Depresyonuz Bir Hayat İçin…
Artık hepimiz, sağlıklı bir bağırsak florasının MUTLU bir yaşamın anahtarı olduğunu biliyoruz. Aldığımız antibiyotikler, bağırsağımızda bulunan yararlı bakterilerin, yani probiyotiklerin %95’ini öldürmektedir. Bu da bizim beynimizdeki serotonin kimyasını oldukça etkilemektedir. Biliyorsunuz serotonin bizi mutlu eden bir hormondur.
Depresyon belki de çoğumuz bunu bir hastalık olarak yorumlamaktadır. Aslında depresyon bir semptomdur, yani BELİRTİDİR. Neyin belirtisi? Tabii ki glutenin fazla tüketilmesinin belirtisidir. Peki gluten neleri içerir desem; yediğimiz şeylerin içinde olan tüm BUĞDAYLAR: ekmek, börek, makarna, pilav, kurabiye, gofret hatta reklamlarda bile tam tahıllı ekmeklerin sağlıklı bir şekilde lanse edilmesi gibi içeren her şey diyebilirim.
Tam buğday ekmeği gluten oranı açısından çaya atılan şekerden bile yüksektir. Çaya atılan bir şekerin indeksi 59’ken, tam tahılın indeksi 72’dir. Marketlerde moda haline gelen şu İngilizce kelimeye bakarak “Premium” Tam Tahıllı Ekmek yazılarına da sakın aldanmayın. Kendimizi bu gibi kelime oyunlarıyla değerli olduğumuzu mu kanıtlamaya çalışıyoruz acaba… Siz en iyisi ekmek olan her şeyden yavaş yavaş bırakın diyorum çünkü alışkanlıklarımız bir çırpıda değişim göstermez. Biraz süreç ve sabır gerekecektir.
Evet sevgili dostlar BUĞDAY, bizi depresyona sokan en büyük GIDA ZEHRİ. Sağlıklı bir beyin kimyasına sahip olmamız için bu gıdayı sofralarımızdan atma zamanı geldi. Genetiğiyle oynan cüce buğday, bugün dünyadaki buğday tarımının %99’unu teşkil ediyor ve dünyada hala açlık sınırında olan 800 milyon insan var. Aradan uzun bir zaman yıl geçti, ama açlık durumunda çok da değişen bir şey olmadı.
Açlığı engelleyemediler ama obezite patlamasına büyük bir katkıları oldu diyebiliriz. Bugün 800 milyon aç insan varken, obez insan sayısı 1,3 milyardır. Diyabet aldı başını gidiyor ve daha mutsuz, depresyona daha meyilli insanlar doğmaya başladı. Tüm bunlar, genetiğiyle oynanmış modern buğdayın sayesinde olmuştur. İnsan oğlunun doğaya yaptığı her müdahale bize ağır hastalıklara yakalanmamıza neden olmaktadır.
Bunama, depresyon, anksiyete ve kronik baş ağrılarının arkasındaki esas nedenin tahıllar olduğunu söyleyen DR. Perlmutter, beyin hücrelerinin büyümesi ve çoğalması için esas ihtiyaç duyduğu şeyin ise YAĞ ve KOLESTEROL olduğunu anlatıyor. “Yaşınız kaç olursa olsun beyninize bu maddeleri verdiğinizde ona, mutluluk ve keskin bir zekâ için ihtiyaç duyduğu besini de vermiş oluyorsunuz. Çocuğun gelişebilmesi için yağ gerekir, yağ olmadan hormonlar yapılamaz, beyin dokusu gelişemez. Çocuğunuzun sağlıklı ve zeki olmasını istiyorsanız, yağ yemesini engellemeyin.” diyor.
Depresyonun panzehiri, B12’dir. Bu vitamini aklınızda sürekli tutun ve hatta evinizin her yerine yapıştırın. Bir vitamin eksikliğinden ne olabilir demeyin. Bakın okuduğum bir makalede 60 yaşlarında bir erkek hasta, ellerinde iğne batması, yanması, uyuşması, halsizlik, yürümede zorluk, ağır depresyon, eklem yerlerinde dayanılmaz ağrı ve ten renginin sarımsı olması gibi şikayetlerle hastaneye kaldırılıyor. Sorun ne mi? B12 vitamin eksikliği. Makale: The New England Journal of Medicana’da yayınlandı.
