“Disiplin” Kavramının Beklenmedik Anlamı
Ebeveynlik en hafif tabirle inişli çıkışlı bir yolculuktur. Ama gerçekçi olmak gerekirse, umutsuzca çıkmak istediğiniz ama çıkamadığınız anların olduğu çılgın bir rollercoaster’dır.
Bir gün, oyuncak almadığınız için mağazada yürümeye başlayan çocuğunuzu sakinleştirmeye çalışırken; bir sonraki gün, 7/24 sadece arkadaşlarıyla takılmak isteyen asi ergen çocuğunuzu ikna etmeye çalışıyorsunuz.
Bu hiç bitmeyen gözyaşı, öfke nöbetleri, çığlıklar ve suçlamalar döngüsü sizi bunaltabilir ve çocuklarınızı nasıl etkili bir şekilde disipline edeceğinizi merak etmenize neden olabilir.
“Disiplin” kelimesiyle ilgili bir sorun var. Çoğu ebeveyn bunun “ceza” ile eşanlamlı olduğunu düşünür, bu nedenle günlük kelime dağarcıklarını “Mola aldın”, “Cezalısın” ve “Artık sana video oyunu yok” gibi ifadelerle zenginleştirirler.
Dilbilimsel açıdan bakıldığında, “disiplin” Latince’den gelir ve “öğretmek” anlamına gelir. Dolayısıyla terbiye, çocukları cezalandırmaktan ziyade onlara talimat vermeyi ve yol göstermeyi içermelidir.
Çocuklarınıza başkalarıyla nasıl işbirliği yapacaklarını ve özdenetim kazanacaklarını öğretmek, onların içsel ahlaki pusulalarını oluşturmalarına ve sorumlu ve düşünceli bireyler olmalarına yardımcı olur. Ancak o zaman rahat bir nefes alabilir ve evinizdeki sürekli dramayı unutabilirsiniz.
Bir çocuğu beslemek sadece bedenini büyütmek değildir; aynı zamanda zihnini de geliştirmektir.
Nasıl bir ebeveyn olmak istediğinizi düşünün. Çocuğunuz için sağlamayı arzuladığınız sakin, anlayışlı ve besleyici varlığı hayal edin. Ebeveynlik yolculuğunuzun gidişatını bilgelik ve şefkat yoluna doğru değiştirmeye hazır mısınız? O zaman bu yazımız tam size göre. Burada, o ebeveyn olmanıza yardımcı olacak araç ve teknikleri keşfedeceksiniz!
Tepkilerinizi Kontrol Altına Alın
Ebeveynler çocuklarının kötü davrandığını gördüklerinde genellikle tepki vermeye başlarlar. Hemen bağırarak, azarlayarak ve hatta şaplak atarak karşılık verirler. Ebeveynlerin bu zamanlarda gözden kaçırdıkları şey, neredeyse bilinçsizce otomatik pilot modunda hareket ediyor olmalarıdır.
Ebeveynler çocuklarının kendilerini anlamasını beklerler, ancak genellikle çocuklarının hala bakıcılarından ilgi bekleyen küçük yaratıklar olduğunu unuturlar. Bu onların içgüdüsüdür ve yaşları nedeniyle onlara neden “hayır” dediğinizi anlayamazlar.
Bu nedenle, çocuklarınız üzerinde deneyebileceğiniz agresif yaklaşım ters etki yaratır. Şaplak atmak daha da kötüdür. Beyin acıyı bir tehdit olarak görür ve çocuklar ebeveynleri onlara acı verdiğinde kafaları karışır – ebeveynlerini severler ama aynı zamanda onlardan korkarlar.
Çocuğunuzla bir çatışmaya girdiğinizde, bir an durup kendinize şu üç soruyu sormaya çalışın:
- Neden bu şekilde davrandılar? Yeni yürümeye başlayan çocuğunuz dikkatinizi çekmek istedi. Kaba ya da saygısız değiller; yetişkinler gibi reddedilmeyle başa çıkamıyorlar. Davranışlarına bakış açınızı değiştirdiğinizde mesele daha az kişisel görünür ve öfkeniz kaybolur.
