Farkındalık

Kişilik Kalıcı Değildir

Kişilk Kalıcı Değildir

 

Hayatınızdaki Sonuçların Tek Belirleyicisi Bir Kişilik Testi Değil Sizsiniz

Günümüzde neredeyse herkes kişiliğiyle ilgili şu ya da bu şeyi değiştirmek istiyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, insanların yaklaşık %90’ının kişiliklerinin belirli yönlerinden hoşnut olmadıklarını ve bu yönleri daha iyi hale getirmeyi umduklarını ortaya koymuştur.

 

Ancak, değişim arzularına rağmen, insanların beyinleri değişimin imkansız olduğuna inanacak şekilde yıkanmıştır. Kişiliğin doğuştan geldiğini, değişmez ve sabit olduğunu kabul etmeye yönlendirilmişlerdir. Hatta bazı popüler psikoloji ekolleri size kişiliğinizin gerçek siz olduğunu söyleyecektir. Bu nedenle, hayattaki ana hedefiniz “gizli” doğanızı yeterince keşfetmek için doğru kişilik testini bulmak ve uygulamaktır.

Hayatınızın hikayesinin anlatıcısı sizsiniz. Geçmişteki kimliğiniz ya da sonuçlarınız kim olduğunuzu belirlemez. – Benjamin Hardy, Ph.D.

Gerçek şu ki, kişiliğiniz sabit değildir ve değişmez değildir. Bunu kanıtlayan çok sayıda veri, özellikle de yeni ortaya çıkarılan veriler var. Aslında, bakarsanız “kişiliğinizin” hiç önemi yoktur – kişiliğiniz kim olduğunuzun en önemli yönü değildir.

 

Karar verme ve Kararların Araksında DurmakKarar verme ve bu kararların arkasında durma beceriniz, insanlığınızın en temel yönüdür.

 

Kendi yolunuzu seçme gücüne sahipsiniz – başınıza ne gelmesini istediğinize ve gelenlere nasıl tepki vereceğinize karar verme gücüne. Benjamin Hardy’ye göre, insanı insan yapan şey kendi yolunu seçmesidir. Dolayısıyla, hayatınızın ve hayattaki sonuçlarınızın sizin kontrolünüzde olmasını istiyorsanız, kendi karar verme gücünüze sahip olmalısınız.

 

Geçmişinizin ne olduğu ya da aptal bir kişilik testinin ne söylediği gerçekten önemli değildir. Önemli olan tek şey yaptığınız seçimlerdir.

 

Kim olacağınıza ve nasıl bir hayat yaşayacağınıza karar verdiğinizde hayatta gerçekten istediğiniz her şeye sahip olabilirsiniz.

 

Kendinizi başkalarının ne düşündüğüyle sınırlamak zorunda değilsiniz. Hayatınızı kendi koşullarınıza göre yaşamayı seçebilirsiniz. İlerleyen bölümlerde, insan kişilikleri hakkındaki bilim destekli gerçekleri keşfedeceksiniz. İyi alışkanlıklar edinerek ve gelecek planlarınızla tutarlı seçimler yaparak hayatınızı nasıl değiştirebileceğinizi öğreneceksiniz.

 

Kişiliğiniz Kişilik Testleriyle Yakalanabilecek Bir Şey Değildir

Kişiliğiniz Kişilik Testleriyle Yakalanabilecek Bir Şey Değildir

Kişilikle ilgili en büyük efsanelerden biri, farklı kişilik “tipleri” olduğudur. Benjamin Hardy kişilik tipi diye bir şey olmadığını söylüyor. Kişilik tipleri kavramını destekleyen hiçbir bilimsel kanıt yoktur ve popüler kişilik testlerinin çoğu aslında hiçbir bilimsel geçmişi olmayan insanlar tarafından oluşturulmuştur.

 

Hayatta hiç kimse saf bir içe dönük ya da saf bir dışa dönük değildir. Eğer böyle bir insan varsa, tımarhanede olması gerekir. – Carl Jung Dhe

 

Gerçek şu ki, hiç kimse tek ve dar bir “Tip” insan değildir. Duruma ve etrafınızdaki insanlara bağlı olarak farklı davranışlar sergileyeceksiniz. Her insanın kişiliği dinamik, esnek ve bağlamsaldır. Dahası, kişiliğiniz yaşamınız boyunca önemli ölçüde değişir.

 

farklı bir kişilik sergileHayatınızın farklı aşamalarında ve mevsimlerinde farklı bir kişilik sergileyeceksiniz.

