Beynimiz Sadece %2 Serotonin Üretir. Ama Ya Bağırsaklarımız…
Mutluluğun fizyolojik tanımını bilim, beynimizdeki seratonin hormonun artmasına bağlıyor.
Tabii ki birçok etken var ama en önemli olandan bahsetmek istedim bugün. Sizce serotonin hormonunu artıran etken nedir? Peki öncelikle bunu açıklamadan önce seratonin nedir, beyinde nasıl görevi vardır bundan bahsetmek istiyorum izin verin.
Serotonin, bir nörotransmiterdir. Yani beyin hücre sinir ağaları arasındaki kimyasal bağlarla beynin belli parçaları arasında iletişim kurmasını sağlayan bir kimyasal görevi vardır. Serotonin azlığı depresyona yol açtığı gibi çokluğu da (Mani) depresyona yol açar.
Çok çarpıcı bir şey söylemem gerekirse beyin, serotonin miktarını en fazla %2 sini karşılamaktadır. Asıl gerçekten bilmemiz gereken şey, bu hormonun insan vücudunda en çok salgılandığı yer ise, bağırsağımızda bulunan probiyotiklerdir. Bu probiyotikler, aslında yararlı bakterilerdir ve serotonin miktarını yaklaşık %85’ini karşılamaktadır. Yani serotonini vücudumuzun en fazla üretildiği yer, bağırsaklarımızdır.
Araştırmacılar, yararlı bir bakterinin nasıl bize faydalı olduğu konusunda halen hayranlık için araştırmalarına devam ediyorlar. Hatta en hijyenik bir yerde, yeni doğmuş bir fareyi, hiçbir bakterinin üremediği bir ortama koyup gelişimini incelemek istemişler.
Yani, kirli bir ortamla, hijyenik bir ortam arasında fizyolojik ne gibi etkileri olacak bunu görmek istemişler. Siz söyleyin sizce hangisi daha sağlıklı bir ortamda faremiz gelişmiştir? Çok şaşırtıcı ki, hijyenik ortamda yetiştirilen farenin kalbi, normal ortamda yetişenlerinkinden daha küçük olduğu ve bağırsaklarında gelişimlerin ise çok yavaş olduğunu fark etmişler.
Şunu hep söyleriz: “
Bırak çocuk biraz kirli ortamlarda oynasın, bağışıklık sistemi gelişir” her ne kadar bunu bilinçsizce söylesek de bunun doğru olduğunu artık biliyoruz. Çünkü vücudumuzun direncini artıracak tek metabolizma, probiyotik bakterilerdir.
Probiyotikler, sindirim sisteminde belirli sayıda bulunan ve tüketildiğinde bireyin bağırsaklarındaki bakterilerin sayıca dengesini sağlayarak sindirim sistemi ve bağırsak sağlığını koruyan canlı mikro organizmalar ve/veya bileşenleri tanımlamaktadır.
Bu kavram Latinceden gelmedir ve anlamı “Yaşamak için ol” dur. Dikkat ettiniz mi hiç bilmiyorum, antibiyotik ise karşıt bir anlamı vardır ve yok etmektir. Bundan dolayı her hastalandığımızda, 1000 mg aldığımız antibiyotiklerimiz bizim bir tarafımızı tamir ederken, bizim en önemli yaşamsal mikro organizmalarımızı da öldürüyorlar. Bizi daha sağlıklı kılacak bu mikro organizmalarımızın bağırsağımızda yeşermesi için neler yapmalıyız gelin biraz daha mercek altına alalım.
Bugüne kadar seminerlere katıldım, kitaplar okudum, kuantum iyileşmelere tanık oldum ve hepsinde ortak bir yan fark ettim. Zihnimizle düşüncelerimizi değiştirdiğimizde ruh hallerimizin de değiştiği kanısıydı. O kadar çok bir konuya kendimi saplamıştım ki, mutluluğun sadece veya huzurun sadece DÜŞÜNCEDEN ibaret olduğuna çok inanmıştım.
Bununla ilgili ne kadar çok bilgi toplarsanız toplayın hepsi düşünsel değişimlerden bahsedeceğine eminim. Bir laf vardır: Elinde tek sahip olduğun çekiç ise, her şeyi çivi olarak görürsün. Bu ne demek?
Bugün bende bilgi bakımından kendimi o kadar çok kişisel gelişime adamışım ki, sorunların tüm kaynağını düşünsel şeylerde aramışım. Evet bunu inkâr edemem. Düşünce de en az yediğimiz besinler kadar önemli bir olgu. Ama bütün olarak bakamamamın nedeni ise sadece sorunun düşünceden ibaret olduğuna inanmam olmuş. Fizyolojik olarak çok da mutluluğun faydasını görememişim. İşte bu makalemi yazma nedenim de budur.