- Şu anda onlara hangi dersi vermek istiyorum? Agresif davranmak çocuklarınıza eylemlerin olumsuz sonuçları olduğunu öğretir, ancak bu onlara aktarmak istediğiniz türden bir bilgelik mi? Onlara dikkatinizi çekmenin ve duygularını ifade etmenin başka yolları olduğunu öğretmek isteyebilirsiniz.
- Bunu mümkün olan en iyi şekilde nasıl yapabilirim? Ders vermeyin. Bunun yerine göz teması kurun ve sizi dinlemelerini sağlayın. Onlara yaptıklarının doğru olmadığını ve ihtiyaçlarını ifade etmek için kelimeleri kullanabileceklerini açıklayın.
Her çocuğun kendine özgü olduğunu ve farklı yaklaşımlar gerektirebileceğini unutmayın, bu nedenle sabırlı olun ve bakış açılarını anlamaya çalışın.
Çocukları sadece yanlış davrandıklarında işaret etmek yerine doğru şeyi yaptıklarında tanıyın ve övün.
Bir Çocuğun Beyninin İçinde
İnsan beyni, iki katlı ve farklı işlevlerden sorumlu birçok odası olan bir bina gibidir. Ancak bir çocuğun beyni inşaat halindeki bir ev gibidir.
İyi gelişmiş tek bölüm alt kattadır ve uyku ve yemek yeme gibi birincil ihtiyaçları yönlendirir. Aynı zamanda, istediklerini alamadıklarında ve çığlık atmaya başladıklarında öfke veya üzüntü gibi yoğun duyguları ifade etmekten de sorumludur.
Beyin evinin üst katındaki bölüm çocuklarda hala ilkeldir; bu nedenle ahlak, empati, rasyonel düşünme ya da yetişkinlerin sorunlara çözüm bulmasına ve çatışmalarda uzlaşmasına yardımcı olan diğer karmaşık kavramlarla uğraşamazlar.
Ebeveynliğinizi doğru yönde yönlendirmek için beyinle ilgili bilimsel çalışmalardan yararlanabilirsiniz. İşte size yardımcı olacak üç “Beyin C’si” olarak da bilinen üç inkar edilemez beyin gerçeği:
- Beyin sürekli değişir. Çoğu ebeveyn, çocuklarının olgun insanlar gibi davranmasını ister, ancak bu imkansızdır çünkü beyinleri buna izin vermez. Çocuk ne kadar küçükse, düşünceleri o kadar az karmaşıktır.
Dolayısıyla, çocuğunuzdan belirli bir tepki beklediğinizde bunu göz önünde bulundurun. Bununla birlikte, sürekli gelişen bir beyin, çocuklarınızın yaramazlık yapmasına izin vermek için bir bahane değildir. Aksine, onlarla konuşarak ve neyin kabul edilebilir neyin kabul edilemez olduğunu açıklayarak beynin diğer bölümünü geliştirmelerine yardımcı olmalısınız.
- Beyin değişebilir. Bir kişinin deneyimleri beynini değiştirir. Örneğin, bilim insanları piyano dersi alan çocukların daha iyi bir uzamsal farkındalık duygusu geliştirdiğini iddia ediyor. Duygusal ve fiziksel istismara maruz kalan çocuklar depresyon ve TSSB gibi zihinsel hastalıklar geliştirmeye yatkındır.
- Beyin karmaşıktır. Beyin, çeşitli işlevleri yerine getiren çok sayıda parçadan oluşan bir mozaik gibidir. Ve çocuğunuzla çatıştığınızda hangi parçaya hitap etmeniz gerektiğini bilmeniz gerekir.
Çocuğunuz öfke nöbeti geçirirse, beyninin alt katına mı yoksa üst katına mı hitap edersiniz? Aynı ilkel, agresif şekilde tepki verip kendinizi bir tehdit olarak mı sunarsınız, yoksa bunun yerine çocuğunuza onu önemsediğinizi ve sorunları hakkında iletişim kurmaya istekli olduğunuzu mu gösterirsiniz? Cevap burada açıkça görülmektedir.