 

Aslında, yakın zamanda yapılan bir araştırma, davranış ve tutum açısından önümüzdeki 10 yıl içinde aynı kişi olmayacağınızı göstermiştir. Harvard’lı psikolog Dr. Daniel Gilbert, yaptığı bir araştırmada insanlara son 10 yılda ilgi alanlarının, hedeflerinin ve değerlerinin ne kadar değiştiğini sordu. Daha sonra da ilgi alanlarının, hedeflerinin ve değerlerinin önümüzdeki on yıl içinde ne kadar değişmesini beklediklerini sordu.

 

Dr. Gilbert, eski ve şimdiki benlikleri arasındaki farkı analiz etmeleri istendiğinde, insanların önceki on yılda kişiliklerinde meydana gelen değişiklikleri kolayca fark edebildiklerini keşfetti. Ancak, insanlar genellikle önümüzdeki 10 yıl içinde sadece küçük değişiklikler olmasını beklemektedir. Psikologlar bu olguyu “tarihin sonu yanılsaması” olarak adlandırıyor.

 

İnsanların, şu anda olduğumuz kişinin kendimizin “tam” versiyonu olduğunu düşünmek gibi garip bir yolu vardır, çünkü önceki benliğimizden şimdiki benliğimize değişimin kanıtlarına bakmaksızın hala aynı kişi gibi hissederiz.

 

Şu andaki duygularımız ve davranışlarımız yıllar öncesinden tamamen farklı olsa bile, şimdiki zamanda kendimizi her zaman “kendimiz” gibi hissederiz.

 

Bunun nedeni son derece uyumlu olmamızdır. Değişim ne kadar yoğun olursa olsun, bu değişime hızla adapte oluruz ve bu bizim yeni normalimiz haline gelir. Bu nedenle, yaşlandıkça ve yavaş yavaş değiştikçe aynı kişi gibi hissedebiliriz, ancak aslında aynı değilizdir.

 

Kişiliğiniz doğuştan ve sabit değildir. Bir kişilik testiyle yakalanabilecek bir şey de değildir. Kişilik dinamik ve şekillendirilebilirdir. Nasıl çalıştığını ve onu hareket ettiren kolları anladığınızda, kim olduğunuzun yöneticisi olursunuz. Hayatınızda ve başarınızda radikal bir şekilde ilerleyebilir, daha esnek ve uyumlu hale gelebilirsiniz, Bu özetin ilerleyen bölümlerinde nasıl olduğunu öğreneceksiniz.

 

Biliyor muydunuz? 2015 yılında yapılan bir çalışmada, Dr. Nathan Hudson ve Chris Fraley, kararlılık ve sürekli kişisel çaba ile kişinin kişiliğini kasıtlı olarak değiştirmenin mümkün olduğunu keşfetti.

 

Hedefleriniz Kimliğinizi Şekillendirir

Hedefleriniz Kimliğinizi Şekillendirir ve Kimliğiniz Kişiliğinize Dönüşür

Kişiliğiniz esasen hedefleriniz ve bu hedeflerin tetiklediği kimlik ve davranışlar tarafından şekillendirilir. Basitçe söylemek gerekirse, kişiliğiniz bir sebep değil, bir sonuçtur.

 

Çoğu insan için kişilik, yaşam olaylarına, koşullara ve sosyal baskılara verilen bir tepkidir. Ne seçilmiş ne de kasıtlı olarak tasarlanmıştır. Benjamin Hardy’ye göre, olmak istediğiniz yere ulaşabilmeniz için, nereye gittiğiniz konusunda bilinçli olmanız gerekir. Zihninizi geçmişten uzaklaştırmalı ve kim olduğunuzu unutmalısınız. Değişebileceğinize inanmalı ve seçimleriniz konusunda bilinçli davranmaya başlamalısınız.

 

Farkında olsanız da olmasanız da, hayatta yaptığınız her şeyin bir amacı veya hedefi vardır ve bu hedefler kimliğinizi şekillendirir. Ve zaman içinde kimliğiniz kişiliğinizi oluşturur. En zararsız, verimsiz davranışlar bile hedef odaklıdır. Birkaç dakikalığına Instagram ya da Twitter’a girmenin, sadece dikkatinizi dağıtmak için bile olsa bir amacı vardır.

 

Hayatta her şeyin bir nedeni vardır; nedensiz hiçbir olmaz…

Her davranışın bir nedeni vardır. Bilinçli bir insan olmanın anahtarı, belirli bir davranışı neden yaptığınızın farkına varmaktır.

