Girişimciliğin yüzlerce iş modeli var. Birçok işler yapabiliriz ama neden bir Dijital Danışmanlık yapmalıyız bu yazımızda bunu ele aldım.
Dijital Danışmanlığın Mantığı
Dijital danışmanlık doktorluk mesleğine benzer. Belki burada insanları sağlık açısından iyi etmiyoruz ama şirketlerin daha fazla kazanç sağlamalarına yardım eder. Bir şirketin kazancını arttırınca o şirkete bağlı olan; patronu, yöneticileri ve çalışanların hayatına maddi-manevi değer katmış olur.
Şirket sahipleri, dijital danışmanlıkta gerçekten değer katıyorsanız sizlere daha fazla önem veriyor.
Dijital danışmanlık; “Bir sosyal medya yönetimi, tasarım yapma, ya da sadece reklam yönetme” işi değildir. Bu taraftan bu meslek ucuz gibi görülebilir.
Aslında bir şirketin tüm sistemlerine; iç sitem ve düzenlerine, iş akışlarına, satışa, reklamlarına müdahale edip o firmaya büyük değer kattıklarını gördüklerinde sizlerle ve başkalarına da sizleri tavsiye ederek saygın bir meslek yerini almıştır dijital danışmanlık.
Düşünün, bir dijital danışman sayesinde firmanızı dünyaya doğru bir şekilde tanıtıyor ve artık global bazında daha geniş iş yapmanızı sağlıyor. İşte bundan dolayı dijital danışmanlık saygın bir meslek haline gelmiş durumdadır.
Dijital Danışmanlık işin de doktorlar gibi büyük bir sorumluluğu vardır. Nasıl doktorlar bir ameliyata girdiğinde insan hayatını tehlikeye atamamak konusunda bir sorumluluk hissediyorlarsa, dijital danışmanlık mesleğinde de aynı sorumluluğu hissetmeniz gerekiyor. İnsanların hayatları, hayalleri ve gelecekleriyle oynadığınız için bu meslek üzerinde büyük bir sorumluluk vardır. Tabii ki bu yaptığınız danışmanlığın boyutuna göre değişir.
Bu sorumluluğa sahip olmak için düzensiz, disiplinsiz, yapılan işin farkında olmadan gelişi güzel bir iş yapılamaz. “Şöyle bir şey duydum bunu bir deneyelim” deme lüksünüz yok maalesef.
Reklam konusunda firmanın reklamını yönetirken belli testler yapmanız gerekir. Şu KPI (Anahtar Performans Göstergesi) ya göre buna göre demeniz gerekir. Test ederken bile test ettiğinizin bir amacı olması gerekiyor. Birileri dedi diye reklamları o kişinin dediğine göre test edemezsiniz. Onun bir amacı var mıdır?
Yaptığımız şeyden beklentiniz ne? Sonuçta ne elde etmeyi umuyoruz, ya da bunun sonucunda bu KPI ların sonucunu neye göre değerlendireceğiz? Hepsini ciddi bir şekilde ele almanız gerekiyor.
Bu ciddiyetiniz, karşı tarafı da etkiliyor; siz başarısız olsanız bile müşteriler “Ellerinden geleni yaptılar ve biz şahidiz” demeleri gerekir ve size gereken krediyi verirler…
Tabii ki her sektörde yapılan danışmanlıkta başarı elde edilemez. Fakat bir sektöre girip ilk başaramadığınız zaman size hemen “Bu işi yapamadılar” demiyorlar. Çoğu müşteri siz işinizi bilim titizliğiyle yapıp halen sonuç alınamıyorsa, müşterinin saygısı size karşı azalmıyor çünkü tüm doğru olan şeyleri yapmışsınızdır. O müşteri sizinle çalışmaya devam etmese bile iyi ayrılabiliniyor.
Başarısızlığa Bakış Açımız
Dijital Danışmanlığın büyük sorumluluğu olduğu kadar korkutucu tarafı da vardır: Bu doktorluğa benzer; insanların hayatlarıyla oynuyoruz derken, bazı insanlar şöyle diyorlar: “Hocam kendime güvenmiyorum, ya yapamazsam, bunu ya başaramazsam ya rezil olursam, reklama çıktığım müşterinin paraları boşa giderse” diye diye bu işe girişmekten korkuyorlar.