Çocuklarınıza ne kadar olumlu bir deneyim yaşatırsanız, sizinle sağlıklı ilişkiler kurma şansları da o kadar artar.
Tepki Vermek Yerine Bağlantı Kurmak
Ebeveyn olmak bir falcı olmak gibidir – çocuklarınızın gelecekteki davranışlarını onlar harekete geçmeden çok önce tahmin etmelisiniz. Hafif sinirli ya da üzgün olduklarını gördüğünüzde, bunları olası bir erimeden önceki ilk uyarı işaretleri olarak kabul edin.
Hemen kendinize şunu sorun: “Çocuğum aç mı, kızgın mı, yalnız mı, yoksa yorgun mu?” Belki onlara atıştırmalıklar sunarak, onlarla konuşarak ya da onları dinlendirerek felaketi önleyebilirsiniz. Uzmanlar, çocuklarınızın sergilediği ipuçlarını aktif olarak okuduğunuz ve krizi yatıştırmak için çalıştığınız bu ebeveynlik tarzını proaktif olarak adlandırıyor.
Çocuğunuzun bakış açısını daha iyi anlamak için empati ve şefkat gösterin.
Eğer bir çatışma ya da ruhsal çöküntü kaçınılmazsa, bir sonraki adım çocuğunuzla bağlantı kurmaktır. Kendinize sorun: “Çocuğum beni dinlemeye ve anlamaya hazır mı?” Eğer cevap hayır ise, öğretilerinizi erteleyin ve sinirlendiğinde ya da ağladığında yanında olun.
Omzunu okşayın, sarılın ya da “Evet, duygularını anlıyorum” deyin. Unutmayın ki çoğu durumda yaramazlık bir heves değildir; daha çok başa çıkamadıkları yoğun duyguların bir sonucudur. Bağlantınız aşırı tepkilerini yatıştırır ve onlara değer verildiğini ve duyulduklarını hissettirir.
Çocuklarımızla bağlantı kurmanın en güçlü yollarından biri onlara fiziksel olarak dokunmaktır- Daniel I. Siegel, Tina Payne Brys
Çocuğunuzla bağlantı kurmanın bir diğer mükemmel faydası da beyinleri üzerindeki etkisidir. Bağlantı, beynin üst ve alt kısımları arasındaki bağlantıları güçlendirir, böylece olumsuz duygular ve ilkel içgüdülerle boğulduklarında, üst kısım çok daha hızlı devreye girer. Çocuğunuz karar verme konusunda daha rasyonel hale gelecek ve başkalarıyla etkileşimlerini geliştirecektir.
Son olarak, konuya agresif bir şekilde tepki vermek yerine çocuklarınızla bağlantı kurduğunuzda, onlarla güçlü bir bağ oluşturursunuz. Evet, kriz anlarında sakin kalmak ve kabullenmek inanılmaz derecede zordur. Ancak başarılı olursanız, onların hayatlarını olumlu yönde etkilersiniz. Sizi sevgi dolu bir ebeveyn olarak hatırlayacak ve aynı davranış biçimini başkalarıyla olan ilişkilerine de taşıyacaklardır.
Bunu biliyor muydunuz? Çocuğunuza onun için bir tehdit olmadığınıza dair sözsüz bir mesaj göndermek istiyorsanız, göz hizasının altında bir pozisyona geçin.
İçinizdeki Alarmcıyı Susturun
Düşündüğünüzden daha sık olarak, her ebeveynin zihninin arka planında “köpekbalığı” müziği çalar. Çocuklarınızın odasından gelen çığlığı duyduğunuzda ya da oğlunuzun matematik sınavından kaldığını gördüğünüzde, “Jaws” filmindeki gibi tehditkar bir melodi duyabilirsiniz.
Elbette bu müzik gerçek değil. Daha çok, çocuklarının başına olumsuz bir şey geldiğinde ebeveynlerin korkuları ve yanlış varsayımları için bir metafor. Odadan çığlık mı geliyor? Çocuklar kavga ediyor olmalı. Matematik sınavından kötü bir not mu? Şimdi, oğlum okulda başarısız olacak ve asla iyi bir iş bulamayacak.