 

Yaptığınaız her eylemi hedef odaklıYaptığınız her eylemi hedef odaklı olarak gördüğünüzde, karar alma sürecinizin kalitesini değerlendirebileceksiniz.

 

Bugün şimdiye kadar yaptığınız her şeyi neden yaptınız? Hangi sonuçların peşindeydiniz? Bu sonuçlar gerçekten istediğiniz şeyler mi? Yoksa günlük davranışlarınız toplum, koşullar ya da başka bir şey tarafından size dayatılan hedeflerin bir yansıması mı? Kendiniz için ne istediğinizi gerçekten tanımladığınızda, yalnızca zamanınızı ve kendinizi kontrol edebilirsiniz. Hedeflerinizi bilinçli olarak seçer ve onları şiddetle takip edersiniz.

 

Sizi son derece önemli bir şeye, gerçekten değer verdiğiniz bir şeye götüren şeyler yapmak, pişmanlık duymadan yaşamanın yoludur.

 

Kişilik değişir ve hedefleriniz kimliğinizi şekillendirir. Kimliğiniz eylemlerinizi etkiler. Ve eylemleriniz kim olacağınızı şekillendirir. Kişilik bu şekilde gelişir. Bir sonraki bölümde, hedeflerin geldiği üç temel kaynağı vurgulayacağız.

 

Hedeflerinizin Kalitesini Güveniniz, Arzunuz ve Maruz Kalma Durumunuz Belirler

Hedeflerinizin Kalitesini Güveniniz, Arzunuz ve Maruz Kalma Durumunuz Belirler

Artık farkında olduğunuz gibi, tüm davranışlar hedef odaklıdır. Peki ama hedeflerin kökeni nedir? Benjamin Hardy, hedeflerin temelde üç kaynaktan geldiğini söylüyor: maruz kalma, arzu ve güven. Şimdi bu üç kaynağın her birine daha derinlemesine bakalım.

 

Maruz Kalma

Bilgi, hedef belirlemenin anahtarıdır. Varlıklarından haberdar değilseniz seçimler ve kararlar alamazsınız. Mevcut hedefiniz, maruz kaldığınız şeylere dayanmaktadır.

 

Başarılı insanlar kendilerini sürekli yeni şeylere maruz bırakırlar. Seyahat eder, kitap okur ve yeni insanlarla tanışırlar. Daha iyi bilgilerle daha aydınlanmış kararlar verebileceklerini bilerek “yeni” için önyargılı fikirlerini yıkarlar.

 

Daha iyi hedefler oluşturmak ve böylece daha iyi bir gelecek tasarlamak; daha fazla öğrenmeyi, bakış açınızı değiştirmeyi ve kendinizi yeni bir şeye açmayı gerektirir.

 

Bu yüzden kitap okuyun, insan doğası, tarih, felsefe, psikoloji ve daha fazlası hakkında bilgi edinin. Bunu yaptıkça bakış açınız, hedefleriniz ve kimliğiniz değişecektir. Bir insan olarak değişeceksiniz.

 

Arzu

Arzu, hedeflerin ikinci kaynağıdır. Arzularınız eğitilebilir ve eğitilmelidir. Uyumak, Netflix izlemek veya arkadaşlarla geç saatlere kadar kalmak gibi arzular genellikle daha iyi sonuçlarla çelişir. Arzularınızı eğitmek, peşinden gitmeye değer hedefler seçmek için çok önemlidir.

 

Sahip olmaya değer arzuları proaktif olarak seçmeli ve ardından onları gerçek ve derin olmaları için eğitmelisiniz. Arzularınızı eğitmenin yolu da aktif olarak peşinden gitmektir.

 

Gelecekteki benliğinizi hayal edin. Ne görüyorsunuz? Eğer gördüğünüz başarılı bir insansa, başarılı olmak için gerekenleri arzulamayı öğrenmelisiniz. Gelecekteki benliğiniz daha sağlıklıysa, daha sağlıklı olmayı istemeyi öğrenmeniz gerekir

 

Gelecekteki benliğinizin istediği sonuçları üretecek arzuları seçtiğinizde yaşamınız çok daha başarılı olacaktır.

 

Güven

Özgüven, mevcut kapasitenizin ve koşullarınızın ötesinde bir geleceği görmek ve seçmek için hayati önem taşıyan hayal gücünün temelidir. Özgüven, yapabileceklerinize, öğrenebileceklerinize ve başarabileceklerinize olan kişisel inancınızı yansıtır.

