Bu yazımızda “Başarılı İnsanların İnanç Kodları-2“den devam ediyoruz. Başarı bir bakış açısı, bir inanç ve değerlerimizden ve bunun için başarıyla olan inançlarımızı da gözden geçirmemiz gerektiğinden söz etmiştik.
Şimdi sıradaki inanç kodumuzla devam edelim.
7) Sonuca ve Kazanmaya Takıntılı Olmak
Sonuca ve kazanmaya odaklı kişiler çalışmayı veya işi sevmek zorunda olmayan kişilerdir. Bazen başarılı kişilere baktığımız zaman yaptıkları işi çok seviyorlarmış gibi görünebilirler.
Şunu hep hatırlamanızı isterim. Ne kadar işinizi seviyor gibi olsanız da her zaman işinizi seveceğiniz anlamına gelmez. Sevdiğinizi düşünseniz de her zaman onun dışında başka konular girdiği zaman iş biraz tatsızlaşacaktır.
En başarılı sporcu bile sabah antrenmana gitmek istemiyor, en başarılı iş adamı sabah toplantılara katılmak istemiyor veya iş vereneler bile personelini çıkarmak istemese de bazen çıkarmak zorunda kalabiliyorlar ve bundan hoşlanmıyorlar.
Bundan dolayı her şeyi bakın her şeyi severek yapmak zorunda değilsiniz ki, zaten böyle bir şeyde olamaz. Bunun bir prensip olduğunu bilin şu an.
Başarılı insanlar o işi sevmese dahi başarma ihtiyaçları duyuyorlar. Eğer o başarıya gidecekseniz, ellerinizi kirletmeniz gerekir. İstenmeyen bir karar vermeniz gerekiyor, ekibinizin çok istediği bir şeyi bazen siz kabul etmemeniz gerekiyor. Çünkü o kararı senin vermen gerekiyor ki takım arkadaşlarının göremediğini senin görmen gerekiyor.
Takım arkadaşlarının büyük resmi görme ihtimalleri düşük, büyük resmi görecek olan sensin.
Çoğumuz başarıyı farklı tanımlıyoruz. Bunun da en güzel görseli yukarıdaki gördüğünüz resimdir. Bir grup kişinin gözleri kapatılmış ve bir filin yanına getirilmişler. Onlara dokunduğu şeyleri tarif etmelerini istenmiş.
Birisi filin üzerine çıkarılıyor ve oradan gelen havaya kişi “Fan” diyor. Birisi “Duvar”, başka birisi “Halat” ve başka birisi de “Yılan” diyor. Burada herkes başarıya dair farklı bir şey söylüyor. Çünkü bir takım çalışanıysanız sadece mevcut konumunuzdan bakarsınız. Başka biri de kendi bakışından bakar. Bir üretim müdürü, üretim açısında, bir satıcı satış açısında, bir depocu ürün stokları açısından bakar. Ama büyük resmi sizin gibi göremezler. Ve kendi fikirlerinin doğru bir karar olduklarını düşünebilirler.
Bundan dolayı da takım arkadaşlarının öneresini kabul etmeyip sevemesen de bu yaklaşımı bir karar vermek zorundasın her zaman. Her zaman bundan dolayı yaptığınız işi sevmek zorunda olamıyorsunuz. Bu sizin dışınızda gelişen bir şeydir.
Önemli olan başarıya bağımlı olmaktır. Zaten tüm başarılı insanlara bakış açısı da başarıdır.
Başarı dediğim zaman aklıma Avar asıllı Rus kafes dövüşçüsü Habib adında biri gelir.
Habib Abdulmanapoviç Nurmagomedov, Avar asıllı Rus emekli karma dövüş sanatçısı. Eski UFC hafif sıklet şampiyonudur. 29 müsabakalık yenilgisiz kariyeriyle, kafes dövüş sanatlarında güncel en uzun süre yenilgisiz seriye sahip dövüşçüdür. UFC’nin ilk Rus ve ilk Müslüman şampiyonudur.
Bu kişi de kendine öyle güveni vardır ki, hiçbir zaman başarısını abartmadığını, şov yapmadığını görebilirsiniz. Diğer rakipleri ise bir şov peşindeler. Habib’in ise tam tersi sakin ve işin bedelini ödemiş biri görünümündedir.
Bir röportajında rakibine Habib’i nasıl yeneceği konusunda soruyorlar. Rakibi, tüm ayrıntılarıyla “Şöyle döveceğim, böyle döveceğim “diye anlatıyor. Bu sefer sözü Habibe veriyorlar ve ona rakibini nasıl yeneceğini söylüyorlar? O da çok net bir cevapla “Önce yorulacak, sonra yere indireceğim sonrasında gücümün yettiğince döveceğim” diyor. Gayet net. Kendisi şov yapmak zorunda olmadığını sadece sonuç almak istediğini söylüyor.
Siz de yaptığınız işi sevmek zorunda değilsiniz ve sonuca bağlı, takıntılı olmalısınız.
8) Başkalarının Seni Sevmelerine ya da Saygı Duymalarına İhtiyacın Yok.
Başarılı insanların düşünce yapılarında kendilerini sevmelerine ya da saygı duymalarına ihtiyaç duymazlar. Onların rakiplerini korkutmayı, kendilerinden çekinmelerini severler.
