Farkındalık

Gerçek Değişim

Gerçek Değişim

Kimi insanlar güçlü bir iradeye sahipken, kimilerinin böyle bir iradeden yoksun olduğu düşüncesi doğru değildir. Bazı insanların değişime hazır olduğu, bazılarının hazır olmadığı ise doğrudur – James Gordon

Ellen Langer ve öğrencisi Loralyn Thompson tarafından yapılan bir deney, gerek şahsım gerekse diğer pek çok insan için mükemmeliyetçilikten gerçekçi iyimserliğe geçişin neden bu kadar zor olduğunu anlamama yardımcı oldu.

 

Araştırmaya katılan kişilere katı, saf, asık suratlı gibi insanın hoşuna gitmeyen özelliklerin yer aldığı bir liste verilerek kendilerine, sahip oldukları varsayılan bu özelliklerden hangilerini değiştirmeye çalıştıkları ve bu konuda başarıya ulaşıp ulaşmadıkları soruldu.

 

Daha sonra, katılımcılardan tutarlılık, güven ve ciddiyet gibi özelliklerin önemini değerlendirmeleri istendi. Katılımcıların farkında olmadığı şey, ikinci listedeki özelliklerin çoğu zaman birinci listedeki niteliklerin olumlu yansımaları olarak görüldüğü gerçeğiydi. Tutarlılığı, katı tutumlu olmanın olumlu bir şekli olarak algılamak mümkün olduğu gibi, güvenilir olmak da saflığın olumlu biçimi olarak görülebilir. Langer, belli bir olumlu özelliği değerli bulan kimselerin bu özelliğin olumsuz şeklini değiştirmede güçlük çektiklerini tespit etti. Örneğin, tutarlılığın önemli olduğunu düşünen kişilerin, katı ve sert tutumlarını azaltmakta zorlandıkları görülüyordu. Bunun nedeni, bilinçaltında, daha az tutarlı olacaklarını düşünmeleriydi.

 

Aynı şekilde, insanların kendilerini aşırı suçlu hissetme eğiliminden bir türlü kurtulamıyor olmalarının sebebi, duyarlılıklarını yitirmek istemeyen bir tutum içinde olmalarıdır. Baş etmeye çalıştıkları durumlara karşı aşırı bir kaygı duymaya devam ederler; çünkü kaygı duymamanın, sorumluluk hissetmemek anlamına geleceğinden korkarlar.

 

Bir de her şeye sürekli kusur bulan insanlar vardır; çünkü bu insanlar doğru olan şeyleri bulup ortaya çıkarmanın, gerçeklerden kopmuş hâlde yaşamanın bir yansıması olduğuna inanırlar. Langer’a göre “Çok çaba gösterseler de bazı insanların davranış değişikliği konusunda zorlanmalarının nedeni, aslında o davranışa farklı bir isim altında değer veriyor olmalarıdır.

 

BİRAZ DÜŞÜNELİM!

Değiştirmeye çalıştığınız ama başaramadığınız herhangi bir özelliğiniz veya davranışınız oldu mu? Bu özelliklerin olumlu bir türü olarak görülebilecek, değer verdiğiniz ve kaybetmek istemediğiniz özellikler var mı?

Mükemmeliyetçilik eğilimiyle baş edebilmenin kolay bir şey olmayışının nedenlerinden biri, bu özelliği belli olumlu niteliklerle ilişkilendiriyor olmamızdır.

İş Görüşmesi

İş görüşmelerinde pek çok insan, kişisel olarak zayıf olduklarını düşündükleri alanlar hakkında sorular sorulduğunda mükemmeliyetçilikten söz ederler. Adaylar mükemmeliyetçiliği tanımlarken genellikle işlerin iyi yapıldığından emin olmak ve ayrıntılara önem vermek gibi ifadeler kullanırlar. Bu şekilde onların mükemmeliyetçiliği “kabul etmeleri”, ne kadar güçlü olduklarını ifade etmenin, “ben ayrıntılara önem veren, sistemli ve çalışkan biriyim; bana güvenebilirsiniz” demenin dolaylı bir yoludur.

 

Mutsuz olmama neden olduğunu gayet iyi bildiğim hâlde, mükemmeliyetçi olma özelliğimi değiştirmem neden bu kadar zor oldu? Çünkü mükemmeliyetçiliğin bazı sorunlar yarattığının farkında olmama rağmen bu eğilimin insanın titiz ve gayretli olmasıyla yakından ilişkili olduğu kanısındaydım.