 

Kendinize güveniniz ne kadar büyükse, hedefleriniz de o kadar güçlü olur. Hedefleriniz ne kadar güçlüyse, gelecekteki benliğiniz de o kadar büyük olur.

 

Özgüven inşa etmenin bir yolu da gelecekteki benliğinize doğru “güçlü hamleler” yapmaktır. Örneğin, yeni bir kariyere başlayabilir veya yeni bir şehre taşınabilirsiniz. Ne kadar çok güçlü hamle yaparsanız, bir kişi olarak o kadar esnek ve özgüvenli olursunuz. Ne kadar esnek ve özgüvenli olursanız, yarattığınız ve peşinden koştuğunuz gelecek de o kadar yaratıcı ve heyecan verici olur.

 

İlerlemek ve Acı Deneyimlerinizden Ders Almak

İlerlemek ve Acı Deneyimlerinizden Ders Almak İçin Onları İşlemeniz ve Yeniden Çerçevelemeniz Gerekir

Kim olduğumuzu dolaylı olarak şekillendiren “kişilik kaldıraçlarından” biri de geçmiş travmalarımızdır. Travma, insan olarak kim olduğumuzun özünde yer alır. Neyse ki, hayattaki bazı olaylar üzerinde kontrolümüz olmasa da, onlara nasıl tepki vereceğimizi kontrol edebiliriz.

 

Geçmiş travmanızın kim olduğunuzu belirlemesine izin vermemeyi seçebilirsiniz.

 

Travma, temelde ciddi derecede acı veren bir duyguyla bağlantılı bir deneyimi yorumlama biçimimizdir. Ancak, travmatik olarak nitelendirdiğimiz deneyimlerin bu şekilde kalması gerekmez. İlk tepki son derece zayıflatıcı olsa da, tüm acı verici deneyimler yeniden yorumlanabilir ve nihayetinde büyüyen deneyimler olarak kullanılabilir.

 

Acı verici deneyimlerin kişisel gelişim için bir yakıt görevi görmesi için, acıyı içinize atmamalı ve içselleştirmemelisiniz.

 

Duygularınızla kişisel olarak yüzleşmeniz ve bunları başkalarıyla paylaşmaya istekli olmanız gerekir. Acı verici deneyimleri içselleştirmek size kim olduğunuzla ilgili sabit, kendinizi sınırlayan bir zihniyet kazandırır.

 

Olumsuz duyguları ve deneyimleri değiştirmek için onlarla doğrudan yüzleşmelisinizOlumsuz duyguları ve deneyimleri değiştirmek için onlarla doğrudan yüzleşmelisiniz. Bunu yapmanın en iyi yolu, duruma dışarıdan bir bakış açısı kazandırmaktır. Benjamin Hardy, size tavsiye vermeye çalışmayan, ancak fedakarca sizinle birlikte oturup dinleyen empatik bir tanık bulmanızı önerir. Empatik bir tanık için profesyonel bir danışman iyi bir seçenektir.

 

Arkadaşlarınız, aile üyeleriniz, destekçileriniz, akıl hocalarınız ve mücadeleleriniz hakkında açıkça konuşabileceğiniz diğer kişiler de empatik tanığınız olabilir. Sizi dinlemeye istekli biriyle konuşmak, duygularınızı açıkça ifade etmeniz için size alan sağlayabilir. Bu şekilde duygularınız dönüşmekte özgür olur.

 

Geçmişinizden gelen acı verici bir deneyimi içselleştirdiyseniz, empatik bir tanık bulmanın zamanı gelmiştir – umarım çok sayıda. Deneyiminizi yeniden şekillendirmenin ve travmanızı ve geçmişinizi dönüştürmenin zamanı geldi. İlk tepkinizin ötesine geçme ve psikolojik olarak esnek olma zamanı.

 

Güvendiğiniz birine ulaşın ve içinizi dökün. Hikayenizi ve deneyimlerinizi paylaşırken olabildiğince dürüst olun.

 

Travmanızı dönüştürebilirseniz, başarmaya çalıştığınız şeyde durdurulamaz hale gelebilirsiniz. Travmanızı dönüştürmezseniz, yaşamınız, kişiliğiniz onun yan ürünü haline gelir.

 

Sabit ve Gelişen Kafa Yapısı

Kişiliğinizi Kolayca Değiştirmek İçin Bilinçaltınızı Geliştirmelisiniz

Gelecekteki benliğiniz olmak için kendinizi bilinçaltı düzeyinde dönüştürmelisiniz. Bilinçaltınızı değiştirmezseniz, kişiliğinizi değiştirmeniz zor olacaktır.

