TERK EDİLME DÖNGÜSÜ
Bu şema tetiklediğinde uzun sürer. Bu deneyim olumsuz duygular döngüsünde ilerler: Kaygı, üzüntü, öfke. Bu terk edilme döngüsüdür. Eğer sizde bu şema varsa, bu döngüyü fark edeceksiniz. ilk önce, süpermarkette tek başına kalmış, annesini bulamayan bir çocuk gibi, paniğe benzer bir şey hissedeceksiniz.
Kendinizi, “Annem nerede, tek başıma kaldım, kayboldum” gibi aşırı endişeli hissedersiniz. Kaygınız, panik seviyesine doğru ilerleyebilir, saatlerce hatta günlerce sürebilir. Bir süre sonra kaygı yatışarak ve o kişinin gittiğinin kabul edilmesini sağlar.
Sonra, yalnızlığınızla ilgili hüzün yaşarsınız; sanki, giden insanın ardından hiçbir zaman kendinize gelemeyecekmişsiniz gibi. Bu hüzün depresyona ilerleyebilir. Ve son olarak, özellikle o kişi döndüğü zaman, sizi terk ettiği için ona ve ona bu kadar ihtiyacınız olduğu için de kendinize kızarsınız.
TERK EDİLMENİN İKİ TÜRÜ
- Bağımlılık temelli Terk Edilme – Aşırı korumacı ailelerde vardır
- Tutarsızlık veya kayıp temelli Terk Edilme – Aileler çocuğun güvenliği konusunda bir var bir yoktur.
Terk edilmenin iki türü vardır ve bu iki tür de erken çocukluk dönemi ortamlarında gelişir. İlki, aşırı korumacı ve çok fazla güvenli bir çevreden kaynaklanır. Bu çevre Terk edilme ve Bağımlılık şemalarının birleşimini temsil eder. İkinci tür terk edilme ise, duygusal olarak tutarsız bir çevre yüzündedir. Kimse istikrarlı bir şekilde çocuğun yanında değildir. Bağımlılık şeması olan birçok insanın ayrıca Terk Edilme şeması da vardır.
Bağımlılık şeması olup da terk edilme şeması olmayan birini hayal etmek çok zordur. Bağımlılık şeması olan kişiler tek başlarına hayatta kalabileceklerine inanmazlar. Günlük hayattaki etkinliklerine yön gösterecek ve rehberlik edecek güçlü bir figüre ihtiyaçları vardır. Yardımsız yapamazlar. Nevin, her iki şemaya birden sahiptir.
TERAPİST: Eğer Çetin’i gerçekten kaybedersen sana ne olabileceğini hayal ediyorsun?
NEVİN: Bilmiyorum. Onsuz başa çıkamazdım. Yaşayamazdım. Hayatımı onsuz düşünemiyorum.
TERAPİST: Hayatta kalabilmeyi becerebilir misin? Yemek yemeyi, giyinmeyi, kendini korumayı?
NEVİN: Hayır. Dünyada tek başıma yapamam (duraksar). Sanırım o olmadan öleceğime inanıyorum.
Eğer hayatınızın başka bir insana bağlı olduğunu düşünüyorsanız, o zaman o kişiyi kaybetme düşüncesi çok korkutucudur. Bağımlılık şeması güçlü olan kişilerin, kesinlikle terk edilmeyle de ilgili sorunları olacaktır.
Fakat, bunun tam tersi doğru değildir. Güçlü Terk Edilme şemaları olan birçok kişinin bağımlılıkla ilgili sorunları yoktur. Onlar ikinci, türe aittir. Onların şeması, anne, baba, ağabey, abla ve yakın arkadaşlar gibi, en yakını olan kişilerle duygusal bağ kurmadaki tutarsızlığından doğar.
Kemal ve Selen de sevdikleri insanlar tarafından terk edilmekten korkarlar ama tek başlarına da hayatla başedebilirler. Eşlerine karşı bir tür bağımlılıkları vardır ama bu daha çok duygusaldır, işlevselliğe yönelik(Onu arabayla bir yerlere götürmesi, mutfak ihtiyaçlarını karşılaması vs.) bir bağımlılık değildir.
Eğer şemanız tutarsızlıktan ötürü ortaya çıkmışsa, duygusal bir bağ hissettikten hemen sonra onun kaybedeceğinize inanırsınız. İnsanlardan ayrı kalmaya dayanamazsınız, çünkü onlar olmadığı zaman kendinizi çok kötü hissedersiniz. Diğer insanlara bağımlı hissetmekle bir konudur bu. O bağlantı kaybolduğu zaman kendinizi bir boşluğun içinde hissedersiniz.
