Başarı Bir Zihniyet Meselesidir
“Tüm zamanların en büyük keşfi, bir kişinin sadece tutumunu değiştirerek geleceğini değiştirebileceğidir.” —Oprah Winfrey, Oprah Winfrey Show sunucusu
Sıkı çalışmak yeterli değildir. Vizyonunuzu gerçekleştirmek için gerekli zihniyeti geliştirmezseniz, vizyonunuzu muhtemelen asla gerçeğe dönüştüremezsiniz.
Olağanüstü sonuçlar elde etmek için olağanüstü bir zihniyet geliştirmelisiniz. Böyle bir zihniyet geliştirmek için başarıya ulaşmanın dört temel gücünü kullanmanız gerekir:
1) Öz disiplin – Mutlak Sorumluluk
2) İnanç
3) Netlik ve
4) Tutku
Başarıyı bir piramit olarak düşünürseniz, sorumluluğun gücü, diğer her şeyin üzerinde durduğu temeldir. İkinci katman üç bloktan oluşur: inançların gücü, netliğin gücü ve tutkunun gücü.
Başarıyı Tanımlamak
Başarı hakkında daha ayrıntılı olarak konuşmadan ve inanç, netlik ve tutkunun gücünü tanıtmadan önce, başarıdan neyi kastettiğimi tanımlayacağım.
Para bunun bir parçası olabilir, ancak başarı sadece banka hesabınızın büyüklüğüyle tanımlanmaz. Zengin ve ünlü olmak, mutlu bir hayatı garanti etmez. Birçok zengin insan mutsuz bir hayat sürebilmektedir. Aslında, hayran olduğunuz birçok rock yıldızı veya film yıldızından daha iyi bir durumda olabilirsiniz.
Devam etmeden önce, başarıya dair kendi tanımınızı geliştirmenizi istiyorum. Çoğu zaman, başarı tanımımızın toplum, ailemiz ve arkadaşlarımız tarafından ne kadar etkilendiğinin farkına varmayız.
Bir adım geri atıp kendinize hayattan “GERÇEKTEN NE İSTEDİĞİNİZİ” sormanız son derece önemlidir. Bunu acımasızca dürüstçe yapmalısınız.
Bana göre başarı, Sevdiğin insanlarla çevrili zaman ve mekandan bağımsız özgürce ve tutkuyla hayatını sürdürmektir. Tabbi ki başarı kavramı sizin değerlerinizin başka bir ölçütü olabilir.
Sonuçta, herkesin aradığı şey bu değil mi? Sizin için başarı, hobilerinize ve/veya ailenize bolca zaman ayırabilmek için haftada sadece yirmi beş saat çalışmak anlamına gelebilir (bu, daha az para kazanmak anlamına gelse bile). Alternatif olarak, başarı haftada altmış saat veya daha fazla çalışarak gerçekten zevk aldığınız bir şeyi yapmak ve böylece istediğiniz şeyleri alabilmek için iyi para kazanmak anlamına da gelebilir.
Peki, başarıyı nasıl tanımlarsınız? Şu anda bu tanıma uygun bir hayat mı yaşıyorsunuz?
Mutlak Sorumluluğun Gücü
“Başınıza gelenlerin tüm sorumluluğunu üstlenin. Bu, insan olgunluğunun en yüksek hallerinden biridir. Çocukluktan yetişkinliğe geçtiğinizi anladığınız gündür.” —Jim Rohn, motivasyon konuşmacısı.
İstediğiniz her şeyi başarmanın ve başarınızı kaçınılmaz kılmanın anahtarı, hayatınızın mutlak ve tam sorumluluğunu üstlenmektir. Bu, hayatınızı değiştirmek için yapabileceğiniz en güçlü şeydir. Tüm eylemlerinizin sorumluluğunu üstlenmeli ve bulunduğunuz yerde olmanızın temel nedeninin kim olduğunuz ve ne yaptığınız olduğunu KABUL ETMELİSİNİZ.
Beş yıl sonra başka bir yerde olmak istiyorsanız,
- “Düşünme ve Davranış” şeklinizi değiştirmek zorunda kalacaksınız.
- “Temel inançlarınızı” değiştirmek zorunda kalacaksınız.
- “Her gün yaptığınız şeyleri” değiştirmek zorunda kalacaksınız.
Farklı “Düşünmeye ve Davranmaya” başladığınızda — ve bunu ne kadar vurgulasam azdır — kaderinizin gidişatını değiştirmekten başka çareniz kalmaz.
Unutmayın, insanlar, yaşamak istedikleri geleceği tasarlama gücüne sahip dünyadaki tek türdür.
Sorumluluk Almak Neden Önemlidir?
İnsanlar hayatlarındaki durumları için başkalarını veya kötü şansı suçlamayı severler. Ve bazen, bir olayın veya durumun en azından bir dereceye kadar dış faktörlerden kaynaklanmış olabileceği inkar edilemez.
Dış faktörleri suçlama dürtüsünün bu kadar güçlü olması şaşırtıcı değildir, özellikle de bu dış faktörler hayat koşullarınızda kısmen sorumlu olabilirse. Ancak sorumluluk almanın gerçek anlamı, suçu paylaştırmak veya haklı olmakla hiçbir ilgisi yoktur. Belirli bir durumdan kimin sorumlu olduğunu aramıyorsunuz. Suçluyu aramıyorsunuz. Dürüst olmak gerekirse, geçmişte kimin haklı kimin haksız olduğu önemli değildir.