 

Genel olarak, insanların yaşamlarında güçlü ve kalıcı değişiklikler yapabilmeleri için bilinçaltı düzeyde değişmeleri gerekir. Aksi takdirde değişim kalıcı olmayacaktır. Salt irade gücüyle ya da hüsnükuruntu ile kim olduğunuzda önemli değişiklikler yapamazsınız.

 

Kimliğinizi değiştirecek ve sizin için yeni bir “normal” duygusu oluşturacak davranışlarda bulunmalısınız. Örneğin, kendinizi olumlu olmaya zorlayabilirsiniz, ancak bilinçaltınız veya fiziksel bedeniniz olumsuz duygusal durumlara alışkınsa, bu duyguları yaratan davranış ve eylemlere yönelecektir.

 

Bedeniniz, sizi alışkın olduğu duygusal durumu yeniden üreten davranışlara ve deneyimlere yönlendirerek istikrarlı bir iç ortam oluşturmaya çalışır – sizin için en iyi davranışlar olması gerekmez. Siz duygusal bir varlıksınız. Ve Benjamin Hardy’ye göre, bilinçaltınızı değiştirmenin tek yolu, sizi siz yapan duygusal çerçeveyi değiştirmektir.

 

Kendinizi bilinçaltı düzeyde dönüştürmeye başlamak için işte benimsemeniz gereken iki güçlü davranış

 

Oruç Tutmak

16-24 saat boyunca yiyeceklerden uzak durmak, bilinçaltınızı geliştirmenin en güçlü yollarından biridir.

 

Kendinizi bilerek yemekten mahrum bıraktığınızda, vücudunuzu sıfırlar, sindirim yerine dinlenmesine ve iyileşmesine izin verirsiniz.

 

Araştırmalar oruç tutmanın nikotin, alkol, kafein ve diğer uyuşturuculara duyulan isteği azalttığını göstermiştir. Ayrıca mutluluk seviyelerini ve dopamin gibi güven artırıcı hormonları artırırken kaygıyı azaltır, genel uyku kalitesini iyileştirir ve odaklanmayı, öğrenmeyi, hafızayı ve anlamayı geliştirir.

 

Teknolojiden, özellikle de internetten 24 saat veya daha uzun süre uzak kalmak, kendinizle bağlantı kurmak ve netlik kazanmak için inanılmaz derecede güçlüdür.

Tüm ilaçların en iyisi dinlenme ve oruçtur. -Benjamin Franklin

Düzenli hayırsever bağışlar yapmak

Para vermek gibi düzenli fedakarlık eylemlerinin bilinçaltınız üzerinde önemli ve güçlü bir etkisi vardır. Kendinize, başkalarına veren bir insan olduğunuza dair güçlü bir sinyal gönderir Para dağıtmak bilinçaltını güçlendiren bir davranıştır.

 

Özetle, geçmişteki davranışlarınızla tanımlanmak yerine, gelecekteki davranışlarınızla tanımlanmaya çalışın. Gelecekte yaratacağınız zirve deneyimlerin bir ürünü olmayı seçin, bu deneyimler sizi olduğunuz kişiden olmayı amaçladığınız kişiye dönüştürecektir.

 

Kendinizi yeni ortamlara sokmak

Gelecekteki Benliğiniz Olmak İçin Size Sürekli O Gelecekteki Benliğinizi Hatırlatan Bir Ortama İhtiyacınız Var

Çevre, güçlü ve önemli kişilik kaldıraçlarından biridir. Kendinizi yeni ortamlara sokmak, kişiliğinizi iyi ya da kötü yönde değiştirmenin kesin ve hızlı bir yoludur.

 

Siz tükettiğiniz bilgi ve girdilerin bir ürünüsünüz. Aldığınız her şey sizi şekillendirir – yediğiniz yemekten, aldığınız bilgilere ve etrafınızdaki insanlara kadar. Hayatınızı dönüştürme konusunda ciddiyseniz, çevrenizde stratejik değişiklikler yapmalısınız.

 

Etrafınızı size sürekli olarak kim olmak istediğinizi hatırlatan şeylerle ve insanlarla çevrelemelisiniz. Çoğu insanın çevresi, istenmeyen ve çözülmemiş duygular yaratan olumsuz tetikleyicilerle doludur. Sizinki böyle olmamalı. Anlam ve büyüme dolu bir yaşam yaratmak isteyen biri olarak, sizi eski benliğinize değil, geleceğinize bağlayan tetikleyiciler yaratmak istersiniz.