Diğer insanlara bağımlı hissetmekle bir konudur bu. O bağlantı kaybolduğu zaman kendinizi bir boşluğun içinde hissedersiniz.
CEREN: Banş beni terk ettikten sonra, yapayalnızdım. Sanki her yanım ağrıyordu. Her Şey boştu.Sakinleşmek için başka insanlara ihtiyacınız var. Bu, bağımlılığa bağlı terk edilmeden daha farklıdır.Bağımlılık olduğu zaman tıpkı bir çocuğun ebeveyne ihtiyaç duyması gibi, siz de size bakacak birineihtiyaç duyarsınız. Bir durumda yönlendirme, rehberlik ve yardım, diğer durumda ise bakım, sevgive duygusal bağlılık hissi ararsınız.
Başka bir fark daha vardır: Bağımlı kişilerin, hayatlarındaki kilit kişi terk ederse diye yedektetuttukları insanlar vardır. Terk eden kişinin anında yerini alabilecek başka bir kişi vardır veya yeni biri bulurlar.
Hızlı bir şekilde başka bir bağımlı ilişki kurmaya başlarlar. Yalnız yaşayan insanların az bir kısmında bağımlılık şeması çıkar. Bağımlı kişiler yalnızlığı talere edemezler. Bağımlı kişilerin çoğu onlara bakacak birini bulma konusunda çok yeteneklidirler. Bir kişiden diğerine, bir aydan daha kısa bir zamanda geçebilirler.
Bu duygusal terk edilmeden korkan kişiler için pek geçerli değildir. Uzun süreler boyunca yalnız kalabildikleri veya tekrar incinmekten korktukları için yakın ilişkilerden uzak durabilirler. Çocukken zaten yalnızlıkla karşılaşmışlardır ve bu yüzden nasıl hayatta kalacaklarını bilirler. Konu bu değildir. Yıkıcı olan kaybetme sürecinin kendisidir. O bağlantıyı yakalamak ve sonra kaybetmek ve bir kez daha yalnızlığa geçiştir.
TERK EDİLME ŞEMASININ KÖKENLERİ
Terapistler bir şemanın kökenleri hakkında konuştukları zaman, birincil olarak çocuğun çevresindeki özelliklere odaklanırlar. Bu şemayı geliştiren bozuk aile ortamları —taciz, ihmal ve alkolik veya uyuşturucu gibi— hakkında biraz bilgileri olur. Kalıtımın katkısını hafife alırlar, çünkü araştırmacıların, uzun süreli kişilik örüntülerini tanımlamada biyolojinin etkisi hakkında çok az bilgisi vardır.
Kalıtımın, mizaca bağlı olarak iz bırakmış olduğunu ve böylece bunun çocukken bize nasıl davranıldığını ve bizim o davranışa karşı nasıl tepki verdiğimizi etkilediği varsayılır. Ama çocuğun mizacının, belirli şemaların gelişimini nasıl etkilediğini tahmin edilmesi pek mümkün değildir.
Terk edilme, bu genel kurala göre bir istisnadır. Bebeklerle çalışmalar yapan araştırmacılar, bazı bebeklerin diğerlerine göre ayrılığa daha yoğun bir şekilde tepki gösterdiklerini gözlemlemiştir. Bu bulgular, bazı kişilerin biyolojik olarak Terk Edilme şemasını geliştirme eğiliminde olduğunu belirtir.
Bizimle ilgilenen kişiden ayrılmaya verdiğimiz tepki en azından biraz doğuştan gelen bir şey gibi gözükür. Yeni doğan’ın hayatında anneden ayrılıms, ölüm-kalım meselesidir. Hayvan dünyası içinde de bebekler hayatta kalmak için tümüyle annelerine muhtaçtır ve bir bebek annesini kaybederse genelde ölür. Bebekler annelerinden ayrılmayı engelleyecek şekilde hazırlıklı doğarlar. Ağlarlar ve huzursuz olduklarını gösterirler, yani bebekler protesto ederler.
John Bowlby’nin “Seperation” adlı kitabında, annelerinden geçici olarak ayrılan bebekler ve küçük çocuklar hakkında bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmada, bebekler diğer çocuklarla bir kreşe yerleştirilmiştir. Bu kapsamda, bütün çocukların ayrılık sürecinde aynı üç aşamadan geçtiği gözlemlenmiştir.
