Bu yazımızda “Başarılı İnsanların İnanç Kodları-1”den devam ediyoruz. Başarı bir bakış açısı, bir inanç ve değerlerimizden ve bunun için başarıyla olan inançlarımızı da gözden geçirmemiz gerektiğinden söz etmiştik.
Şimdi sıradaki inanç kodumuzla devam edelim.
4) Zorluklar Seni Yükseltmez Sen Zorluklarla Yükselirsin
Zorluklar bası insanlarda kaygı ve korkuya neden olur, bazı insanlarda da zorlukların bir gelişim olduğuna inandıkları için kendilerini zirveye taşırlar. Yani zorlukları kendilerine güç olarak kullanırlar.
İnsan her zaman başkalarıyla kendini kıyaslaması yerine kendini kendi seviyesiyle kıyaslayıp bunun üstüne geçmeyi hedeflemelidir. Bunu da kendine meydan okuyarak yapabilir.
Başarılı insanlarda zorluklar yaratıcılığı arttırıyor ve daha fazla akışta olmalarını sağlıyor. Normal insanlar zorlukları tehdit olarak algıladıkları için genelde kaçmaya çalışırlar ya da görmezden gelemeye.
Ama başarılı insanlar sürekli kendilerine meydan okuduklarından stres seviyeleri belli noktada azalmaya başlıyor. Aslında bu şuna benzer: Sürekli istemediğiniz şeyle karşılaştığınızda başta stres yaşarız belki bunun etkisi başta yoğundur ama sonra o kadar çok karşılaşırız ki aynı duruma karşı artık duyarsızlaşmaya başlarız. Fakat burada tek bir sorun var o da o problemi çözmemektir. O problemin çözülmemesi ve tekrar karşınıza gelip duyarsızlaşmışsanız bu sizi bir yere götürmeyecektir.
Kaçabilirsiniz ama saklanamayız.
O yüzden buna gerçekten sürekli meydan okumamız gerekir.
Bu üzerinizdeki baskıyı azaltmayı öğrenmenin yolu da kendinize belli bir zaman sınırı koymanız ve bir hedef koymanız gerekecek. O sınırlı zamanda ne yapacağınızı bilememek kendinize meydan okumayı gösterir. Mesela bir seminer düzenleyeceksiniz ve bu semineri o gün akşam yapmayı herkese bildirip o sınırlı sürede o konuyla ilgili hızlı bir hazırlanmaya kendini test etmeye başlıyorsun. Amaç bu kısıtlı zamanda kendinizi ne kadar doğru bir şekilde hazırlama becerisi geliştirmektir.
Kendinizi sürekli zorluğun içine atın. “Manyak mısın?” diyenler olacak. Şöyle soracağım bu kişilere: Şu ana kadar hayatınız da ne değişti? Hayatın baskıları üzerinde yükselmeyi bilmemiz gerekiyor.
Her zaman diyorum; Başarısız insanlar yoktur daha başarıyı keşfedememiş insanlar vardır. O yüzden çoğumuz başarısız olmaktan ziyade yanlış yapmaktan, etiket yemekten korktuğumuz için ya hiç bu işlere karışmıyoruz ya da başlayıp yarıda bırakıyoruz. Ben inanmıyorum başarısız insan yoktur. Korkan, kaygı duyan insan vardır; “Ya yapamazsam elalem ne der?” odağındadır kafası.
Normal insanların çoğu baskı altında ezildiği için bu zorlukların karşısında çelik gibi bir karakter oluşturamıyorlar. Bir, iki, üç, dört olmuyorsa beş, altı ve daha fazla olayın üzerine gide gide, üstesinden gele gele kendi öz güvenleri arttıkça daha ileri gidiyorlar.
5) Eğer Bir Amacın Yoksa Başka Birinin Amacına Hizmet Edersin
Kazananlardan birisi olmak istiyorsanız eğer aldığınız kararların sorumluluğunu almanız, göğüslemeniz gerekir.
