Farkındalık

Mutsuz İnsanların 10 Alışkanlığı

Mutsuz İnsanların 10 Alışkanlığı

Kendimi her ne durumda bulursam bulayım, neşeli ve mutlu olmak için kararlıyımdır. Acının ya da mutsuzluğumun en büyük parçasını öğrenmem koşullar tarafından değil, yaradılışım tarafımdan belirlenir.” 

US Başkanı George Washington’ın eşi Martha Washington

Bu harika bakışın demek istediği şey, olaylara karşı yaptığımız yorumlarda yatıyor. Olayların kendisi değil. Olaylar gelir ve gider; ama bizler bu olaylara bir anlam yükleriz. Genelde “Mutsuz İnsanlar” ın yorumları, acınacak yorumlardan oluşur.

 

Mutluluk hepimizin elde etmeye çabaladığı bir şeydir. İnsanoğlu, yaşamın kısa olduğunu ve mutsuzluğumuz yaşamımızı zor hale getireceğini kabullendiğimiz bu yaygın inanışların yanı sıra, alışkanlıklarımızın, yaşadığımız yaşam kalitesi üzerinde büyük bir etkiye sahip; özellikle bu alışkanlıklar mutluluğumuzu doğrudan etki ediyor.

 

Açık bir ifadeyle söylemem gerekirse, Klinik depresyonla, kronik mutsuzluk arasında güçlü bir fark vardır. Mutsuzluk çoğu kez yaşamımızı nasıl yaşamayı seçtiğimiz doğrultusunda bir sahip olduğumuz yaradılış / mizaç olurken, depresyon, beyindeki serotonin hormonunun kimyasal dengesizliğidir. Ama serotonin en çok bağırsakta salgılanır ve bilim bu hormonun beyinde %2 olarak salındığını söylemiştir. Mutsuzluk depresyona benzer fakat teşhis ve tedavi edilebilir. 

 

1. Kronik Şikâyet

Mutlu ve başarılı insanlar çok şikâyet etmez.

Öte yandan kronik şikayetçiler her zaman söyleyecek negatif bir şeyler bulurlar. Hatta onların etrafında mutlu olan kişiler bile… Bu yaşam süresinde hepimizin farklı deneyimlere ve koşullara-adaletli ya da adaletsiz gibi şeylere- sahip olmuşuzdur. Aksine bizi hiçbir yere götürmeyecek şikayetler yerine, problemlere çözüm aramak her zaman daha sağlıklı bir alışkanlık olacaktır

 

Eleştirmeyi Dikkatli Dinle

2. Kendini ve Başkalarını Eleştirmek 

Kendimizle nasıl konuştuğumuz, daha iyi ya da daha kötü şeklinde kendi imajımızı şekillendirir.

Bizim kendi değerimiz, mutluluğumuz için ve kendimizle ilgili iyi niyet beslememiz konusunda temel bir unsurdur. Hatalar yapıldığında FARK ET, ONLARI KUCAKLA ve DEVAM ET ve kendinle ilgili negatif konuşmalarda bulunma. Ayrıca, diğerlerinin kendine has farklılıklarına karşı saygılı ol ve mutlu yaşamaları için haklarını bil ve uygunsuz eleştirilerden kaçın lütfen. Mutsuz İnsanlar sorumluluktan kaçmak için genelde dış dünyayı eleştirirler.

 

Borçlarla Nasıl Başa Çıkılır

3. Materyallerin Ötesinde Yaşamak 

Sürekli olarak son teknolojik arabaların, telefonların ya da kredi kart reklamların bombardımanlarına maruz kalan bir materyalist toplumda yaşıyoruz, ki bunların hepsi sözde, daha konforlu ve daha kolay bir yaşam için yapıyoruz.

Bir dakika durun ve düşünün! Yeni bir ürün satın almak bizim gerekli duygusal ihtiyacımızı sağlarken, bu ihtiyacımızın giderilmesi çok uzun sürmüyor. Sakız gibi tadını aldıktan sonra duygusal ihtiyacımız bir başka materyale kaymış bulunuyor. Ve bize daha fazla harcattıran şeyler sonrasında pişmanlığa neden olabiliyor. Bunlar bizi mutlu etmek için değil, geçici tatminlerin peşinden koşturacak şeyler içindir. Ve çok fazla borcun altına girmek demektir. Gerçekten ihtiyacınız olan şeyler satın alın.

