edersiniz. Veya parayla ilgili şöyle bir inancınız da olabilir: “Sen neysen para seni taşıyor” yani sen yaptığın işte etrafa değer katıyorsan para seni ödüllendiriyor demek bu. O zaman hangi inanca sığınırsınız? Ama bakın inanç bir anda değişen bir şey değil, bunları tecrübe kazana kazana elde edersiniz genelde. Tabii ki bir anda değişim olabilir mi? belki. İnanç daha çok “Gördüklerimizin” sonucunda sinanılır bir şey oluyor. Bakın ben de buna inanıyorum.
Ailelinizle ilgili inanışın nedir?
Okulla ilgili inanışın nedir?
Adaletle ilgili inanışın nedir?
Online ticaret veya genel olarak ticaretle alakalı inanışın nedir?
Başarınızla olan inanışınız nedir?
Başarısızlıkla olan inancınız nedir?
Kariyerinizle olan inanışınız nedir?
İnsanlarla olan inanışınız nedir?
Çocuklarla ilgili inanışınız nedir?
Eğitimle ilgili inanışınız nedir? Mesela benim için eğitim çok önemlidir ve eğitim denince aklıma ilk gelen şey, bakış açımın değişmesi, yani inançlarımın değişmesi demektir. Bazıları için ise eğitim “Boşa harcanan zaman ve para olarak” düşünülür. İşte bu da bir inançtır ve “Bu konuyla ilgili eğitim al!” dediklerim de boş boş baktıklarına şahit olurum genelde.
Yönetici-Patronlarla olan inancınız nedir?
Çalışanlarınızla olan inancınız nedir?
Giyimle ilgili inanışınız nedir?
Arabayla ilgili inanışınız nedir? Sadece araba sizin için binmek ve bir yere götürecek, hizmet edecek bir araç olarak mı bakıyorsunuz yoksa zenginliğin, lüksün, statünün bir göstergesi olarak mı bakıyorsunuz?) nedir bu inancınız. Çünkü hayatınızı şekillendirecek şey bu inancınızdır her zaman…
Devlete olan inancınız nedir? Neye inandığınızı az çok tahmin edebiliyorum ))
Kendinize olan inancınız nedir?
Kitaplara inancınız nedir?
Belli sektörlere inancınız nedir?
Aklıma gelenleri ben paylaştım ama benim burada yazmadığım ve sizin daha farklı bir konuda inancınız varsa lütfen yorumlar kısmına yazarsanız fark etmediğim bir şeyi bana fark ettirmiş olursunuz ve bundan çok keyif alırım.
“Sosyal medyada müşterilerinizi kendinize çekmek için sizin bir hikayeniz olması gerekir” olduğunu düşünmem benim bir inancım. İnanırsınız inanmazsınız ama bu benim bir inancımdır. Siz benim bu düşünceme katılmayabilirsiniz. Bana “Saçmalıyorsun” diyebilirsiniz. Bu söylediğim şey senin için doğru ya da yanlış olabilir. Ama ben tecrübelerimin sonucunda bu kanıya vardım ve buna inanıyorum. O yüzden maalesef inançlar, tartışmaya pek açık değil.
Bu döngü Nasıl İşler?
İnanışlar neyi oluşturur; DÜŞÜNCELERİ: Size sürekli “Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz” dersem artık bu söylenenler o kadar sık olur ki bu düşünce kalıbınız sizin bir inancınız haline gelir ve birilerini siz zengin gördüğünüz zaman aklınıza “Kesin bu adam hırsızdır” diye hemen bir düşünce gelir. İşte inançlar sizin düşüncenizi oluşturuyor. Onlar sizin şablonlarınızdır.
Düşünceler ise Konuşmaları oluşturur: “Bu dünya boş, çok kasmaya değmez, ibadetimizi edelim, maaşımız alalım, keyfimize bakalım, erken yaşta evlenelim çoluk çocuğa karışalım bu yeter ne olacak daha…” diye hep konuşuruz değil mi. Yani inançlarımız düşüncelerimizi, düşüncelerimiz ise konuşmalarımı etkilemeye başlar.
Konuşmalar ise Aksiyonları Oluşturur: Söylediğin şeyle zaten inançların bir göstergesi olduğu için bu da sizin hareket etmenizi tetikler. İnancınızda “Para beni bozar” derse çok fazla aksiyon almak, çalışmak istemeyeceksinizdir. Ama zıttı bir düşünceniz varsa o zaman aksiyon yani harekete geçeceksinizdir.