B12’nin eksikliği, depresyona, hafıza kaybı hatta halüsinasyonlara neden olduğu kanıtlanmıştır.
Peki B12 içeren zengin gıdalar nelermiş bi bakalım:
- Ciğer: B12 açısından en zengin kaynak ciğerdir. En azından haftada bir kere tüketilmelidir.
- Yumurta: Hormonlu yemlerle beslenen tavukları kendilerinden de yumurtalarından da uzak durun derim. Nasıl bulacak derseniz? En azından sizin veya çevrenizdeki kişilerin köylerinde doğal olarak solca yiyen, meralarda özgürce dolaşan tavuk sahipleri vardır. Onlardan edinebiliriz daha sağlıklı yumurta. Raflarda organik olarak satılan yumurtalarda bana çok sağlıklı gelmiyor. Yine de siz bilirsiniz.
- Et: Ülkemizde kırmızı et bol tüketildiğinden ama bunu da köyde beslemiş olan hayvanların etinin tüketilmesinde fayda var.
- Süt: Kesinlikle marketlerdeki karton kutu sütlerden kaçının. Dayanıklı eşya tüketiyoruz. Siz yine de günlük sütler almayı veya hafta sonları sokakta bir araba kornası duyarsanız hemen bu köylü amcamların sütünden alabilir ve kaynatıp içebilirsiniz.
- Peynir: Doğal maya ile yapılan köylü amcamların sattığı peynirleri alıp tüketmeliyiz.
- Somon balığı: B12 açısından zengin bir kaynaktır. Balık tüketimi de artık modern dünyanın kirlenmesiyle kirletilen denizlerimiz, balıkların cıva almasına ve birimde doğal olarak bu balıkların tüketilmesini de zararlı kılabiliyor. Başlığın nereden geldiği de önemli. Çünkü cıvayı vücudumuz sindirmiyor bu da oldukça zararlı bir maddedir.
- Böbrek: Sakatatı yiyeniniz varsa zengin bir B12 kaynağıdır. Ben sevmediğim için ciğer yemeyi tercih ediyorum.
Sağlıklı bulduğunuz et ve yumurta tüketimiyle inanın depresyonunuz ortadan kalkacaktır. Doktora gittiğiniz zaman öncelikle ilaç almadan önce lütfen kan değerinizde ki B12’nize bakmanızı tavsiye ederim. Tahmin edeceğiniz gibi B12 değeri 200-900 pg/ml arasında olması gerekir. Eğer değeriniz bundan azsa hemen B12 zengin kaynaklı gıdalar tüketme zamanınız gelmiş demektir.
Özetlersek;
- Probiyotikli zengin besinler tüketmemiz elzemdir. Kefir yapın, yoğurt mayalayın, turşu kurun.
- Probiyotik mikroorganizmaları üretmekle birlikte bunları da korumamız gerekir. Kimyasal maddelerle işlenmiş, paketlenmiş yiyecekler, buğday ve şeker gibi şeyler tüketim ardından kefir, yoğurt gibi şeyler tüketerek maalesef boşuna kürek çekiyoruz demektir. Hayatımızdan tamamıyla buğday şekeri çıkarmamız gerekiyor. Acı veriyor biliyorum. Ama madalyonun diğer bir yüzü de depresyon sizi bekliyor olacak.
- Her hastalandığımızda antibiyotik almayın lütfen. Çünkü probiyotikleri üremesi için uğraştığımız bu çabalar, antibiyotik alarak %95’ini de öldürüyoruz. Bu da elde edilmesi gereken boş bir zaferi gösteriyor.
- Omega-3 zengin bir beslenme depresyona karşı bir kalkan görevi görür. Balık, ceviz ama cevizin kabuklu hallerinin alınması ve taze olarak yenilmesi önemlidir.