BOWLBY’NİN ÜÇ AŞAMALI AYRILIĞI |
1. Kaygı
2. Umutsuzluk-Üzüntü-Kabullenme 3. Kopma-Öfke |
Bebekler ilk olarak, daha öncede belirttiğimiz gibi “protesto etmişler” ve çok yüksek seviyede kaygı göstermişlerdir. Annelerini aramışlardır ve başka biri onları rahatlatmaya çalıştıysa bile, teselli edilmeleri olanaksız olmuştur. Annelerine karşı öfke belirtileri göstermişlerdir. Ama zaman geçtikçe ve anneleri dönmedikçe uysallaşmış, çökkün bir ruh haline girmişlerdir. Bu kapsamda, bütün çocukların ayrılık sürecinde aynı üç aşamadan geçtiği gözlemlenmiştir.
Bebekler ilk olarak, daha öncede belirttiğimiz gibi “protesto etmişler” ve çok yüksek seviyede kaygı göstermişlerdir. Annelerini aramışlardır ve başka biri onları rahatlatmaya çalıştıysa bile, teselli edilmeleri olanaksız olmuştur. Annelerine karşı öfke belirtileri göstermişlerdir.
Ama zaman geçtikçe ve anneleri dönmedikçe uysallaşmış, çökkün bir ruh haline girmişlerdir.
Bu dönemde geri çekilmiş ve umursamaz davranmışlardır. Kreşteki çalışanların onlarla duygusal olarak bağ kurma eğilimlerine kayıtsız kalmışlardır. Fakat, yeteri kadar zaman geçtiğinde bebekler bu depresyondan çıkarak ve başka bağlanmalar oluşturmuşlardır.
Anne döndüğü zaman, bebek üçüncü yani kopma aşamasına girmiştir. Bu aşamada bebek annesine karşı soğuk davranmış, ona yaklaşmamış ilgi göstermemiştir. Ancak, zaman geçtikçe bebeğin kopukluğu kırılmıştır ve bebek yeniden anneye bağlanmıştır. Bu bebeğin, anne onun görüş menzilinde olmadığı zaman yapışkan ve kaygılı olma eğilimi vardır. Yani Bowlby’nin deyişiyle, anneye karşı “kaygılı bağlanma” gösterir.
Bowlby, bu kaygı, umutsuzluk ve kopma örüntülerinin evrensel olduğunu söyler. Bunlar, bütün küçük çocukların annelerinden ayrılırken verdikleri tepkilerdir. Bu tepkiler ayrıca hayvanlar âleminde de görülür. Sadece insan yavrulan değil, bütün hayvan türlerinde genellikle aynı örüntü-davranış kalıbı gözlemlenir. Böyle bir evrensellik, biyolojik yatkınlığın
bir göstergesidir.
Bowlby’nin ayrılma süreci ile, bizim terk edilme döngüsü (kaygı, üzüntü, öfke) diye adlandırdığımız sürecin arasındaki benzerlikleri fark etmişsinizdir. Ceren gibi kimi insanlar, duyguların bu döngüsünü çok güçlü bir düzeyde deneyimleme kapasitesiyle doğmuşlardır. Bir ayrılma durumunda hissettikleri kaygı, üzüntü ve öfke o kadar yoğundur ki, kendi kendilerini yatıştıramazlar ve kendilerini tümüyle yalnız ve çaresiz hissederler. O kişi geri gelmeden kendilerini sakin ve güvende hissedemezler. Böyle insanlar sevdikleri kişileri kaybetmeye karşı aşırı hassastırlar. Diğer insanlara derinden bağlanırlar ve yalnız kalmayı tolere edemezler,
Ayrılmaya çok yoğun bir şekilde tepki verme eğilimi ile doğan ve sevdiklerinin yokluğunda kendilerini yatıştıramayan kişiler, Terk Edilme şeması geliştirmeye daha yatkındılar. Ama, biyolojik yatkınlığı olan herkes bu şemayı geliştirmez. Erken çocukluk dönemleri Terk Edilme
şemasının gelişiminde önemli diğer bir nedendir.