Acil durumlarda başımızı eğip “Eyvah şimdi ne yapacağız?” diye düşünmeyeceğiz. Acil durumlarda topun sana geleceğini bilip herkesin önüne çıkacaksın. Türkiye’deki siyasi seçimlerde olduğu gibi. Oyu az alan liderin sahaya çıkmayıp, kendini göstermeyip kendini küçük göstermesi gibidir. Herkes bu oy düşüklüğünün neden olduğuna dair iktidar liderinin çıkıp konuşmasını beklerken kendisi ortalıktan kaybolmuş ve halkın saygısını kaybetmişti.
Kaybedenler genelde birilerinin plan yapmasını isterler, ama karakteri güçlü olanlar ise uydukları bir planları vardır.
Eğer bir amacın yoksa başka birinin amacına hizmet edersin. Kendine yön çizmezsen başkalarının çizdiği yönde yol alırsın. Eğer hayatını değiştirmek için başkalarına bel bağlarsan, ancak onların gitmek istediği yere kadar gidersin.
Güçlü girişimci ruhuna sahip insanlar bütün seçeneklerin masasında olmasını ister her zaman birçok planı vardır a, b, c, d vs. planları vardır. Bu tür insanların bakış açısı şartlar ne olursa olsun, kriz olduğunda da bir şekilde bir çözüm yolları vardır ya da başka bir çözüm yolu bulurlar. Siz reklam yöneticiliği yapıyorsanız eğer ve Facebook ta uzmansanız bu konuda her şey harika giderken bir anda Facebook reklamlarınızı kapatabilir hatta Facebook da kapanabilir. Ne olacak bu duruma küsecek miyiz? Facebook’u protesto mu edelim “Hayır reklamları kapatamazsın” diyemeyiz. Başka alternatif seçenekleriniz her zaman olsun. Google Ads, LinkedIn reklamları olabilir. Yolunuza buradan devam edebilirsiniz.
Şöyle bir söz vardır (ben biraz değiştiriyorum): “Yarın ölecekmişsiniz gibi öbür dünya için çalışın, hiç ölmeyecekmişsiniz gibi de bu dünyaya etkinizi gösterin.” Örneğin Facebook reklamları hiç kapatılmayacakmış gibi reklamlarımızı, stratejilerimizi ona göre uzun vadeli yapıp ama bir gün kapatılacak gibi de alternatif trafik kaynakları (Google Ads, Tik Tok veya YouTube reklamları vs.) üretmemiz gerekiyor.
Eğer reklam danışmanlığı yapıyorsanız ve Facebook bir gün kapatılır endişesiyle hiçbir şey yapmayacağız anlamına gelmez. Alternatif planlarınız olmalı; a şu, b bu, c şu şeklinde planlarınız olmalıdır.
Şartlar ne olursa olsun kriz zamanlarında o plana uygun başka seçenekleriniz olmalı ve o planı sürdürmelisiniz.
Eğer kriz anlarında kenara çekilip “Bu krizi birisi çözsün de bizde onu taklit ederim” diye beklerseniz, daha çok beklersiniz. O yüzden normal insanla, sıra dışı anormal insanı anlatıyoruz… Kriz zamanında “Bu sorunu çözeceğim” derseniz siz kazananlar kulübüne girenlerden olursunuz.
Ünlü basketbolcu Michael Jordan “Kariyerimde 9.000’den fazla şut kaçırdım. Yaklaşık olarak 300 tane maç kaybettim. Ve bu 300 maçın 26 tanesinde maçın kazanma şutunu da bana verdiler ve kaybettim ve bu yüzünden ben Michael Jordan oldum.” dedi. Yani bir lider olarak kazanan olacaksanız tüm sorumluluğu üzerinize almanız gerekir.
6) Tavsiye Değil Karar Verici Ol
Güçlü bir girişimci, lider olacaksanız bizim vazifemiz tavsiye vermek değil, bizi vazifemiz karar vermek olmalıdır. Genelde iş hayatında ekipte bir konuyla ilgili birçok tavsiye verenler çıkar. Fakat karar veren kimse yoktur.
Ekonomi, siyasi gibi televizyon programlarında genelde birçok şey tartışılır ama o konu bir sonuca bağlanmaz. İş hayatında bir yönetici karar vermek zorundadır. Ve karar vereceksin ki herkes bu karara göre hareket etsin. Siz ekibinizle bir toplantı yapılıyorsanız, tavsiyeler, tartışmalar yapılıyorsa eğer bir lider ve güçlü bir girişimciysen o konuyu orada bırakmayacaksın ve bir karar vereceksin ve onun bedelini ödeyeceksin. İşin sonunda da ekibine “Ya çuvalladık ya da başardık” diyeceksin. Kararının arkasında duran bir lider olmalısın.