Aksiyonlarda sonuçları oluşturur: Ya hareket edecek bir sonuç alacaksınız ya da hiç hareket etmeyecek bir sonuç alamayacaksınız. Ama hareket edip hayalinize ulaşmak istediğiyseniz ve sonucu istediğiniz gibi olmazsa ya hayal kırıklığına uğrayıp bundan sonra bir aksiyon almayacak ya da farklı bir şeyler yapıp istediğiniz şeyi alana kadar denemeye devam edeceksiniz.
Sonuç; önemlidir ama inançlarınız size destek vermiyorsa orada sorgulamalısınız. Yani siz zenginlerin hırsız olduğunu düşünüyor ya da inanıyorsanız, fazla çalışmazsınız değil mi; daha az çalışırsınız.
Sonuç: “Yetecek Kadar Bir Maaş”.
Buna kendi kendine gerçekleştiren kehanet denir.
Maalesef inanışlarımız direk sonucu etkiliyor.
Eğer siz, bu yazıda, “Kayda değer zorluklarım-mücadelelerim, başarılarım olmadığı için, olsa bile beni beğenmezler gibi sosyal medyada yeterli içerikler üretemem” diye bir inanışınız olursa o zaman zaten içerik üretemeyeceksiniz ve çıktınız yani sonucunuzda yeterli derecede takipçileriniz olmayacak; takipçileriniz olmadığında da satış olmayacak satış olmayınca da para kazanamayacaksınız. Ve bu kısır döngü devam edecek.
Şimdi Fatih Çoban’ın hazırlamış olduğu bir hikâyeyi sizinle paylaşıyorum.
Fatih Çoban’ın Hikayesi
“Ben inanıyorum ki (inanış) hepimizin kendimize özgü hayallerimiz ve hikayelerimiz var. Bu hikayelerimiz içerisinde başrol oyuncu olan kendimizi doğru bir yetkinlik inşası programına alabilirsek hayallerimizi standardımız haline getirebiliriz. Onlara ulaşmak çok da zor olmaz. (İnanış)
Şimdilerde Avrupa’da ve Amerika’da pek çok girişimin içerisinde biri olarak bir taraftan dijital medya ajansı, bir taraftan eğitim şirketleriyle ilgilenen birisi olarak benim girişimcilik hikayem) de İstanbul Teknik Üniversitesine bitiren diplomalı bir işsiz olarak nasıl bir taraftan kendimi geliştirip bir taraftan girişimcilik serüvenine atılabilirim fikriyle yurt dışına çıkmam ile başladı. (Başarı-neden beni dinlesinler
Yurt dışına çıktıktan sonra analitik düşünen birisi olarak bilgiye hızlı ulaşabileceğimin farkındaydım. Bir taraftan İngilizcemi geliştirmeyi başlarken, diğer taraftan da dijital pazarlama, online ticaret, liderlik, satış stratejileri gibi pek çok konuyu öğrenmeye başladım. (Zorluklar-mücadeleler)
Eğitimler alıyordum, mentorluklar alıyordum fakat emeğimle doğru orantılı olarak gelirim bir türlü artmıyordu. (Zorluklar anlatılmış)
Sahip olmama gereken en önemli silahın bilinçsizce ihmal edildiğini fark ettim. Çünkü başarılı girişimciler, liderlerin ve şampiyon sporcuların sürekli üzerinde durdukları ve çok çok önemli dedikleri konu olan kafa yapısını ihmal etmiştik. (Ders Çıkarma-İnanış)
Sürekli kendi kendime yıllarca “Ne öğrenmek istiyorsun, ya da ne Yapmak istiyorsun Fatih?” sorularıyla muhatap bırakırken asıl soruyu gözden kaçırmıştım: Kim olmak istiyorsun Fatih?
Çünkü öyle bir “KİM” inşa etmelisin ki Fatih, hayallerini standardın haline getirebilesin. Çünkü şu andaki Fatih, hayallerine ulaşması mümkün değil. Ama yeni bir Fatih inşa edebilirsen yani “YENİ BİR KİM” inşa edebilirsen o zaman hayallerin standardın haline gelebilir, bu yalnızca KAFA YAPISIYLA mümkündür.”
Açıklama: Bu hikayenizin sırlaması önemli değil; isterseniz başında inanış olabilir, zorluk olabilir ya da başarı da olabilir ama hepsi olması gerekiyor. Burada hedef kitlemiz, girişimci ve girişimci adayları başarıya ulaşmak için eğitimler alan kendini geliştirmek isteyen insanları bir sürü şey deniyorlar onların kendimle bağ kurmalarını ve beni dinlemelerini ve inanışlarıma değer vermelerini ve benimle bir yolculuğa çıkmalarını sağlamaya çalışıyorum.