Bebekken, özellikle anneniz ile tutarlı bir duygusal bağın varlığında, biyolojik olarak yatkın olsanız bile bu şemayı geliştirmeyebilirsiniz. Ve bazı ortamlar ise o kadar tutarsızlık ve kayıplarla doludur ki, biyolojik yatkınllğınız olmasa bile bu şemayı geliştirebilirsiniz.
Yine de, kişide biyolojik yatkınlık ne kadar varsa, şemayı aktive etmek için o kadar az travmatik deneyim gerekir. Ve biz, bunun şiddetini doğrulayacak nedenler için geçmişin derinliklerine bakabiliriz.
TERK EDİLME ŞEMASININ KÖKENİ
- Ayrılık anksiyetesine karşı (tek başına olma zorluğu) biyolojik bir yatkınlığınız olabilir.
- Siz küçükken anne-babanızdan birinin ölümü veya evi terk etmesi.
- Siz çocukken annenizin uzun bir dönem hastanede yatması veya sizden ayrılmış olması.
- Bakıcılar veya bir kurumda anne figürü yerine geçen insanlar tarafından büyütülmeniz veya çok küçük bir yaşta yatılı okula gönderilmiş olmanız.
- Annenizin dengesiz olması. Düzenli bir şekilde depresif, öfkeli, sarhoş olması veya bir şekilde sizden uzaklaşmış olması.
- Siz çok küçükken anne-babanızın ayrılması veya onların çok sıklıkla kavga etmesi ve sizin ailenizin ayrı düşeceği konusunda endişelenmeniz.
- Bir ebeveynin ilqisini, dikkat çekici bir derecede kaybetmiş olmanız. Örneğin, bir kardeşin doğması veya anne ya da babanızın yeniden evlenmesi.
- Ailenizin birbirine aşrı derecede yakın olup, sizin aşırı korunmanız. Çocukken hayatın getirdiği zorluklarla başa çıkmayı hiçbir zaman öğrenmemiş olmanız.
Çok küçük bir yaşta ebeveyn kaybı, bu şemanın en dramatik kökenidir. Nevin’de de böyle olmuştur. Bir ebeveyn hasta olabilir ve uzun bir süre uzak kalması gerekir. Muhtemelen anne baba boşanmıştır ve bir tanesi uzağa taşınarak zaman içinde sizi unutmuştur.
Bir ebeveynin ölümü, hastalık, uzaklaşma ve boşanma, bunların hepsi ayrılık ile biten önemli ilişkiler kategorisindedir. Bir ebeveyni kaybetmek özellikle hayatın o ilk yıllarında çok yıkıcıdır. Genel olarak, kayıp ne kadar erken ise, çocuk o kadar daha savunmasızdır ve şema daha güçlü ortaya çıkar.
Ebeveyni kaybetmenin sizi ne kadar etkileyeceği diğer etkenlere de bağlıdır. Doğal olarak, yakınlığınızın niteliği de önemlidir. Örneğin, Nevin’in annesi ile sevgi dolu ve tutarlı bir ilişkisi vardı. Bu durum, Nevin için hep bir destek olmuş ve onun şemasına karşı güçlenmesine yardımcı olmuştur. Şeması sınırlı kalmıştır.
Üvey ebeveyn gibi başka biri ile, kaybedilen ebeveyn yerine bir bağ kurulması, şemanın güçlenmesini engelleyebilir. Ayrıca kaybedilen ebeveynin de bir şekilde geri gelmesi size yardımcı olur; hasta bir ebeveynin iyileşip eve gelmesi veya ayrılan ebeveynin tekrar birleşmesi veya alkolik bir annenin alkolü bırakması gibi.
Bu tür deneyimler şemanızı iyileştirmeye yardımcı olur. Ancak, terk edilmenin acısı hâlâ kalır. Eğer iyileşme deneyimini büyük miktarlarda yaşadıysanız, o zaman şemanızı ancak ağır bir olay tetikleyebilir; sevdiğiniz bir insanı gerçekten kaybetmek gibi. Küçük yaşlarda bir ebeveyninizi kaybettiyseniz, bu acının ne demek olduğunu çok iyi bilirsiniz. O acıyı tekrar yaşamanın beklentisi içinde olmak çok korkutucu olabilir.
Terk Edilme şeması ile Duygusal Yoksunluk şeması arasındaki farkın anlaşılması zor olabilir. Duygusal Yoksunluk şemasında, ebeveyn fiziksel olarak her zaman oradadırlar ama duygusal ilişkinin niteliği hiçbir zaman yeterli değildir.