 

Madde Bağımlılığı

4.Negatif Bağımlılıklarımız 

Pek çok şey, yemek, bir iki içecek veya eğlence gibi şeyler bizi yatıştırmak için iyi gelebilirler. Bu şeyleri hayatımızın merkezi haline getirdiğimiz zaman Mutsuz İnsanlar grubuna dahil olabliyoruz..

Maalesef birçok iyi insan bağımlı alışkanlıklar sayesinde; özellikle alkol, ilaç ve sigara gibi şeylerle hayatlarının sonunu hazırlamaktadırlar. Bu bağımlılıklarımız altında aslında, kendi içimizdeki duygusal boşluğumuz yatmaktadır.

Maalesef birçok iyi insan bağımlı alışkanlıklar sayesinde; özellikle alkol, ilaç ve sigara gibi şeylerle hayatlarının sonunu hazırlamaktadırlar. Bu bağımlılıklarımız altında aslında, kendi içimizdeki duygusal boşluğumuz yatmaktadır.

 

Pişmanlık Korkusu

5. Geçmişten Pişmanlık Duymak 

Pişmanlık Kaderimiz mi?

Pişmanlığın bize bir faydası yok, hatta son derece zararlıdır da. Yapılan araştırmalar, çok defa kronik stres ve depresyon hastalığın başını çeken şey, geçmişte verilen kararlar konusunda sürekli tekrar eden negatif düşüncelerin olduğunu göstermiştir. Bugünün psikolojisine göre pişmanlıkla baş etmenin dört yolu vardır: 

 

  • HATALARINIZDAN DERS ÇIKARIN VE SÜREKLİ BU KONU ÜZERİNDE DÜŞÜNMEYİN
  • SORUNLA İLGİLİ HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMİYORSA, BIRAKIN GİTSİN. BAZEN YAPACAK BİR ŞEY BULAMAYABİLİRİZ.
  • KENDİMİZİ HER ZAMAN SUÇLADIĞIMIZ ŞEYDEN SORUMLU TUTMAYACAĞIMIZDAN EMİN OLUN YETER
  • DURUMLARI DAHA FAZLA POZİTİF BİR ÇERÇEVEYE OTUTTURUN

 

Demem o ki, kendinizi suçlamayın. Yaptığımız yanlışlardan ders çıkarıp daha iyi çözüm yollarıyla yolumuza devam edelim. 

 

Korku ve Endişe

6. Gelecekle İlgili Endişeler 

Geleceğimizle ilgili çok fazla söyleyeceğimiz şeyler vardır. Bu geleceğimizi şekillendiremeyeceğimiz anlamına gelmez.

 

Açıkçası basit gerçeklerle başlamamız gerekir. Yapmamız gereken Allah’ın bize bahşettiği yetenekleri, becerileri deneyimleyerek ANDA YAŞAYABİLMEKTİR.

 

Size bunun ne olduğunu satış hayatımdan bir örnek vererek daha iyi açıklamak istiyorum. Satış sektöründe Kotalar vardır. Yani siz ayda 10-15 adet sigorta yapmanız gerekir. Yeni başlayanlar için bu tam bir kabustur. Çünkü sıfır da olan kişi, odağını 15 çevirdiğinde hayal kırıklığına uğrar. Ve bunu birçok kez yaşamış biri olarak kendimce bir çözüm bulmuştum.

 

Odağımı sadece iki günde bir satışa kitlemiştim ve 15 adet kotayı kafamdan atmıştım. Yani tek bir günde sadece bir satışa odaklandım ve bu bana büyük bir özgürlük vermişti. Tabii ki bazen satış hiç yapamadığım oluyordu. Bu da odağımı iyi vermediğimden, zihnimi kendimi satış konusunda hazırlamadığımdan kaynaklanıyordu.