 

Çevreniz size geleceğinizi hatırlatacak şekilde stratejik olarak tasarlanmalıdır.

 

Hedeflerimizi yazmanın neden önemli olduğunu biliyor musunuz? Çünkü sürekli hatırlatmalar olmadan hedefler gerçeğe dönüşmez. Bir uçağın rotasından çıktıkça yörüngesini düzenli olarak güncellemesi gerektiği gibi, bizim de nereye gittiğimizi sürekli hatırlatmaya ihtiyacımız var.

 

Bir an durun ve yarattığınız çevreye bakın. Etrafınızdaki şeyler gelecekteki benliğinizin zihniyetini ve davranışlarını teşvik ediyor mu? Çevreniz sizi ileriye mi itiyor yoksa geride mi tutuyor? Örneğin, hala üniversiteden kalma konser posterlerini mi asıyorsunuz?

 

Çevrenizdeki stratejik yerlere dönüşümsel tetikleyiciler yerleştirmeye başlamak için bugün bir karar verin. Değişikliklerin karmaşık olması gerekmez. Başka bir şehre taşınmak zorunda değilsiniz. Arabanızın direksiyonuna ya da banyonuzun aynasına “Karınıza onu sevdiğinizi söyleyin” gibi bir şeyi hatırlatan bir not yapıştırabilirsiniz. Bilgisayarınızın şifresini gelecekteki benliğinizin tanıyacağı bir kelimeyle değiştirin. Tüm sosyal medya uygulamalarını kaldırın. Yakınınızda gelecekteki benliğinizin giymeyeceği her şeyden kurtulun.

 

Çevrenizi değiştirdiğinizde, zamanla sizinle ilgili her şey değişecektir. Yeni deneyimler yaşamaya başlayacaksınız.

 

Yeni düşünceleriniz ve duygularınız olacak. Etrafınızda yeni insanlar olacak. Yeni davranışlarda bulunacaksınız. Ve sonuç olarak, kimliğiniz ve kişiliğiniz tamamen değişecek.

 

Sonuç olarak

Kişiliğin kalıcı olduğu yaygın bir efsanedir; bir kez belirli davranış özellikleriyle doğduğunuzda, sonsuza kadar onlarla yaşamak zorundasınızdır. Hatta her birimizin üç kişilik tipi kategorisinden birine girdiğimize inandırıldık. Neyse ki, son bilimsel çalışmalar sayesinde bu yalanlar çürütüldü. Davranışlarımızın koşullarımıza ve olgunluk seviyemize bağlı olarak değiştiği ortaya çıktı.

 

Hayatımızın herhangi bir noktasında ifade ettiğimiz kişilikler genlerimizde kalıcı olarak kodlanmış değildir; dinamik ve bağlamsaldır. Aslında, hayatta yaptığınız seçimler kişiliğinizden çok daha önemlidir. Bizi insan yapan şey, kendi yolumuzu seçme yeteneğimizdir. Tüm kartlar sizin elinizdedir – başınıza ne gelmesini istediğinize dair kararlar alabilir ve başınıza gelenlere vereceğiniz tepkiyi seçebilirsiniz.

 

Yaşamınızın ve yaşamdaki sonuçlarınızın kontrolünüz altında olmasını istiyorsanız, mantıklı kararlar verme gücünüzü kullanmalısınız. Geçmişinizin ya da internette bir yerde yaptırdığınız kişilik testinin sizin hakkınızda ne söylediğinin hiçbir önemi yoktur. Kim olacağınıza ve nasıl bir hayat yaşayacağınıza karar verdiğinizde, gerçekten istediğiniz her şeye sahip olabilirsiniz.

 

Başkalarının size neyi başarıp başaramayacağınızı söylemesine izin vererek hayatınızın kontrolünü onlara vermek zorunda değilsiniz. Bu sizin hayatınız, onların değil ve siz kendinizi herkesten daha iyi tanıyorsunuz. Dolayısıyla, kim ne derse desin, daha özgüvenli ve yaratıcı ya da dışa dönük ve düzenli olmayı seçebilirsiniz.

 

Bunu bir dene:

Haftada bir kez yemeğe ve internete ara vermeyi deneyin. Bunu bir alışkanlık haline getirirseniz, yaşadığınız berraklık sizi çok şaşırtacaktır.