Ebeveynler nasıl seveceklerini, besleyeceklerini, yeterli derecelerde empati kurmayı bilmezler. Ebeveynle olan bağlantı sabittir ama yeteri kadar yakın değildir. Terk dilme şemasında kaybolur.
Ebeveyn gelir ve öngörülemeyen bir şekilde gider. Ne yazık ki, bazı çocuklar için ebeveyni hem duygusal olarak yetersiz hem de güvenilmezdir. Böyle bir ortamda, ki bu çok yaygındır, çocuklar genellikle hem Duygusal Yoksunluk hem de Terk Edilme şemalarını geliştirirler.
Bir ebeveynin kaybının yanında, Terk Edilme şemasının diğer bir kökeni de çocuk için tek bir anne figürünün olmamasıdır. Ebeveynlerin yeterli zamanı olmadığı için, bakıcılar silsilesi ile, kreşlerde veya personelin sürekli değiştiği kurumlarda büyüyen çocuklar buna bir örnektir.
Özelikle ilk yıllarda çocukların sabit bir bakıcının varlığına ihtiyaçları vardır. O bakım verenin ebeveynden biri olmasına gerek yoktur. Ancak, bu kişi yerine geçen İnsanların durmadan değişmesi bir aksaklık yaratır. Çocuk, yabancı bir dünyada yaşıyormuş hissini yaşar.
Bir sonraki köken daha sinsidir. Sabit bir anne figürünüz olabilir ama o annenin sizinle bağlantı kurma şeklinde dengesizlik vardır: Örneğin, Kemal’in alkolik annesi bir anda çok sevgi dolu ve çocuğuna bağlı olan bir anne olabiliyor, ama birkaç saat içinde tamamıyla farklı birine dönüşüyordu.
Ceren’in annesi, olasılıkla Ceren’in kendisi ile aynı biyolojik yatkınlığı yansıtarak, şiddetli duygu durum değişimleri gösteriyordu. Fiziksel olarak oradaydı ama Ceren ile duygusal bağ kurmasında bir tutarsızlık vardı.
CEREN: Annem benim yanımdaydı veya hep vardı. Bazen mutlu, heyecanlı ve benimle ilgiliydi. Diğer zamanlarda ise derin bir depresyon içindeydi. Bütün gün yatakta yatar ve ben ne yaparsam yapayım tepki vermezdi.
Bu köken, anne ve çocuk arasında geçen anlık etkileşimleri yansıtır. Eğer bu etkileşimler dengesiz ise, çocuk Terk Edilme Şeması geliştirebilir.
Kemal’in annesi içkili olduğu zaman istismarcı değildi. Kayıtsızdı. Yani, Terk Edilme şemasının gelişimi için ebeveynlerin mutlaka istismarcı olmalarına gerek yoktur. Eğer, madde kötüye kullanımı veya mizaç sorunları yüzünden kesintili olarak sevgi veren ve istismarcı bir ebeveyniniz varsa, siz Terk Edilme şemasını geliştirebilirsiniz de geliştirmeyebilirsiniz de.
Bu, sizin o istismarı duygusal bir bağlantının kaybedilmesi olarak deneyimleyip deneyimlemediğinize bağlıdır, Ebeveyninden çok az şey alabilen bir çocuk için, ceza bile bir tür bağlantı kurmak olarak deneyimlenebilir.
İstismarcı ebeveyn, çocuklarına bağlı olabilirler veya çocuklarından uzak olabilirler. Bu, istismar ile Terk Edilmenin niçin aynı konu olmak zorunda olmadığını açıklar. Terkedilme şemasının gelişimini tetikleyen diğer çocukluk durumları da vardır. Olasılıkla, ebeveyniniz sıklıkla kavga ediyor ve siz ailenizin dağılıp yok olabileceğini hissediyordunuz veya ebeveyniniz boşanmıştı ve biri veya her ikisi de tekrar evlenip başka çocukların olduğu bir aile kurmuşlardı.
Ebeveyninizin yeni aile üyeleri ile bağlılığını terk edilme olarak deneyimlemiş olabilirsiniz veya ebeveyniniz ilgiyi ve bakımı sizden alıp daha küçük bir kardeşe vermiştir. Doğal olarak, bir ailedeki bütün yeni doğumlar çocuk için travmatik değildir. Bu durum kopmanın seviyesine bağlıdır ve her zaman şema yaratmaz. Şemayı yaratmak için, olaylar terk edilmenin güçlü hislerini tetiklemelidir.