Önemli Not! 20-30 saniye içerisinde “Başarıdan” birazcık bahsetmeniz gerekiyor. Çünkü hedef kitlenizin videoyu geçme ihtimalleri çok çok yüksek.
Şöyle düşünün: Zorluklar-Mücadeleden bahsederken;
Örneğin,
“1 milyon dolardan fazla Facebook reklamlarına vermiş; paranın yarısından fazlasını çöpe gittiğini daha yeni anlayan birisi olarak diyorum ki (zorluk), kesinlikle Facebook reklamlarında “Mevcut Hedef Kitle” datalarını kullanmamız gerekiyor. (Ders çıkarma-inanış) Artık 6 ülkede 150 ye yakın ajansa hizmet veren bir girişimci olarak Facebook reklamlarında daha özel kitleye, spesifik metinler yazarak, daha fazla video klipler kullanarak doğru hedef kitleye çıkıp reklam maliyetlerimizi azalttık. (Başarı; bu zorluğu nasıl açtın ki bu kadar başarılı oldun: Neden seni dinleyeyim?)
İnanıyorum ki bu kullandığımız yöntemlerden en önemlisi Facebook reklamlarında doğru içeriği üreterek daha karlı kazançlar elde edebiliyor olmamız. (Ders çıkarma-inanış)
Bu konuyla alakalı ücretsiz webinar seminerime katılmak istiyorsanız aşağıdaki linki tıklayın.” (Yönlendirme-Teklif) şeklinde uydurduğumuz bu hikayemize bir bakalım.
Sıralama önemli değil bu hikâyede ama konsept aynı dikkat ederseniz. Gerek videonuzda gerekse de reklam metninizde bu 3 konsept; Zorluk, başarı ve inanış (ders çıkarma) olması gerekiyor. Ya da sadece bir konsepti de ayrıntılı olarak barındırabilirsiniz.
Başarı sadece büyük şeyler yapmak değildir demiştik daha önceden de. İnsanların sizi beğenmeleri veya takip etmeleri için büyük büyük illaki başarılarınız olması gerekmiyor.
Mesela, “Diş hekimlerinin yaptıkları reklamlarda çok fazla satışa yönelik kelimeler yapıldığını görüyorum ve tasarımlarında çok yüzeysel paylaşımlar yapılıyor.
Bu gibi doğru metinler kullanarak ve tasarımlarda biraz daha canlı renkler, gülen ve şaşıran insan resimleri eklediğimizde tıklama oranları önceden %2’ken şimdi bu oranı %6 ‘lara kadar çıkarttığımızı ve tıklama maliyetlerini de düşürdüğümüz kesin söyleyebilirim.” şeklinde bir hikâye de bir başarı hikayesi olarak sizler anlatabilirsiniz. İllaki şu kadar kazandık bu kadar büyük tıklama aldık olması gerekmiyor. Sonuçta siz ufak da olsa bir fark yaratabilmişsinizdir.
Hepiniz başkasının versiyon 50-100 ne göre hareket etmesi değil, kendi versiyonusun bir üst versiyonuna ufak ufak çıkarak siz de ileride versiyon 100 veya daha fazlasına çıkacaksınız.
KEDİNİZİ KENDİNİZLE KIYASLAYIN. BAŞARISIZLIĞA RAĞMEN DEVAM EDEBİLMEK BİR BAŞARIDIR
Eğer dijital reklam danışmanlığı yapmayı düşünüyorsanız sizlerin Zorluklarınızla, Başarılarınızla ve İnançlarınızla ilgili birçok Hikâye Havuzunu olmalıdır.
Sizden yorumlar kısmına bu konuyla ilgili bir hikayenizi bizimle paylaşırsanız harika bir iyilik yapmış olursunuz bana ve herkese; öncelikle kendinize..
İçeriğinizi Güçlendiren Konular
MOTİVASYONA DAYALI İÇERİKLER ÜRETMEK
Oluşturacağımız içeriklerin konuları neler olacak?
İnsanı iki şey harekete geçirir: biri Motivasyon; yani hayallerine ulaşma tutkusu, diğeri ise korku, acıdan kaçma dürtüsü. Ya cennete gideriz ya da cehennemden kaçarız. Bu iki faktör bizi “HAREKETE” geçirir ama KORKU daha çok etkilidir.