 

Ayrıca, mükemmeliyetçi olmanın bedelini ödediğimi gayet iyi bildiğim hâlde, özensiz ve tembel biri olmak istemediğim için öyle kalmayı tercih ettim ya da bilinçaltım öyle istedi.Değişebilmek için öncelikle tam olarak neyden kurtulmak istediğimizi ve hangi davranışımızın değişmesini istemediğimizi kesin olarak anlamamız gerekir.

 

Araştırmacı Dina Nir, belli bir özelliği alıp onu “iki ya da daha fazla birbirinden farklı ve açık olarak tanımlanmış alt kategoriye ayırma süreci” anlamında kullandığı ayrıştırma kavramının önemini vurguluyor.

 

Mükemmeliyetçilik adı verilen anlayışın içinde birkaç özellik bir arada bulunur; davranış değişikliğini yaratmak istiyorsak öncelikle bunları ayrıştırmamız gerekir. Bu da mevcut tutum ve davranışlardan hangilerini devam ettirmek, hangilerinden kurtulmak istediğimizi net bir şekilde anlamayı zorunlu kılar.

Düşünmek

Ayrıştırma sürecini mükemmeliyetçilik özelliğine uygulamak için işe Nir’in ortaya attığı soruların bazılarını veya tamamını sorarak başlayabiliriz.

 

  • Benim için mükemmeliyetçilik ne anlama geliyor?
  • Mükemmeliyetçi olmak bana ne kazandırıyor?
  • Mükemmeliyetçiliğin hangi yönleri bana gurur veriyor?
  • Mükemmeliyetçi olduğum için ne gibi bedeller ödüyorum?
  • Mükemmeliyetçi olmam nedeniyle başkaları ne gibi bedeller ödüyor?
  • Mükemmeliyetçi anlayışın değişmesini istemediğim tarafları nelerdir?
  • Mükemmeliyetçi anlayışımda değişmesini istediğim unsurlar nelerdir?

 

Kendi durumum söz konusu olduğunda, bir taraftan psikologların olumsuz, uyumsuz mükemmeliyetçilikle ilişkili olduğunu düşündükleri başarısız olma korkumdan ve acı veren duyguları reddetme anlayışımdan sıyrılmak istesem de diğer taraftan gerçekçi iyimserlikle yakından ilgili olduğunu düşündüğüm gayret ve hırsımı hiç bir şekilde yitirmek istemiyorum.

 

Değişmesini istediğim ve istemediğim alanları tanımladıktan sonra muhtemelen kendi içimde daha az çatışma yaşayacak ve bunun sonucunda değişime daha hazır hâle geleceğim. Özellikleri ayrıştırdıktan sonra, değişmeyi gerçekten isteyip istemediğimize karar verebiliriz. Kararımız bu yönde olursa tam olarak hangi özelliğimizin değişmesini İstediğimizi belirleriz.

 

Aslında Langer’in yapmış olduğu araştırmayı hangi alana uygularsak uygulayalım —mükemmeliyetçilik, katı tutum, kusur bulma veya bunun gibi özellik ya da davranış— bu çalışmanın ortaya koyduğu sonuçlar, mükemmeliyetçi insanın ya hep ya hiç tarzındaki yaklaşımı terk edip daha özenli ve gerçekçi bir anlayışa geçiş yapmasını öngörür.

ALIŞTIRMA

Mükemmeliyetçiliği Ayrıştırma

Değişmesini istediğiniz ancak şu âna kadar başaramadığınız özellik ve davranışlardan bazılarını listeleyin. Örneğin, aşırı endişe duymak, mükemmeliyetçi olmak ya da yoğun çalışma temposu nedeniyle sürekli meşgul olmak gibi.

 

Şimdi her bir yönünüzle ilgili birkaç olumlu özellik yazın: Örneğin, kendinizi her şeyden aşırı derecede endişe duyan biri olarak görüyorsanız, bununla ilgili “başkalarının sorunlarıyla ilgilenmek” ya da “sorumluluk duygusunun gelişmiş olması” gibi olumlu özellikler aklınıza gelebilir.

 

Öte yandan, “gayretli olma” ve “çok şey yapma” gibi davranışlar “aşırı yoğun şekilde çalışma” özelliğinin olumlu tarafları olarak düşünülebilir. Değişmesini istediğiniz ve olduğu gibi kalmasını arzu ettiğiniz özelliklerinizi detaylı olarak yazın.