Doktorluk örneğini bu mesleğe çok benzediği için verdim. Siz bir tıp fakültesinden mezun olduğunuzdaki bazı mezun olanlar doktorlar bile “Kendi ailemi bile bir hastaneye emanet etmem!” dedikleri olmuştur. Bazı doktorlar bile ameliyat yapamayacaklarını ve kendilerine güvenemediklerini söylemişlerdir.
Şöyle düşünün: Birileri doktorluk fakültesini bitirmiş, yıllarca okumuş, yıllarca kafa yormuş, öğrenebileceği her şeyi öğrenmiş ama şu anda hemen ameliyata girebilirim diyor mu? Kimse bunu hemen diyemez. Öncelikle “Yavaş Yavaş” ameliyatın bilen bir uzman yanında bunun pratiğini yapmış olması gerekiyor.
İşte Dijital danışmanlık mesleği de böyle bir şeydir. Aslında bu meslek bir laboratuvar olarak da düşünebiliriz. Sürekli pratik yapacaksınız ve uygulayarak öğreneceksiniz. Şunu deme lüksünüz yok: “Ben hayatımda hiç ameliyat yapmadım, o zaman ben ameliyata girmeyeyim” der misiniz?
Her şeyin bir başlangıcı ve ilki vardır; hata yapa yapa öğreneceğiz. Doktorluk mesleğindeki gibi ameliyatlara gireceksiniz; işlerin altına imza atacaksınız, o işi yapacaksınız ama o işi yaparken ciddi yapacaksınız emek vererek, tam konsantre olarak yapacaksınız. Öyle günde yarım saatimi ayırayım mantığıyla olmaz.
Bu işe ciddi bir şekilde yanaşarak yapacaksınız. Sonrasında tabii ki de hatalar yapacaksınız. Hata yapa yapa daha az hata yapmayı öğreniyoruz. Hayatın her an her aşamasında hata yapıyoruz zaten. 30 yıllık evli çiftlere bakın, yine kavga ediyorlar. Demek ki halan mükemmel bir çift olamamışlar.
30 yıllık bir futbolcuya bakın, yine belli bir pozisyon yakaladığında gol atamıyor değil mi? O futbolcu da mükemmel olamamış o zaman; zaten mükemmel olamayız, insanız biz.
O yüzden pratik yapa yapa en iyi versiyonumuzu bulmaya çalışıyoruz.
Dijital Danışmanlık mesleğinde de bir iş almadan, iş yapmadan; “Korkuyorum, çekiniyorum, bu iş büyük sorumluluk” diye iş almazsanız eğer bu işte hiçbir zaman gelişmezsiniz.
Mantık; Hata yapa yapa daha az hata yapmayı öğreneceksin. Dijital danışmanlık piyasasında çok para kazananlar, daha az hata yapanlardır.
Futbolcuları düşünün. En fazla gol atan futbolcular en az hata yapan futbolculardan çıkar. Yine hataları var ama yüzde olarak en az… Herkes alınan olumlu sonuçlara bakıyor, olumsuz sonuçlara bakmıyor. Olumsuz sonuçları kimse değerlendirmiyor. O yüzden YAPA YAPA olumlu sonuçlar almayı arttıracaksınız ve bu işte ilerleyeceksiniz. Başarısız olurum diye korkmak; ameliyatlara girmeyen bir doktor gibi kenara çekilip; “Ben sürekli İzleyim” deseniz, 10 yıl ameliyat izleseniz yine de ameliyat yapamazsınız. Dijital danışmanlık da böyle bir şey. Çünkü bir şeyi izlemek başka bir şey onu yapmaya çalışarak öğrenmek apayrı bir şey.
Kendiniz, yapa yapa, yapa yapa, düşe kalka öğreneceksiniz. Bunun daha sağlıklı bir yolu yok.