Hedef Kitlenizin Motivasyonunu, “Tutku ve Beklenti” içerikleri(konuları) oluşturarak “Alevlendiririz” bu da satın alma eğilimini arttırır;
Hedef Kitlenizin Motivasyonunu, “Efor ve Odak” içerikleri(konuları) oluşturarak ürün-hizmetimizi kullanmayı “Sürdürebiliriz”.
Hedef Kitlenizin Motivasyonunu, “Ortam ve Davranış Kalitesiyle” içerikleri (konuları) oluşturabiliriz.
- Motivasyon İçerikler Olmalı: Burada gaz vererek motivasyondan bahsetmiyoruz; “Yaparsın, Seni Kesseler Bir şey olmaz, ben başardıysam sen de yapabilirsin vs.” gibi şeyler değil tabii ki. Nasıl bir motivasyonmuş inceleyelim.
- Alevlendir: Hedef kitlemizin ürün-hizmetimizle motivasyonunu alevlendirmeliyiz. Bunu nasıl alevlendirebiliriz? Birincisi Tutku, İkincisiyse Beklentiyle.
- Tutku: Hedef kitlenin yaptıkları işe dair tutkularını, iştahını arttırabilirsek satın alma eğilimlerini de arttırabiliriz. Mesela, “Özgür bir şekilde lokasyondan bağımsız dünyanın her yerinde para kazanabileceğiniz bir iş modeli var desem nasıl hissederdin?”
- Alevlendir: Hedef kitlemizin ürün-hizmetimizle motivasyonunu alevlendirmeliyiz. Bunu nasıl alevlendirebiliriz? Birincisi Tutku, İkincisiyse Beklentiyle.
- Beklenti: Beklentiyi oluşturabilecek içerikler oluşturabiliriz. Çünkü beklenti, motivasyonu alevlendirir. Nasıl beklenti oluşturacak bir içerik üretebilirim? Mesela “Fatma Hanım 3 çocuk annesi birisi olarak 5 ay önce dijital danışmanlık iş modelinin içerisine girdi, yaşadıkları zorluklar arasında en çok parasal sıkıntıları vardı; sürekli eşinden para istemesi canını sıkıyordu, çocuklarının ihtiyaçları gün geçtikçe artıyordu ve bazen pazarda kendi açtığı hamur işlerini satmaya çalışıyordu. Fakat bir gün Fatih Çoban denen birsiyle tanıştı ve ona dijital danışmanlık modelini gösterdi ve bu işe girdikten tam 5 ay sonra artık bağımsız, çocuklarının ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilen, eşine bağımlı olmadan özgür bir hayat yaşamaya başladı.” İşte böyle bir metin karşı tarafa sende böyle bir hayat yaşayabilirsin; resmini gözünde canlandırmamız gerekecektir
2. Sürdür: Hedef kitlenizin motivasyonunu kaybetmemesi gerekiyor bu motivasyonu koruması gerekiyor. Eğer bir eğitim satmışsanız hedef kitlenize o eğitimden sonuç alabilmesi için düzenli olarak o eğitimi alıp uygulamaya sevk edilmelidir. Ürün aldı ve sonuç pek alamadıysa, hayal kırıklığı yaşayacaktır. Hedef kitlenizin motivasyonunu devam ettirebilmesi için aşağıdaki iki konuda içerik üretmelisiniz:
- Efor: Eforla ilgili içerikler oluşturularak motivasyonlarını sürdürebiliriz. Hedef kitlenizin eforunu-çabalarını nasıl sürdürmesini sağlayabilirsiniz?
Mesela bir hedef kitleniz var ve fit kalmak istiyor. Siz bu kitlenin karşısına çok kilolu olanları hedeflemişseniz örneğin 30 kilo olan ve üzeri olsun bu kitle; siz bu hedef kitlenin karşısına size 30 kilo verdirebilirim diye karşılarına çıkarsanız karşı tarafta 30 kilo vermenin çok zor olduklarını düşüneceklerdir. Onun yerine hafta 1 ya da 2 kilo verdirmeyi vaat ederek karşılarına çıkarsanız yapabilme motivasyonu artacaktır.
Bir şey çok karmaşık olursa beyin kendini otomatik kontağı kapatıyor ve ertelemeler başlıyor. O yüzden hedefleri parçalara ayırmamız gerekir ki yapılması daha kolay gözüksün. Bunu her sektöre uygulayabilirsiniz.