 

Asıl önemli olan, sizi çok zorlamayan ama çok da basit olmayan hedefler koyup yaşamdan tat almak olmalıdır. Hayatı tüm benliğimizle deneyimlemektir. İşin sırrı, mücadele edip harika bir zaferle dönmek. 

 

İyi Olma_ Modeli Dışında Başınıza Korkunç Bir Şey Gelmeyecek

7. Korku Tarafından Yönlendirilmek 

Evet, korkular mutsuzluğa yol açabilir. Açıkçası bizi korkutan şey genelde bilinmeyen şeylerdir.

 

Korku, herkeste olan ve aniden ortaya çıkan bir şeydir. Toplum içinde korkuyla, endişe genelde birbirlerinin yerine geçerek kullanılır. Korku anlık olan şeylere tepki vermektir. Mesela kaldırımda giderken bir anda arabanın korna sesi, bizim anlık tepki vermemize neden olur. Fakat endişe daha çok gelecekle ilgilidir.

 

Yani bunu en çok yaşayanlar ise üniversite sınavlarına giren öğrencilerde görebiliriz. Bunda dolayı hayatımızda olaylara tepki verirken yorumlarımızı daha sağlıklı bir şekilde yapama konusunda sizi davet ediyorum. 

8. Dedikodu Yapmak 

Dedikodu, insanların başkaları hakkında küçük, önemsiz konuşmalarından ziyade, kendi hayatlarındaki eksik yönlerini kapatmalarıdır.

Neden bir insan başka kişiler hakkında konuşma ihtiyacı duyar?

 

O kişinin sizden daha varlıklı veya daha güzel veya çok daha zeki olması, sizin dedikodu yaparak onları yererek, daha mı güçleneceğimizi varsayıyoruz? Kesinlikle hayır.

 

Dedikodu yaptığımız kişiler bizi daha kuvvetli hale getirmek için vardır bu dünyada. Bu dedikodular bir virüs gibi durdurmazsak herkese yayılır ve güven dolu bir ortam olamayacağından, bizler hep şüphe içinde bir birbirimize incitmek zorunda kalabiliriz.  

 

9. Kin Tutmak

Başka negatif duygulara benzer olan da düşmanlık hissidir ki, omuzlarımızda gereksiz bir ağırlığa neden olur.

Hepimiz hayatımız boyunca gerek iş yaşamı gerekse ev yaşamı olsun, başkalarının negatif davranışlarına tanık olmuşuzdur ve sonuç olarak ta bizleri sinirlendirmişlerdir. Fakat lütfen şunu hatırlamanızı istiyorum: bu başkalarının cahil davranışıyla ilgili değil, senin mutluluğunla ilgilidir. Ya affeder, unutur ya da görmezden gelir, hayatına devam edersin. Seçim senin. 

 

Büyük ve Küçük Problem

10. Problemlerimizi Büyütmek 

Belki biliyorsunuzdur, gezegenlerin birbirleriyle büyüklüklerinin ölçümlerini karşılaştıran birçok belgesel var.

Bunlardan birini bu adresten ulaşabilirsiniz. Hayatımızdaki problemleri o kadar çok takmaya alışmışız ki, kendi problemimizden daha büyük bir şeyin olduğunun hiç farkına varamadığımızı görüyorum.

 

Dünyamız, güneşle karşılaştırıldığında büyüklük bakımından, tam anlamıyla bir toplu iğne ucu kadar göründüğünü hayretle izlemişimdir. Bu, bana, kendi problemimin bu dünyada ne kadar büyük, hatta hiç olmayacağını gösteren güzel bir kanıt olmuştur.

 

Problemleri düşünmek zaten problemin kendisi olacağından, içinde çözüm barındırmayacaktır. Bundan dolayı arkadaşlarımla bir problem konuşacağıma, bir çözüm üretme konusunda konuşmayı hep tercih etmişimdir.

Sadece çözüme odaklandığımı fark ettiğimde, beraberinde hemen bir çözüm aklıma geliyor. Bu bazen çok hızlı olabilirken, bazen de daha yavaş olabiliyor. Sonuçta çözüme varabiliyorum. 

Biraz Gülelim, Ne Dersin 🙂