Mesela büyük firmaların hiç hata yapmıyor gibi bazı izlenimler olmakta. Hatta bir uçak firmasında çalışan bir CEO’ firmayı neredeyse iflasa götürecek kadar karar almış ve o firma buna rağmen o kişiyi bünyesinde tutmuş. Taktire şahan bir yaklaşım. Her zaman ama her zaman
HATA YAPIN AMA FARKLI HATA YAPIN. – Anonim –
Başarılı Çalışanların En Büyük Ortak Özelliği Nedir?
Başarılı insanların ortak noktası; bir konuda bir şeyler öğrenip hemen onun üzerine düşüp uyguluyorlar. Bu anlatılan şeyi “Ben şimdi nerede uygulayacağım?” bakış açıları var. Bu insanlar hemen harekete geçen bir yapıları var.
Deneye deneye hata yapa yapa ilerlemesi gerektiğini bilirler. Kafalarında öğrenilen şey konusunda “Ya bu doğru mu acaba, gerçekten bunu böyle yapabilir miyim acaba, sen böyle diyorsun da başka şekilde yapamaz mıyız, bunu yaptığımda ya şöyle sıkıntı çıkarsa?” gibi kendi düşünceleri, “OLMAZLARA” yol arıyorlar. “OLURLARA” yol arasalar, en azından harekete geçebilecekler.
“YA OLMAZSA” yı ararsanız; beyniniz size bunu gerçekleştirmek için kanıtlar sunacak. Buna da “Kendini gerçekleştiren kehanet” deniyor. Ama “YA OLURSA” ya odaklanırsa, beyin bunun nasıl yapabileceği konusunda kafa yoracaktır. “YA OLURSA” bakışıyla yola çıkmanız gerekiyor.
İğneyi Müşteriye Batırmadan Önce Çuvaldızı Kendimize Batırmalıyız
Dijital danışmanlar genellikle müşterilerle iletişim kurduklarında, iş yaptıklarında; insanla iş yaptığımız için insan psikolojisi çok önemlidir; iyi-kötü insanlar olacaktır her zaman ama sizin müşterileriniz de her zaman kötü olamazlar. O yüzden size her zaman gelen müşteri de kötü olamaz. Bil ki siz, yanlış prensiplerle hareket diyor, yanlış bir arayış içerisindesiniz ve siz hep yanlış müşterileri kendinize çekiyorsundur. Demek ki siz de bir yanlışlık var. Bu yüzden önce çuvaldızı kendimize batırmanız sonra iğneyi müşteriye batırmanız gerekiyor.
Mesela dijital danışmanlıkta, bir müşteriyle anlaşıldıktan sonra daha en baştan ne para konuşulmamış, ödeme zamanları konuşulmamış, fiyat aralığı net konuşulmamış, her şeye evet denmiş, raporlama sistemi konuşulmamış, yapılacak işleri netleştirmemiş var da var…
Sonra işi yaptıktan sonra para istendiğinde “Müşteri Para Ödemiyor” diye eleştiriyoruz. Müşteri tabii ki size para ödemez; en başında net olarak konuşmazsanız, müşteri başka şey varsayıyor siz başka bir şey varsayarak anlaşmazlık çıkıyor.
Önce işaret parmağınızla müşteriyi işaret etmek yerine kendinize işaret etmeyi bilmemiz gerekiyor.
Şu soruyu kendinize sormanızı isterim: “Ben nerede hata yapıyorum ki, böyle bir hatayla karşılaşıyorum, ben nerede hata yaptım ki müşteri ödeme yapmak istemedi, ben nerede hata yaptım ki bu kişi bana tepki gösterdi, ben nerede hata yaptım ki bu kişi beni çok yormaya başladı vs.” demelisiniz kendinize.
Bu yüzden hep hatayı kendimizde arayarak; çuvaldızı kendimize batırdık ve baktık ki bizde bir hata yoksa gerçekten işinizi “Dört dörtlük yapmışım ve birçok müşterimi mutlu ama bu müşterim mutsuz” diyorsanız o zaman müşteride hatayı arayabilir iğneyi ona batırabilirsiniz.
Şu soruları kendinize bir sorar mısınız:
- Başarısız olursam en kötü senaryo ne olabilir?
- Başarısız olursanız elalem size ne der?
Tekrar görüşmek umuduyla şimdilik hoşçakalın:)
Kaynak: Dijiens Academy-Fatih Çoban