Buradaki korkuyu şöyle düşünmenizi isterim. Rakiplerin senin bir sektöre girdiklerinde korkmalarıdır.
“Eyvah Bu adam bu sektöre girerse yanarız” demeleridir.
Rakipler başarılı insanların karşısında bu işin sonunda kendi lehine bitmeyeceğini, sonuçtan korktukları için bunu başaramayacaklarından o kadar eminler ki o işe girmekten korkarlar. Yoksa rakipler o insansan korkmuyorlar onun bu işi eninde sonunda başaracaklarını iyi biliyorlar, onlar sonuçtan korkuyorlar.
Bazı başarılı insanların kafa yapısı biraz psikopatçadır. Sonuçtan korkmazlar. Nasıl sonuç olursa olsun. Çünkü başarılı kişilerle karşılaşırsanız onlar ölümden bile korkmayan bir yapıları vardır. Kafası başarıya takıntılı kişilerdir.
Düşünsenize Amazonun sahibi Jeff Bezos e-ticaret işine devam ederken yemek sektörüne giriyor. O sektörün hisse senetleri bir anda düşer. Çünkü kimse bu adamı sevmiyor ve saygı duymuyor ama korkuyorlar. Çünkü bu kişinin hiçbir şekilde pes etmediğini biliyorlar. Bu işi başarana kadar pes etmeyeceğini herkes biliyor.
Mesela Formüle yarışçısı Michael Schumacher’i bilmeyen yoktur, 7 kez dünya şampiyonu olmuş Alman Formula 1 pilotudur. Formula 1 Dünya Şampiyonluğuna ulaşan ilk Alman pilottur. Formula 1’in Almanya’da ve Dünya’da yayılmasında, ayrıca sporun ciddi bir izleyici kitlesine ulaşmasında büyük payı vardır. Tarihin en iyi pilotlarından biri olarak görülmektedir.
Yaptığı kazaların sonucunda vücudunda ne kadar platin var bilmiyorum ama adam bir viraja girerken frene basmadığını ve ölümü bile göze aldığını bilen rakipleri ondan bu yüzden korkuyorlar. “Bu adam manyağın teki” diyorlar. O kadar başarıya takıntılı yani.
Başarılı insanlarda görülen dört önemli özellikler şunlardır:
- Yetenek
- Zekâ
- Rekabet
- Pes Etmemek
Bu başarılı insanların bu dört seçenekten en etkili olan ise yıkılmıyorlar, yani pes etmiyorlar, ne olursa olsun yola devam ediyorlar. Rakipler bundan dolayı başarılı insanlardan korkuyorlar. İnanın başarılı insanların zeki ya da yetenekli olması bir yere kadar önemli ama en önemlisi, başarana kadar yola devam etmeleri, hiç pes etmiyorlar; nasıl güçlü bir inançları varsa artık?… Ya ölür ya iflas ederim ya da başarırım mantıkları var. Normal insanlar değiller değil mi?
Neden bu dünyada başarısız insanların çok olduklarını umarım daha iyi anlıyorsunuzdur. Tabii ki biz bu kadar psikopat değiliz ama %50 si olsa nasıl olurdu bir düşünün? En azından pes etmememiz gerektiğini umarım daha iyi anlıyoruzdur.
9) Çok Az İnsana Güvenirsin. Sistemlere Daha Çok Güvenirsin.
Bu düşünce yapısı kazanan insanların karakteristik bir yapısıdır. Çok az insanlara güvenip daha çok sistemlere bel bağlıyorlar. Başarılı insanlar çalıştığı kişilerde %100 yeteneği, zekâsı, rekabet ve pes etmeme gücünü görmezlerse sizi direksiyonun başına geçirmezler.
Bazı çalışanlar tüm kontrolünün kendinde olduğunu düşünürler. Ama aslında öyle değildir. O işi yürüten kişi başarılı insandır ama sen işi yürüttüğünü sanıyorsundur.
Çünkü çalışanların çoğu başarılı insanların kurduğu sistemi kullanırlar. Ve onun sisteminin dışına çıkamıyorsun. Aslında arabayı otopilota bağlamış başarılı insan kullanıyor ama sen kullandığını sanıyorsun.
Kararlı olan başarılı insanlar, çok az insanlara güvenirler çünkü hayal kırıklığı yaşamak istemezler.
Baştan her şeyi kabul ederler ve kararlarının arkasındalardır. Belli bir parayı bir arkadaşına verirken başarılı biri o para hiç gelemeyecekmiş gibi verir. Bunun rahatlığıyla veriyor. Ve hiçbir şekilde hayal kırkılığına uğramıyorlar.
Başarılı olmak istiyorsanız ya süreçleriniz & sistemleriniz sağlam olacak ya da o işi yürütmeye sizin devam etmeniz gerekecek. Ya da o işe atayacağınız insan size benzeyen güçlü karaktere sahip birisini direksiyonun başına geçirmeniz gerekir.
“Başarılı olmak da ne zor bir şeymiş” dediğiniz duyar gibiyim. Düşünsenize okulda öğretilmeyen şeyleri daha yeni öğreniyor. Başarıyı tam anlamıyla tatmak gerekiyor.
Evet son konumuza yaklaşıyoruz. Bu son konumuza buradan ulaşabilirsiniz…