Eşim ve ben de (çok olmamakla birlikte) depresyon geçirdik. Eşim halen bu depresyonu ilaçlarla götürmek zorunda. Bende de panik atak olduğundan ben de şu an halen ilaç almaya devam etmekteyim. Depresyon geçiren insanlar bu ruh halini bilebilir, hiç geçirmeyenler bunun farkında olamayacaklar hiçbir zaman çünkü depresyondayken, düşüncelerinizin iyi olması maalesef sizi daha iyi bir RUH HALİNE sokmakta başarısız kılıyor.
Bu konu beni çok meraklandırmıştı ve bende birçok yerden araştırma yapamaya hatta doktorlarla bile bu konuyu konuşmaya karar verdim. Benim düşüncemi ben kontrol edebiliyorsam, serotoninin düşmesiyle neden işe yaramıyordu. Yani düşüncem iyi olsa bile ruhen kendimi stresli, kaygılı, kendimden nefret edebiliyordum. Çünkü enerjim olmuyor ve buna bağlı olarak da hiçbir şey yapmak dahi içimden gelmiyordu.
Serotonin azaltan birkaç etken
Modern dünyanın vazgeçilmezi STRES, yetersiz güneş ışığı, demir, kalsiyum, magnezyum, çinko B3, B6 folik asit ve C vitamini, triptofan ve diğer bazı etkenlerdir.
İlaçlar işte burada devreye girip, beyindeki %2’lik serotonin hormonunu tekrar belli bir seviyeye getiriyor ve ben de ruh halimin hemen değiştiğini fark edebiliyordum. Şimdi düşüncem kötüde olsa iyi de olsa genelde otomatik olarak kendimi iyi hissedebiliyordum. Ama bir sakıncası vardı. Duygularımın şiddetini hissetmiyordum. Birisi bana küfür etse, karşımdaki kişiye karşı neredeyse hiç öfkelenme belirtisi veya kızma belirtisi olmuyordu.
Çünkü duygularımın duyarsızlığı içindeydim. Önceden bahsettiğim gibi, ilaçlar bir tarafı tamir edeyim derken, diğer tarafı bozuyorlar. Ve buna bağlı olarak kullandığım Paxil ilacın yan etkilerini size 3 yıl kullanan bir kişi olarak paylaşmak istiyorum: bir kitap veya başka bir şey okurken dikkatimin her an dağıldığını, gözlerimin birbirine yaklaştığını hissedip dalıp gidiyorum kimi zaman.
Yani odağımı uzun tutamıyorum. Daha sakinim, ama bazen de aşırı sinirlenebiliyorum. Yani orta noktandan çok aşırı uçlarda yaşıyorum. Cinsel arzum oldukça azaldı. Bir ara ilacı bıraktığımda, başım dönmeye başlıyor ve aşırı duygusal olup her şeye ağlamaya başlıyorum. Ve panik atak genelde ben uyurken kâbus halinde geliyor ve tekrar ilacı almak zorunda hissediyorum. Bu durum hayatımda bir kısır döngü şu an.
Depresyona neden gireriz? Çoğu doktor buna, kaygı, korku, kendi öz benliğini aşağıda görme, işe yaramaz ve daha birçok psikolojik yaklaşımlar. İyi de benim düşüncemin iyi haline sizce hangisi yerine getiriyor.
Bu duyguların oluşması, serotonin etkisiyle oluşan düşünceler olmuyor mu? Serotonin etkisi düşünsel olmayıp kimyasal bir şey olduğudur. Yani düşüncemizi etkileyen hormon, seratonindir. Her an biraz mutluluğumuz gitti diye bize aile hekimleri bile antidepresan hapları yazmaya o kadar meyilliler ki, peynir-ekmek gibi satın alıyoruz.
Reklamlarda, “Şu besinleri tüketin, ilaç almanıza gerek bile kalmayacak!” diyen bir reklamla karşılaştınız mı? Ben karşılaşmadım. Neden mi? Ucunda para kokusu yok. İlaçlar bizi sağlıklı kılmıyor maalesef bizi ÖLDÜRÜYOR. İster inanın ister inanmayın.
Serotonini artıracak yeni bir şey keşfettim: YEDİĞİMİZ ŞEYLER NELERDİR? Bunu diğer makalemde sizinle daha ayrıntılı bir şekilde paylaşacağım. Tekrar görüşmek umuduyla…