Danışmanlık Akademisini satmayı düşünelim. Hemen Başka birilerinin yüksek kazançlarına odaklanıp “Ben de yaparım” şeklinde yola çıkmayın. Şöyle yapabilirsiniz: Birincisi, İlk takipçi elde edin, İkinci hedefiniz, ilk satış olsun, üçüncü hedefiniz 1.000 TL gelir elde etme olsun ve dördüncü hedefiniz düzenli satış ve beşinci hedefiniz de yeni ürün-hizmetler koyarak firmanın büyümesini sağlamayı planlamalısınız.
- Odak: Odakla alakalı içerikler oluşturursam hedef kitlemin motivasyonunu koruyabilirim. Örneğin şöyle bir içerik oluşturabiliriz: “Her insan günümüzde pek çok imkana sahip; babalarımızın, dedelerimizin sahip olmadığı bugünkü tabletler, bilgisayarlar ve cep telefonları ve özelikle internetin çıkmasıyla bilgiye ulaşmayla ilgili harika bir icat. Fakat interneti çok sık kullanmakla birlikte hayatımızdan da çok şey götürdüklerinin farkında mısınız? İnternet yüzünden sosyal medya, YouTube veya Tik Tok gibi platformlar kullanıldığından beri bir insanın dikkat süresi 6 saniyeye kadar düşmüş durumda. (Şu an zorluklardan ve sıkıntılardan bahsediyorum)
Sonrasında inanıyorum ki günümüzde konsantrasyon en önemli yetkinliklerden bir tanesidir. Odak sayesinde daha 30 yaşında X Academy’i kurarak toplamda 50 milyon üzerinde bir şirket kurmuşum. Ve sizler de düzenli egzersizler yaparak, televizyon ve internette sana hizmet etmeyen şeyleri bırakarak, uyku düzenini sağlayarak, zamanını en önemli şeylere göre düzenleyip planlarsan sizde 50 milyondan fazla kazanç sağlayabilirsiniz. (Yani bunu sürdürebilirsen yapabilirsin mesajı veriyoruz.) Odaklarını hedef kitlenizin arttırabilirseniz motivasyonlarını sürdürmeye devam edebilirler. Motivasyonlarını sürdürürlerse başarılı olurlar ve bu da bizim işimize gelir. Yani takipçilerin başarılı olması gerekir.
2. Yükselt: Ben hedef kitleme başarılarımla, zorluklarımla ve inanışlarımla ilgili hikayeler anlatarak onların ortam kalitelerini yükseltmeleri gerektiğini dair içerikler oluşturursam motivasyonlarını yükseltebilirim. Fatih Çoban Anlatıyor: “Çok eski zamanlarda benim montörlerimden bir tanesi olan Peng Joon’dan profesyonel videoların nasıl hazırlanacağı konusunda eğitimler almıştım. Fark ettim ki ondan sonra eğitim aldığım Russel Bronson’ın eğitim grubunda Peng Joon da vardı. Ve Peng Joon’la aynı ortamdaydık ve aynı canlı yayınlara katılıyorduk ve aynı ortamda sorularımızı paylaşıyorduk.
Bir gün Peng Joon benim gözümde çok büyük bir girişimci olmasına rağmen yılda 25 milyon dolar kazanıyordu ve ben o zmanlar henüz yılda 25 milyon dolar kazanmayan bir girişimciydim. Peng Joon’un sorduğu dijital medyayla alakalı ve funnel ilgili bir soruyla gözlerim açıldı.
Onun sorusu benim için o kadar basit ve önemsiz bir soruydu ki sorusu da şuydu: “Para iadesini kaldırırsak dönüşüm oranları şu seviyeye geliyordu iade seçeneğini kaldırmadığımızda ise şöyle oluyordu” dedi. Sonrasında Peng Joon’da senin benim gibi bir insan ve o da bu süreçlerden geçmiş ve bende onun yapmadığı pek çok şeyi şu anda ben yapabiliyorum.
İnanıyorum ki, bir hedef kitlemi değiştirmem gerekiyor, iki hitap ettiğim pazarı değiştirmem gerekiyor vs. “gibi şeyler anlatabilirim. Yani ortamın kalitesi arttığı zaman inanışlarında değiştiğini metinlerinizde-hikayelerinizde yedirebilirsiniz.