Genelde toplantıda motivasyon konularında konuşmalar yapılır ve “Bardağın dolu tarafından bakalım, pozitif düşünelim, şurada yemek yiyelim, kazanan arkadaşlarımızı kutlayalım, hediyeler dağıtalım, önümüzdeki sene sizde çok çalışırsanız siz de çok paralar kazanırsınız” gibi boş vaatler verilir. Sizin o toplantıda bir karar vermeniz gerekiyor. İnsanları boş yere gaza getirmeniz bir şey ifade etmez.
Lider, karar verir, verdiği kararın arkasında durur ve ekip arkadaşları da o liderin arakasından gelir. Lider karar alacak ki ekip de bu karara uysun. Eğer kazananlardan biri olacaksanız ekibinizin en önünde olup o kararı sürdürmek ve alacağın sonucu göğüslemen gerekir. “Siz önden gidin ben arkanızdan gelirim” diyemezsiniz.
Verdiğiniz Kararın Bedelini Ödeyeceksiniz, Harekete Geçeceksiniz ve Sonrasında da Kimseyi Suçlamayacaksınız.
Belli bir yerden sonra artık siz karar verip o konuya atılacaksınız. Çok düşünmeye vaktimiz yok. Hızlı karar vermemiz gerekir.
Kazanma yolculuğunun maraton olduğu zannediliyor ama sürekli kısa mesafe koşularıdır. Kazanma yolculuğu küçük kazanımlarla yola devam eder.
Başarı sürekli uzun yol değildir kazanımlar. Kısa yol mesafelerle devam eden sonsuz bir yolculuktur.
Sizin bir amacınız vardır ve o yol çok uzun sürecekmiş gibi gelir. Kafanızda o yol büyür de büyür. O yüzden o yolu kafanda küçültmeniz gerekir. Yola çık ama adım adım, parçalara bölerek çık. Fakat 10 yıllık 20 yıllık plan yaparak çık. Evet şu an sonuç almıyorsun ama 10-20 yıl sonra küçük adımların başarılarıyla sonuç alacaksınız.
Ama şu bakış açısı daha sağlıklıdır. Büyük hedef koy ama küçük adımlar at. Her küçük adımın zaferle sonuçlansın. Sonra önünde yine küçük adım ve hedefine yönel ve başarı elde et. Bu küçük başarıların seni hep büyük hedefine yaklaştıran adımların olacaktır.
Zafer cennetle-cehennem arasında yolculuğa benzer. Yandaki resim gibi. Sizin mevcut durumunuz şu an istemediğiniz durumunuz. Bir de sizin arzuladığınız durumunuz var. Amacınız o arzuladığınız duruma gitmek. Fakat o istediğiniz duruma ulaşmak için mevcut durumunuzun altında sürekli bir ateş yanıyor.
Orada sıkıntılı bir durum yaşıyorsunuz çünkü siz bir karar verdiniz. O karara sadık kalacaksınız ve mevcut durumda kalmaya devam ederseniz altınızdaki ateş yanmaya devam ediyorken, siz mücadeleniz de devam ediyor ve hedefinizden bir parçasını başarıyor olacaksınız.
Evet arzuladığınız durumlardan bir tanesi şu an başardınız ama daha bitmedi. Bir sonraki adıma geçtiniz burası cehennem, sıcak yanıyor ve ondan kurtulmak için yine çabalıyorsunuz ve sonunda başarı geliyor evet başardık. Hayır daha bitmedi yeni cehennem ve cennete ulaşana kadar yola devam ediyoruz. Yani her bir son yeni bir başlangıç ama başlangıç cehennem, sonuç ise cennetimiz oluyor ve bu kısa maratonlarla büyük hedefimize yaklaşıyoruz.
