Girişimcilik herkesin yapabileceği bir meslek değildir. Ezbere yapılacak bir meslek hiç değildir. Girişimcilikte lokasyon bağımsız olarak işinizi istediğiniz yere götürüp özgür bir hayat yaşama imkânınız var.
Yapılan araştırmalarda yeni açılmış firmaların %95’i iflas ediyor kalan %5 i ayakta durabiliyor. İşte bu yazımızda bu %5 te ayakta kalan girişimcilerden bahsedeceğiz.
Üniversitelerde istatistik görenler bilir. Paranın yazı veya tura gelme ihtimali %50’dir. Sonuçta başarı tesadüf değildir ve bunun bir matematiği vardır. Bir firma yeni bir sektöre girdiği zaman ilk üç yıl içerisinde batanlar, ilk beş yıl içerisinde batanlar, kurulduğu yıl batanlar ve uzun vadede devam edenler şeklinde gruplara ayırmışlar.
Bu istatistiğe dayanarak 5 yıl içerisinde şirketlerin %95’inin battığı görülmüştür. Ayakta kalabilen firmalar ise %5’tir. Bu oran tabii ki değişebilir ama geneli böyledir.
Şöyle de düşünebiliriz: Bir şirket kuruyorsak 20’de 1 ihtimalle ya ayakta kalacak ya da 20’de 19 ihtimalle batacak.
Evet bu rakamlar insanı biraz korkutuyor. Risk çok fazla. Fakat bazı firmalara baktığınız zaman başta birçok firmayı batırıp ondan sonra bir bakıyorsunuz belli bir ritimle işleri büyüyor. Sanki bu işin hilesini öğrenmişler gibi bir anda büyümeye başlıyorlar. Bu tip firmalar işin formülünü öğreniyorlar. Bundan dolayı batmaları çok zor oluyor.
Girişimcilik, girişimcilerden öğrenilir. Peki bu başarılı girişimcilerin özellikleri nedir biraz bundan bahsedelim.
Başarılı girişimciliği öğrenmek için önce başarılı girişimcilerle iletişim kurmamız gerekiyor.
Başarılı girişimcilerin neyi iyi yaptıklarına çok iyi bakmamız gerekiyor. Bunu o kişilerin yazmış oldukları kitaplardan, seminerlerinden ya da onlardan mentorluk alarak öğrenebiliriz.
Bir işe girecekseniz ve sürdürülebilir bir gelir sağlayacaksanız eğer, diğer girişimciler sizin girdiğiniz sektördeki açığı girip size rakip olacaklardır ama siz onlardan daha fazla bir yetkinliğinizi arttırırsanız bu işi sürdürebilirsiniz ama nerede fazla rekabet varsa o kadar kâr marjınız düşecektir.
Girişimciler “Bana aylık şu kadar yeter” demezler. Sürekli büyüme bakışındadırlar. Mevcut konumları onları rahatsız eder. Bunun için sistem kurmanız ve süreçler inşa etmeniz gerekiyor.
Burada sürdürülebilir ömür boyu bir para kazanmaktan bahsediyoruz. Kısa vadeli bir bakıştan bahsetmiyoruz. Bugün x kazanıyorsanız, önümüzdeki yıl iki katı ondan sonraki yıl 3 katı şekilde gitmektir.
Mesela Amazon firmasına bakalım. Bu kadar büyümesinin altındaki sebepler nelerdir? Amazon’un sahibi Jeff Bezos, online alışverişlerin çok yavaş olduğunu ve satıcılarında hiç güven vermediğini tespit etmiş. O da bunu görüp güvenilir satıcılarla müşterileri bir araya getirmeyi düşünmüş.
Appel ’ın kurucusu Steve Jobs da bilgisayarların büyük, sezgisel olmayan, çirkin ve çok pahalı olduğunu görmüş. Onun içinde bilgisayarları herkesin kullanabileceği bir duruma getirmiştir. Günümüzde kullanılan bilgisayarlar artık daha küçük, herkesin kullanabileceği ve uygun fiyat aralığında fazlasıyla kullanıyoruz.
Şimdi bu iki şirketin de ortaya çıkış vizyonuna baktığımız zaman iki firma da bir PROBLEM çözme aşamasında. Peki kimin problemini çözüyorlar? Potansiyel müşterilerin tabii ki.
Onların misyonları aynen şunu diyor:
Biz insanların problemlerini çözecek bir ürün veya servis inşa ediyoruz.
Ticaret aslında bu demek.
Bir hedef kitlenin problem, arzu ve ihtiyaçlarını karşılayan ürün veya servisin para ile değiş tokuşuna ticaret denir. Bu ticareti yapan kişiye de biz girişimci diyoruz.
Yani girişimciliğin bakış açısı, bir grup insan olacak ve onların problem, arzu ve ihtiyaçları olacak ama en önemlisi PROBLEMİ olacak ve o problemi çözecek bir ürün veya servis ortaya çıkarmaktır.
Servis dediğimiz şey, bir yazılım, bir danışmanlık veya temizleme firmaları gibi daha birçok hizmet işlerini kapsar.
Bir girişimci bakışıyla bakmak istiyorsak eğer “Ben hangi demografideki kitlenin problemini çözmeliyim ve bunlardan para kazanmalıyım?” demeliyiz.
İlk adımınız kimin problemini çözmek istediğinizle yola çıkmalısınız. Önce “O kimi” bulmamız gerekiyor.