- Ortam Kalitesi: Ortamın kalitesinin arttığında inanışlarımın değiştiğini ve motive olduğumu hedef kitleme anlatırım ki sizden daha iyi olduğu ortamlarda zaman geçirin. Örneğin iş geliştirme mentorluk programımız var. Bu grup arasında ayda 100 binden 300 bine kadar kazanan var ve ben o grubu bir araya getirirsem ve biz sürekli e-ticaret konuşursak o grubun içerisinde motivasyon ne olur? Az kazanan bir kişi varsa orada daha fazla kazanan birini görür ve bu onu motive eder “Ben de ayda 300 bin kazanabilirim” der. Ortam insanının motivasyonunu arttırır ve inancını değiştirir. Somut olarak gördüklerimiz inançlarımız üzerinde büyük etkileri vardır.
- Tutum (Davranış) Kalitesi: Davranışlarımın kalitesi değiştiğinde nasıl motive edebilirim? Mesela nasıl bir video çekebilirim? Mesela “Benim girişimcilik konusunda en önemli bir tanesi katıldığım eğitimler ve aldığım monitörlüklerdi. Bu monitörlüklerdeki en önemli görevim EGO olmadan; “Bunu biliyorum” demeden, nasıl olsa hallederim demeden anlatılan her şeyi harfi harfine not alarak hemen bir ilk okul çocuğu gibi daha yeni yazmayı öğrenen bir öğrenci gibi uygulamaya koymam gerektiğini biliyorum. Bununla birlikte ne kadar basit şeyler bile olsa bu basitliklerin arasındaki önemli stratejileri görmeye başladım ve iyi bir öğrenci olmaya çalıştım ve geldiğim noktada daha fazla para kazanmayı, daha fazla takipçilere sahip olmayı başardım.
İnanıyorum ki sizde öğrendiğim bu 5 adımlık stratejiyi öğrenirseniz ve tutumunuzu değiştirebilirseniz, eğitimlere, öğrenmeye karşı bakış açısını değiştirebilirseniz ve şu sonuçları elde edebilirsiniz: Bir şu, iki şu, üç şu” gibi bir metin yazabilirsiniz. Önemli olan kitlenin muhtemel şüphelerine doğru bir stratejiyle yaklaşmandır.
Tutumun-davranışın kalitesiyle arttırmayla ilgili bir içerik (video ya da metin) oluşturursam hedef kitlemin motivasyonunu arttırabilirim. Sizce bu tür paylaşımlar çekersem hedef kitleme faydalı olur mu olmaz mı?
Özetlersek,
Bu maddelere dayanarak anlatacağımız şeyleri aşağıdaki 3 şeye dayandırarak anlatacağız.
- Zorluklar-Mücadeleler
- Başarılar
- İnanışlar
Mesela Ortam kalitesiyle ilgili hedef kitlemin motivasyonunu arttıracak bir metin yazabilirim ama bu metinlerde olmaz olmaz “Zorluklar-Başarılar ve İnanşlar” modeline dayanarak anlatabilir veya yazabilir veya video veya ses kaydı oluşturabiliriz.
Sadece zorluklar ve başarılar da olabilir, sadece zorluklar inanışlarda olabilir. Eğer sizin böyle bir hikayeniz yoksa bir müşterinizin hikayesini de paylaşabilirsiniz. Müşterinin yaşam hikayesiyle hedef kitlenizle bir bağ kurdurabilirsiniz.
Lady Boss Fitness isminde yaklaşık 100 bin tane kursiyeri-öğrencisi olan bir Fitness Training şirketi var. Yılda 40 milyon üzeri para kazanıyor. Orada bulunan bir girişimci fit ve sağlıklı birisi. Ve çocukları yok. Vücudunu yıpratacak bir şey yok. Ama geçmişte fazlasıyla kiloluymuş Lady Boss.
Lady kendi hikayesini anlattığı zaman genellikle genç ve bekar insanlar Lady’le bağ kuruyorlar. İşte yaşadığı zorlukları, başarıları ve inanışları konusunda bağ kuruyorlar.
Fakat çocukları olan 50-60 yaşındaki kadınlar bu girişimcinin hikayesiyle bir bağ kurmuyorlar. Girişimci olarak sen diyorsun ki şu zorluklardan geçtim, başarılar elde ettin ve bunun sonucunda bir ders çıkardım. Fakat 50-60 yaşında çocukları olanlar “Benim şeker hastalığım var, diyabetim var, benim romatizmalarım var, benim çapraz bağlarım koptu, sen ne anlatıyorsun, ben bu fitness’ı beceremem” diyorlarmış.