Çocuklarınızla doğru şekilde iletişim kurabilmek için bu müziği kapatmalısınız. Hemen bir sonuca varmayın, duruma rasyonel bir şekilde yaklaşın. Gerçekleri göz önünde bulundurun – odaya girin ve çocukları kontrol edin; belki de bir oyuna kendilerini kaptırmışlardır, bu yüzden çığlık atmışlardır.
Oğlunuz da hasta olduğu ve iki gün okula gitmediği için matematikte sorun yaşıyor olabilir. “Köpekbalığı” müziği yargılarınızı bulandırır ve sizi çocuğunun tembel ya da sorumsuz olduğunu düşünen kötü bir ebeveyne dönüştürür. Çocuklarınızın en kötü zamanlarında onlara destek olma fırsatınızı ellerinden alır.
Her zaman nedenin peşinden gidin. Merakı ana özelliğiniz haline getirin. Dört yaşındaki çocuğunuz duvarı boyadıysa, ona bunu neden yaptığını sorun. Cevap size bazı ipuçları verebilir: evinizde kağıt kalmamıştır ya da duvarın dokusu tam ona göre gelmiştir.
O zaman, daha fazla kağıt satın alırsınız (ve tedarik ettiğinizden emin olursunuz) ya da çocuğunuza sanatı için alan sağlamak üzere duvarı başka bir alana (örneğin garaj) tahsis edersiniz.
Nedenin peşinden gitmek, çocuklarınız her yaramazlık yaptığında onlara davranışlarının nedenlerini sormanız gerektiği anlamına gelmez. Bu soruyu sorun ve kafanızdaki açıklamayı bulmaya çalışın.
Merak, etkili disiplinin temel taşıdır- Daniel J. Siegel, Tina Payne Brys…
Çocuklarınızla nasıl iletişim kuracağınızı daima göz önünde bulundurun. Yüksek sesle ve kızgın bir yüz ifadesiyle “Arabaya bin!” demekle, sakin bir ses tonu ve rahat bir beden diliyle “Arabaya bin” demek arasında büyük fark vardır. İstek aynıdır, ancak bunu nasıl ilettiğiniz büyük fark yaratır.
Saygı ve sakinliğin ebeveynlikte saldırganlıktan daha etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Yönlendirmeye İlişkin Nihai Kılavuzunuz
Artık çocuğunuzla nasıl bağlantı kuracağınızı öğrendiğinize göre, davranışlarını nasıl yeniden yönlendireceğinizi görmenin zamanı geldi. İşin sırrı REDIRECT (Yönlendirme) kelimesinde yatıyor:
- Kelimeleri azaltın. Çocuğunuzun neyi yanlış yaptığı hakkında uzun nutuklar çekmekten kaçının. Davranışlarını kısaca ele alın ve devam edin. Aksi takdirde, bir dahaki sefere sizi dinlemeyeceklerdir; bu onlara “bla-bla-bla” gibi gelecektir.
- Duyguları kucaklayın. Çocuklarınızın üzüntü, öfke veya hayal kırıklığının normal olduğunu bilmelerini sağlayın. Duygularını onaylayın, ancak aynı zamanda onlara hissetmek istedikleri her şeyi hissedebileceklerini, ancak her zaman istedikleri gibi davranamayacaklarını açıklayın.
- Açıklayın, öğüt vermeyin. Komutlardan gözlemlere geçin. “Masadaki bulaşıkları hemen temizle!” demek yerine, “Masada bulaşıkları görüyorum.” demeyi deneyin. Bu şekilde çocuklarınızın savunmaya geçmesini engellemiş olursunuz.
- Çocuğunuzu disipline dahil edin. Aileniz içinde en uygun iletişim yolu olarak monolog yerine diyaloğu seçin. İşte size düşünmeniz için bir örnek: “Video oyunları oynayarak çok fazla zaman geçirdiğini gördüm. Ev ödevinin de biraz ilgiye ihtiyacı var. Belki bu işleri birlikte yürütmek için bir plan düşünebiliriz. Ne dersin?”