O kimde…
- Para olacak
- Problemi olacak
- İletişim kurabileceğimiz
- Birlikte iş yapmaktan keyif alabileceğimiz
potansiyel müşterileri seçmememiz olacaktır.
Bu konuları anlatırken kendinizin versiyon1’nizle başkasının Versiyon 10’unu kıyaslamayın. O yüzden “Büyük düşün küçük adım at” derler.
Mesela istediğiniz bir kitlenin mevcut büyük bir problemi olabilir ve bunu çözmek gözünüzde büyüyebilir. Ama mevcut problemler içerisinde hedef kitlenizin küçük problemlerini de çözüp para kazanabilirsiniz.
Bilirsiniz Shopify adında bir firma var. Bu firma online mağaza sahiplerine, online mağaza işletme sürecini basitleştirmek için ödemeler, pazarlama, kargo ve mağaza uygulamaları araçları dahil hizmet vermektedir.
Shopify firması kimin problemini çözmüş olabilir? Bir hizmet problemini çözmüştür. Kurucusu anlatıyor bunu. Kendisi online da kaykay satacağı bir gün web site yaptırıp bu kaykayları online üzerinden satmaya karar vermiş. Fakat bunu yapmaya çalışırken, yazılımcıya, tasarımcıya birçok şeye ihtiyacı olduğunu görmüş. Online üzerinden bir ürün satabilmek için çok fazla zaman ve para harcadığını fark etmiş. Sonra şöyle düşünmüş: “Benim gibi online’dan satış yapmak isteyen kişiler bu kadar fazla zaman ve para harcıyorlarsa bunun bir çözümü de var” diye dile getirmiş.
Shopify’in hedef kitlesi, online üzerinden satış yapmak isteyen bir grup insana hitap etmek için kurulmuştur.
Online’dan satış yapma problemini çözecek şöyle bir altyapı hazırlamıştır kendisi: Birçok kişiye, yazılımcı olsun, tasarımcı olsun bu kadar para ödemektense Shopify sitesine girip bir ödeme altyapılı bir web şablon yapılı bir site oluşturuyorsunuz ve hiç kimseye ihtiyaç duymadan online sitenizi hazırlayıp, ödeme altyapısını da kurup ürünlerinizi de listeleyip hemen satışlarınıza başlıyorsunuz. Bu firma teknoloji altyapısıyla size hizmet sağlıyor. Bunun içinde firma sizden bu hizmet karşılığında belli bir abonelik ücreti alıyor.
Siz bu sistemi kendi başınıza kurmaya karar verseniz oldukça maliyetli bir sistem olacaktır ve her sorunla karşılaştığınızda da sizden firmalar para almaya başlayacaktır. Bundan odlayı bu zorlukları gören Shopify firması tüm gerekli altyapıyı bir kez kendi kurup bunu abonelik haline getirmeyi başarmıştır. Müşterilerden fazla gidecek zaman ve para risklerini de başta kendi üzerine aldığı için abonelik ücretleri cazip hale gelmiş görünüyor ne dersiniz?
Fakat Shopify gibi platformları kullanan insanların artık arkasından yeni bir problemler doğmaya başlıyor.
Nedir bu problemler?
- Daha yüksek fiyatlı ürünler satmak
- Satış kart değerimi yükseltmek
- Email pazarlama yapmak
- Kendi web sitemizden affiliate pazarlama yapmak
- Web sayfa hızını arttırmak
- Sayfamıza sosyal kanıtlar koymak
- SEO yapmak
gibi birçok yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Mesela böyle bir platformda bizden daha önce ürünlerimizi satın almış kişilere tekrar satış yapmak için email pazarlama yapmak isteyebiliriz. Bundan dolayı bazı kişiler bu açıkları görerek bu tip firmalara kendi yazılımlarını entegre ederek müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayarak para kazanabiliyorlar.
Yani Starbucks gibi büyük kahve firmalarıyla rekabet edemeyecekseniz, onların karton bardaklarını üreterek daha niş bir sektöre hizmetle küçük problemlerini çözerek de para kazanılabilir. Demem o ki her zaman çok büyük büyük problemleri çözemeye çalışmayın önce küçük küçük başlayabilir ve para kazanabilirsiniz.
Önce bu kitlenin hangi yaygın problemini çözebiliriz ve destek olabilirsiniz bunlara bakabiliriz. Hemen gidip amacımız o büyük firmaya rakip olmak değil, onların yanında destek olarak da para kazanma yolunu seçebiliriz.
Aslına bakarsanız girişimciliğe atılmanın gerçek sebebinin para kazanmak olduğunu düşünürüz. Asıl amacımız PARASAL ANLAMDA ÖZGÜRLÜKTÜR.
Girişimciliği parasal özgürlüğümüzü kazanmak için yaparız. Her şeyden özgür olmaktır girişimcilik. Siz hiç çalışmadan öyle bir sistem kurarsınız ki o sistem size çalışır hale gelir ve siz oturduğunuz yerden para kazanmaya başlarsınız. Ama bu, bu kadar basit değil. Onun bedeli var. Ona katlanmak gerekir.
Fakat sistemini öyle kurmalısın ki sen olmasan da bu sistem para kazanmaya devam etsin. Sen olmadığında para kazandırmıyorsa bu sistem o zaman sen halen maaşlı çalışan kişilerden pek farkın kalmıyor demektir.
O yüzden zamanımızı kiraya vermek yerine lokasyondan bağımsız özgürce çalışıp para kazanmamız gerekir. İşte buna girişimcilik diyoruz.