İnsan beyni “Ben bu işi beceremem” düşüncesi kaçacak yer arar. “Sen yapabilirsin ama ben yapamam” der. Çünkü kendini daha genç ve enerjik olanla kıyaslar.
İşte sizler 55-60 yaş çocuğu olan, romatizması, diyabeti olan kitlenize bir reklam çıkmak istediğinizde “Sen de yapabilirsin bak ben bu zorluklarla bunu başardım” mesajıyla değil de o yaş grubunda birisinin gerçek hayatını alıp “Bak bu teyzemiz 55 yaşında çocuğu var diyabet hastası ama düzenli sporlara gelerek fit bir vücuda 3 ayda ulaşabildi” gibi hedef kitlenizle ve müşterinin yaşamış olduğu gerçek hayatın anlatarak bir bağ kurdurabilirsiniz. İşte hedef kitlenizin davranışını doğru hedef kitleleri örnek göstererek daha kaliteli hale getirebilirsiniz
Nasıl Tutkusunu Alevlendirerek Hedef Kitlemi motive edebilirim?
Nasıl Beklentisini Alevlendirerek Hedef Kitlemi motive edebilirim?
Gibi zorluk, başarı ve inanış hikayelerle bağlamanız gerekiyor.
- Muhtemel Şüphelerini Gideren İçerikler Olmalı:
İnsanların harekete geçmelerine engel olan bir şey var: Birincisi motivasyonları yoksa harekete geçemiyorlardı. Önceki yazımızda hedef kitlelerin motivasyonunu nasıl harekete geçirip, aksiyon almalarından bahsetmiştik.
İkincisindeyse sizin satışınıza engel olan muhtemelen hedef kitlenizin korkularıdır.
Hedef kitleniz neden korkar?
- Vazgeçmekten (Fedakârlık edeceği şeylerden) Korkuyorlar: Sizin ürününüzü veya hizmetinizi alarak nelerden vazgeçecek? Benim hedef kitlem ürün ya da hizmetimi alarak nelerden vazgeçecek bir liste oluşturun. Belki sizin ürün ya da hizmetinizi alıp paradan vazgeçecek. Sizin bu durumu ortadan kaldıracak şöyle içerikler hazırlaman gerekecek: “Arkadaşlar şu anda bu iş modelinin içerisine girerken bir para veriyorsunuz anacak bu iş modeline verdiğiniz para aslında bir masraf değil, bu verdiğiniz para bir yatırım. Bu yatırım sayesinde şu kadar şu kadar para kazanabileceksiniz.” Diye hikayenizle yani zorluklar-başarılar*inanış hikâye modeline dayanarak vazgeçtiği paradan daha fazlasının kazanacağına ikna olması lazım. Birileri ya zamandan ya da paradan vazgeçebilir. Zamandan kastımız; sosyal medyada geçirdiğin, TV başında geçirdiğin ve çocuğunla, ailenle ilgilenmeden vazgeç diyoruz. Bundan dolayı sizin eğitiminizi neden alsın? Bunlardan vazgeçmesi için çok değerli bir şey vermen gerekir. Yani hedef kitlenin korkmamasını sağlayacak içerik oluşturmam gerekir. Çünkü konforundan vazgeçiriyoruz karşı tarafı. İşinden vazgeçebilir. Burada şunu anlatmanız gerekir: “Sana bu iş modelini kurman için iki saatini ayır diyorum ama bu iki saatini ailenden ya da işinden çalıyor gibi düşünüyor olabilirsin. Ancak ben de zamanında böyle düşünüyordum. Sonrasında fark ettim ki çocuğum isteğini kavga ya da dövüşle utangaç bir bakışlarla birlikte vakit geçireceğime şimdilerde iki saat belki aileme verdiğim zamanını aldığım eğitime vererek sonrasında belki 10, belki 30 yıl daha kaliteli bir vakit geçireceğim. Daha fazla özgür zaman elde edip ailemle, daha fazla vakit geçirebilirim. Mesela gezmekten vazgeçmeyebilir hedef kitlen. Aylak aylak sokakta gezeceğine otur çalış daha sonra Parisi, Amerika’yı gez. Kendi başarımızla bunu bağdaştırabilirim değil mi? Benim hikâye anlatmam gerekiyor ki (zorluklar-başarılar-inanışlar) bu vazgeçtiği şeylerin bir harcama değil BİR YATIRIM OLDUĞUNU düşünmesi gerekiyor.