Genellikle, bir ebeveyn tarafından terk edildiğini hisseden çocuk, o ebeveyni takip eder. O ebeveynin gölgesi olur, onu izler ve her zaman yakınında durur. Dışarıdan bir gözlemci, anne ve çocuk arasında güçlü bir bağ varmış gibi görebilir.
Aslında, bağlanma yeteri kadar güçlü değildir ve bu yüzden çocuk o bağlılığın var olduğundan emin olmak için ebeveyni her zaman görüşünde tutmalıdır. Ebeveyn ile bağlantıyı sürdürmek, çocuğun hayatındaki en önemli şey haline gelebilir ve çocuğun dünyadaki diğer insanlara karşı olan ilgisini kesmesine neden olabilir.
Genellikle, bir ebeveyn tarafından terk edildiğini hisseden çocuk, o ebeveyni takip eder. O ebeveynin gölgesi olur, onu izler ve her zaman yakınında durur. Dışarıdan bir gözlemci, anne ve çocuk arasında güçlü bir bağ varmış gibi görebilir.
Aslında, bağlanma yeteri kadar güçlü değildir ve bu yüzden çocuk o bağlılığın var olduğundan emin olmak için ebeveyni her zaman görüşünde tutmalıdır. Ebeveyn ile bağlantıyı sürdürmek, çocuğun hayatındaki en önemli şey haline gelebilir ve çocuğun dünyadaki diğer insanlara karşı olan ilgisini kesmesine neden olabilir.
Son olarak, daha önce belirttiğimiz gibi, Terk Edilme şeması aşırı korumacı çevreden doğabilir ve Bağımlılık ile karışabilir. Bağımlı çocuk terk edilmeden korkar. Annesiyle ilgili olarak Nevin’e olan da budur.
NEVİN: Babam öldükten sonra, annem onun yanından ayrılmamı istemedi, bana bir şey olacağından, beni de kaybedeceğinden çok korkuyordu. Her zaman annemin yanında olmak istiyordum. Hatırlıyorum, okula gitmek istemiyordum, arkadaşlarımla oynamak yerine evde olmayı tercih ediyordum.
Nevin’in annesine yakın olma ihtiyacı, onun özerkliğini zayıflatmıştır. Dünyayı keşfetmek ve kendi kendine bakabilme becerisi geliştirmekte özgür değildir. Yönlendirme ve rehberlik için annesine bağımlı kalmıştır. Olasılıkla, o dönem başka bir kayıpla yüzleşemeyeceğine inandığı için bu durum annenin de istediğiydi.
Diğer çocuklar bir ebeveynin kaybına daha özerk olarak tepki verebilir, çünkü, kimse onların bakımını üstlenmemiş ve kendi kendilerine bakmayı öğrenmişlerdir.
İlişkinin erken aşamalarındaki tehlike sinyallerine bir sonraki konumuzdan devam edebiliriz. Ama önce çay ve kahvelerinizi hazırlamayı unutmayın.
ARKADAŞLAR
Eğer Terk Edilme şemanız güçlü ise, bu muhtemelen sizin diğer yakın arkadaşlık ilişkilerinizi de etkiler. Aynı konular, romantik ilişkilerde olduğu gibi yakın arkadaşlıklarda da ortaya çıkar ama o kadar şiddetli değildir. Arkadaşlıkların tutarlı olmadığına dair altta yatan bir bakış açınız vardır. Arkadaşlıkların uzun süreli olacağına güvenemezsiniz.
İnsanlar hayatınıza girer ve çıkar. Arkadaşınız ile olan bağı tehdit eden her şeye karşı aşırı duyarlısınızdır — kişinin uzağa taşınması, ayrılmalar, kişinin telefon çağrılarına veya davetlere geri dönmemesi, anlaşmazlıklar veya o kişinin başka İlgi alanları geliştirmesi veya başka kişileri tercih etmesi.
CEREN: Arkadaşım İldeş’e gerçekten sinirliyim. Pazartesi onu aradım, bugün çarşamba ve hâlâ beni geri aramadı, Onu arayıp, hayatımdan çıkardığımı söylemeyi düşünüyorum. Bana bu şekilde davranmaya hakkı yok!
Peki sizde Terk edilmiş bir şemanız varsa bunu nasıl değiştirirsiniz? Bu konuyla ilgili bana mail atabilirsiniz…