- D vitamininizin eksikliği yine depresyona davetiye çıkarır. D vitaminin kan değeri seviyesi 80-150 ng/ml olmalıdır. Bir de Güneşe tam öğlen saatinde ışınların dik geldiği saatte çıkmamızla bizim D vitamin eksikliğimizi ortadan kaldıracaktır. Güneş yağı sakın sürmeyin hiçbir etkisi olmayacaktır D vitaminin. Güneş kremleri, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu D vitamin alımını durduruyor maalesef.
- Kan şeker seviyesine dikkat: şeker, un ve pilav gibi basit karbonhidratlar, yani kan şekerimizi aniden yükselten şeylerden uzak durmalıyız. Herkes bilir bizim zamanımızda ÖSS ve ÖYS sınavlarına giden genç neslin aileleri, çocuklarına sabah kahvaltılarında bol bol bal, çokokrem gibi tatlı şeyler yediriyor ve hatta giderken sınava, “Ağzına şu şekeri atta, biraz enerji versin.”diyen ebeveynlerimiz, farkında olmadan daha fazla şeker almamıza ve ani kan şekerimizin düşmesine ve bu da bizim sınava olan konsantremizi olumsuz etkilemektedir.
- Daha çok SAĞILI yağ tüketin: sızma zeytinyağı, somon gibi yağlı balıklar, doğal tereyağı ve kırmızı etten gelen yağ beynimizde sağlıklı hormonların oluşmasına büyük katkı sağlamaktadır.
- Ve tabii ki! Hareket: eksersiz mutluluk hormonu endorfin salgılamasını sağlar ve bu da bizim bir mutluluk hormonumuzdur. Size spor salonlarına gidip iki ay sonra ve bir o kadar boşuna verdiğiniz paralarınıza karşılı, normal kendi yürüyüş temponuzla en azından 1 saat yürüyüş yapmanız yeterde artar bile.
- Doğru bir uzman doktor bulun: depresyon belirtilerimizin arkasında yatan VİTAMİN EKSİKLİĞİ, AĞIR METAL ZEHİRLENMESİ VE BESLENME BOZUKLUĞU gibi faktörler olup olmadığını araştırmaya gönüllü bir doktor bulmanız şart.
- Tiroit bezindeki problemlerde depresyonun bir habercisidir.
Evet son bir şey daha var: o da depresyona karşı en iyi 7 gıda
Muz: serotonin açısından son derece zengin bir gıda. Mutlaka yerli muz tüketilmelidir. İthal muzlardan uzak duralım. Kabuğu hafifçe kararmaya başlamış olgun muzlar, serotonin açısından daha zengindir. Depresyonda olanlar bu meyveyi evinizden etsin etmeyin. En azından biz haftada iki defa alıyor ve tüketiyoruz.
Yeşil çay: ben bu çayı sevmesem de çok güçlü bir antioksidandır. Yeşil çayı bol tüketen toplumlarda depresyon sıklığının azaldığı görülmüştür.
Avokado: omega-3 açısından zengindir. Depresyonu yenmek için çok önemli bir besindir.
Çilek: Çilek sevmeyen yoktur sanırım. Ama artık bu meyvenin hormonları oynanmış ve dediğim gibi her şeyi mümkün olduğunca mevsiminde yemek daha sağlıklı olacaktır.
Kaju fıstığı: Eşim bu fıstığı hiç sevmez. “Tadının koyun dışkısı gibi koktuğunu” söylüyor. Haklıda. Ama ben öyle olsa da oldukça tüketiyorum
Ceviz: Balık sevmiyorsanız ceviz tüketin derim. Ama açılmış olmayacak kabuklu olsun ki içindeki yağ kurumasın
Soğan: Bizim toplumda her yemeğe atılıyor şükür ki. En azından bundan mahrum olmadığımızı düşünüyorum
Sağlıklı gıda tüketmeniz ve bol egzersizli bir gün diliyorum. Tekrar görüşmek umuduyla. Beni takip etmeye devam edin…