- Hayal Kırıklığı yaşamaktan Korkuyorlar: Yani sonuç elde edememekten korkuyorlar. Sonuç insanları korkutuyor. Muhtemel sonuçlar insanları korkutuyor ve bundan dolayı da harekete geçmiyorlar. Ya hedef kitlenizin daha önce belli konularda aldıkları sonuç ya da çevrelerindeki insanların daha önce aldıkları sonuç şu; kendileri tecrübe ederek tekrar tekrar yaşayarak rezil olacaklarını sanıyorlar. Bu durumla ilgili hedef kitlenizin kafalarında bir hikayeleri var. İşte bizim burada zorluk-başarı-inanışla yazmış olduğumuz hikayemizle hayal kırıklığı hikayesini ortadan kaldırmamız gerekiyor. Mesela dijital danışmanlık işini yapıyoruz diyelim, biz düşünüyoruz; açana bizim müşteriler neden korkuyor acaba? Bizdeki müşteriler daha önceki ajanstan vazgeçmekten korkuyorlar. Çalıştıkları ajansı bırakmak istemiyorlar çünkü kendince diyorlar ki; “Biz bu ajansa alıştık, yeni bir ajansla çalışırsak kötü olur veya bu ajans daha pahalı veya bu yeni ajans bizden bir sürü belge istiyor biz yeni ajansa alışmıştık bir daha zaman kaybedeceğiz,” gibi şeyler söylereyken korkuyorlar bunlarla ilgili bizim hikâye yazmamız gerekecek.
“Daha önce de sizin gibi ajanslar geldi funnel kuracaz dediler, reklam yapacaz dediler, aldılar paramızı gittiler kardeşim” diyerek verdikleri mesaj; yine aynı sonucu alacağımızdan korkuyoruz diyorlar aslında. Bunu açık bir dille söylemeyebilirler. Bunu önceden algılamanız gerekiyor. Şöyle bir yaklaşım nasıl olurdu? “Ahmet bey ajans olarak müşterilerimizin şöyle bir korkusunuz sezdik: daha önce başka bir dijital ajansla çalışan müşterilerimiz yine aynı hüsran sonuçlarla karşılaşacaklarını düşünüyorlar ve buna bağlı zaman ve para kaybederek hayal kırıklığına düşeceklerini düşünüyorlar. Bundan dolayı digiens ajansı olarak 15 gün boyunca yaptığımız bütün çalışmaları sizlerin bilgisine sunacağız ve sizden hiçbir şekilde para istemeyeceğiz. Sonrasında eğer karşılıklı birbirimize güvenebilirsek ve anlaşamaya varabilirsek o zaman sözleşme imzalayacağız ama 3 yıllık sözleşme imzalayacağız. Bunu yaparsın ve hikayeni anlatırsın.
Başka bir hikâye anlatırsak: “biz daha önce z firmasıyla çalışmaya başladığımızda onunla daha önceki müşterilerden yaşadığı tecrübelerden dolayı bize çok soğuk baktığını gördük. Bize olumsuz bir bakışı olduğu için sosyal medya şifrelerini vermedi, yaptığımız reklam kampanyalarına çok inanmadı ve bizim gönderdiğimiz trafiğe çok inanmadı. Bundan dolayı da bizimle içerikler paylaşmadı. Sonrasında bu müşterimizle daha önceki kazandırdığımız müşterileri kendisine gösterdik. Ve şunları denemeye başladıktan sonra bu müşterimizden de şöyle sonuçlar almaya başladık ve şimdi çok mutlu. İnanıyorum ki eğer siz de şu müşterimiz gibi bize inanırsanız ve ortak bir dille bize güvenirseniz ve ortak bir payda da buluşabilirsek harika sonuçlar alabiliriz. Bu sonuçlar sayesinde bir daha başka bir dijital ajanslarla uğraşmak zorunda kalmazsınız. Tabii ki bu bir hikayeydi. Gerçek bir hikâye değil ama siz gerçek sonuçlarınızı paylaşacaksınız.
Asıl konu, Müşterilerinizin muhtemel engellerini, şüphelerini bulabilmektir. Engellerin ne olduğu belli, sizin tek yapacağınız hikayenizi zorluk-başarı-ders çıkarma şeklinde potansiyel müşterilerinizin karşısına geçmek kalıyor. Amaç hedef kitlenizin kafasındaki muhtemel şüphelerin olmayacağına dair onları ikna etmeniz gerekiyor.
Tekrar görüşmek dileğimle sevgili dostular. Gözünüz bende olsun. Daha neler var neler bir bilsen…
Kaynak: Digiens Academy-Fatih Çoban.