- “Hayır “ı koşullu bir “evet “e dönüştürün. Çocuğunuz arkadaşlarıyla daha uzun süre kalmak istiyorsa, “hayır” yerine, “Elbette arkadaşlarınla oynayabilirsin, ama yarına ne dersin?” demeyi deneyin. Bu şekilde, çocuğunuzun hayal kırıklığını yönetmesine ve geleceğe dair umutlu kalmasına yardımcı olursunuz.
- Olumlu olana vurgu yapın. “Hemen ağlamayı kes!” diye bağırmak yerine bakış açınızı değiştirin ve “Sakin ses tonunla konuşman hoşuma gidiyor” deyin. Her zaman çocuğunuzun olumlu özelliklerini vurgulayın: “Bu kadar ısrarcı ve çalışkan olman hoşuma gidiyor!”
- Duruma yaratıcı bir şekilde yaklaşın. Fırtına üzerinize doğru gelirken bile çocuklarınızla eğlenceli olun. Küçük bir şaka veya alay, kenarları yumuşatmanıza yardımcı olabilir.
- Zihinsel görüş araçlarını öğretin. Çocuklarınıza içlerinde olup bitenlerin daha fazla farkında olmaları için rehberlik edin ve deneyimlerini anlamalarına yardımcı olun. Hatta onlara “köpekbalığı” müziği veya beynin üst ve alt katları gibi metaforlardan bile bahsedebilirsiniz.
Çocuğunuzu konuşmalara dahil edin ve ona saygı göstererek sizin sözlerinize ve kararlarınıza saygı duyması için onu teşvik edin.
Sonuç olarak
Bazen etkili ebeveynlik işe yaramayabilir. Ne kadar bilinçli, sakin ve işbirlikçi olursanız olun, çocuklarınızın kapılarını çarpıp “Beni yalnız bırakın!” diye bağırdığı anlar olabilir. Ancak bu çatışmayı hemen çözememiş olmanız sizi kötü bir ebeveyn yapmaz ve bunu gerçek olarak kabul etmelisiniz.
Kendinizi suçlayarak boğulmayın; kendinizi biraz rahat bırakın ve en şiddetli fırtınanın bitmesini bekleyin. Çocuğunuza sakinleşmesi için biraz zaman tanıyın ve yenilenmiş bir çabayla bağ kurmaya devam edin.
Çoğu ebeveynin kaçınmaya çalıştığı çatışmalar bile çocuklara fayda sağlayabilir. Bu çatışmalar onlara stresli durumlarda nasıl tepki vereceklerini, sakin kalmayı, hatalarını kabul etmeyi ve özür dilemeyi öğretir.
Bu, onları düşünceli ve empatik bireyler olarak şekillendiren paha biçilmez bir deneyimdir. Unutmamanız gereken son şey ise, yeniden bağlanmak için adım atmak için asla geç olmadığıdır. İlişkiniz ne kadar fırtınalı olursa olsun, her zaman olumlu değişiklikler yapma fırsatınız vardır.
Bunu deneyin
- Bir rutin oluşturun
- Her gün kitap okumak veya oyun oynamak gibi bir aile aktivitesi için zaman ayırın. Bu, çocuğun hayatında bir öngörülebilirlik ve istikrar duygusu yaratabilir, bu da ebeveynlerine daha bağlı hissetmelerine yardımcı olabilir.
- Eğlenceli olun: Çocuğunuzla bağ kurmak her zaman duygusal olarak yoğun olmak zorunda değildir. Oyunlar oynayın, şakalar yapın, aptalca suratlar yapın ve kendinizi serbest bırakmanızı sağlayacak diğer neşeli aktivitelere katılın.
- Aktif bir dinleyici olun
- Çocuğunuzu düşüncelerini, duygularını ve deneyimlerini sizinle paylaşması için teşvik edin ve söylediklerine aktif bir ilgi gösterin.