Örneğin siz reklam danışmanlığı yapmayı düşünüyorsunuz ve aylık 50.000 TL para kazanmayı hedeflediniz. Yola çıktınız ilk hedefimiz bir müşteriyle anlaşmak. İşte cehennem başladı. Biriyle buluştunuz ama kabul etmedi. Başka bir müşteriye gittiniz o da kabul etmedi. Derken 3-5-10 dediniz ve sonunda bir müşteriyle anlaştınız. Evet burası cennet.
Müşteriyle anlaştık ama sıra o müşteriye yeni bir müşteri bulma zamanı geldi. Hayda başka bir cehenneme girdik. O da o müşteriye yeni bir müşteri bulmak. Şimdi bunu başarma zamanı. Bunu da başardık ve cennete girdik. Ve sonra Tekrar yeni müşteri tekrar yeni müşteri… siz yeni müşteri bulmazsanız cehennemde yanmaya devam edeceksiniz. O yüzden mevcut durumda kaldığımız sürece ateş altımızda devamlı yanıyor. Sürekli hareket etmeniz gerekiyor durmaya hiç vaktimiz yok.
Başarı yolculuğu cennet ve cehenneme benzemiyor mu? Durduğun anda sen cehennemde kalıyorsun çünkü altında sürekli yanan bir ateş var.
Başarıyı başka bir metaforla şöyle de düşünebilirsiniz: Siz birisini çok beğendiniz ve onu elde etmek istiyorsunuz. O kişi çok kıskanç. Ondan başka birisini düşündüğü zaman o kişi sana hemen surat yapıyor ve bu ilişkiyi elinde tutmak için zorlanıyorsun. Fakat karşındaki kişi çok vefasız onunla ilgilenmediğin zaman seni hemen oracıkta da terk edebilir.
Düşünsenize bir firmanız var ve o ay siz 50.000 TL kazandınız. “Harika, bu ay 50.000 TL kazandık, bunu hemen kutlamalıyız. Bu bize yeter, önümüzdeki ay gazdan ayağımızı çekebiliriz” diyebilir misiniz? Hayır diyemezsiniz, böyle bir lüksümüz yok. Önümüzdeki ayın ilk gününden sonra yarış yine başlıyor. Bunu satış sektöründe çalışanlar iyi bilirler.
Her yeni ayın başlangıcı cehennem ve sonu da cennettir. Ama her ayın sonu, diğer ayın başlangıcını getirir ve siz durduğunuz anda ateş altınızda yanmaya devam eder. Sonra hayatınız neden kısırdöngü içinde gidiyor demeyin, başkasını suçlamayın…
Başarı elde edene kadar her şey yeniden başlıyor; bir daha, bir daha, bir daha o kadar vefasız(geçici) ki maalesef sizi iyi şeyler söylemek isterdim ama bunu yapmadığınız zaman da hayatınız 10 yıl öncekiyle aynı gitmeye devam edecek.
Ya cehennemde kalmaya devam edeceksiniz ya da cennete gidecek bir yol bulacaksınız ve bu hiç bitmeyen bir yolculuktur. Zaten bir kere başarının tadını alanlar bu yolculuğu bırakmak istemiyorlar. Tüm başarılı kişilerde bu gözlenmiş.
Normal insanlar başarıyı zor olarak düşünürler. Evet bir yere kadar ben de katılıyorum; başarmak hemen kolay olmuyor. Ama bir de başarısızlığı düşünün. Başarının zorluğunu belli bir süre boyunca devam ediyorsunuz ve sonrasında tecrüben artıyor, maddi imkanların artıyor, ekibin büyüyor, yeteneklerin artıyor ve o zorluk derecesi azalmaya başlıyor.
Ama başarısızlıkta hep dip noktasındasın. Hep zor. Sürekli orada ateş yanıyor ve ateş yanarken sen halen orada kalmaya ısrar ediyorsun. Sizce hangisi daha zor. Başarıya kadar olan süreç mi yoksa mevcut durumda olduğunuz yerde yanan cehennem mi? Sürekli kaybeden, sıradan, kısır döngü içinde sıkışmış bir hayatın için de olmak, her gün aynı şeylerle yüzleşmek, başarıya giden yolculuktan bence çok daha zor ve inanın çok daha sıkıcı bir hayat.
Tercih sizin.
Bir sonraki konumuza buradan devam edebilirsiniz.