Gelecekte başarıya ulaşmak için, şu anda hayatınızın yüzde yüz sorumluluğunu üstlenmeniz gerekir.
Bu, Hayatınız Üzerinde “Mutlak Kontrol Sahibi Olmak” ve böylece istediğiniz her şeyi başarabilmekle ilgilidir.
Hayatınızı dönüştürme gücünü geri kazanmakla ilgilidir. Uzun vadeli başarınızı ve mutluluğunuzu mutlak bir öncelik haline getirmekle ilgilidir.
Alçakgönüllülük Yasası’nda daha ayrıntılı olarak göreceğimiz gibi, egonuzu bir kenara bırakıp hayatınızın sorumluluğunu üstlenme beceriniz, hayatın her alanında elde ettiğiniz sonuçları büyük ölçüde iyileştirecektir.
Sorumluluk Olmadan Değişim Mümkün Değildir
Hayatınız için ne kadar çok sorumluluk alırsanız, onu değiştirmek için o kadar çok gücünüz olur. Bu evrensel bir kuraldır.
Neden böyle?
Memnuniyetsiz bir ilişki içinde olduğunuzu hayal edin. Doğal olarak, partnerinizin hatalı olduğunu, kendinizin ise tamamen ve sürekli olarak haklı olduğunu düşünürsünüz. Böyle bir durumda, ilişkiyi iyileştirmek için ne kadar gücünüz olduğunu düşünüyorsunuz?
İlişkinin kalitesinden “sorumlu olmadığınızı” düşündüğünüz için, çok fazla değil.
Peki, ilişkiniz için “yüzde yüz” “sorumluluk alsanız” ne olurdu? Onu değiştirmek için ne kadar gücünüz olurdu?
Belki de partnerinizin şikayetlerini dinleyebilir, bunların doğru olup olmadığını belirleyebilir ve bu konuda bir şeyler yapabilirsiniz. Belki de partnerinize “Neyi Daha İyi Yapabileceğinizi” sorabilirsiniz.
- Çöpleri atmak
- Yemekten sonra tabak-çanakaları bulaşığa koymak
- Onun gününü sormak
- Beraber film izlemek
- Evin temizlenmesine yardım etmek
- Belki de kızgınlığınızı gizlemek yerine, hissettiklerinizi ifade edebilirsiniz.
- Ya da belki de ilişkinin yürümediği ve gelecekte yürüme şansı olmadığı açıksa, ayrılmayı seçebilirsiniz.
TAM SORUMLULUĞU KABUL ETTİĞİNİZDE, YAPABİLECEĞİNİZ “SEÇİMLER” ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ARTAR.
- Tek Seçim çaresizlik (Ben Haklıyım bitti)
- İki seçim Çelişki (O da haklı ben de haklı)
- Üç veya daha fazla seçim ÖZGÜRLÜKTÜR: (Ben haklı olsam da onu daha iyi anlayıp neler yapabileceğime odaklanırım)
AYRICA, NE KADAR ÇOK SEÇENEĞİNİZ OLURSA, HAYATINIZI DEĞİŞTİRMEK İÇİN O KADAR ÇOK GÜCÜNÜZ OLUR.
Ekstra Sorumluluk Almak
Hayatınız için mutlak sorumluluk almak, mümkün olduğunca fazla sorumluluk almaya hazır olduğunuz anlamına gelir.
Bir görevi birine devrettiğinizi ve bu görevin düzgün bir şekilde yerine getirilmediğini hayal edelim. İlk tepkiniz, bu kişinin yetersizliğini suçlamak olabilir. Bunun yerine, kendinize
“Bu durumda nasıl sorumlu olabilirim?” diye sormalısınız.
Örneğin,
- Belki de görevi yanlış kişiye vermişsinizdir.
- Belki de doğru talimatları vermemişsinizdir.
- Ya da projenin ilerleyişini takip etmemiş ve izlememiş olabilirsiniz.
Gördüğünüz gibi, bu özel durumda bile Görevin Sonucundan Siz Sorumlusunuz.
SONUÇLARDAN SEN SORUMLUSUN, SONUÇLAR YALAN SÖYLEMEZ
Aslında, bir sorunun kaynağını araştırdığınızda, “DAHA DİKKATLİ OLSAYDINIZ” bu sorunu önleyebileceğinizi fark edersiniz.
Belki planlama için daha fazla zaman ayırmalıydınız ya da tavsiye istemeliydi.
Ya da belki daha az kayıtsız davranmalıydınız. Bu sorunu çözmek için aşağıdaki alıştırmayı yapmanızı öneririm:
- Şu anda sizi rahatsız eden bir şeyi düşünün —
- Zamanda geriye gidin ve sorunun “KÖK NEDENİNİ” bulmaya çalışın.
- Ardından, bu zorluğun ortaya çıkmasını “önlemek” için ne yapabileceğinizi düşünün.
Bu alıştırmayı tamamlayarak, sonuç için ne kadar genel sorumluluğunuz olduğunu fark edebilirsiniz.
“Ekstra sorumluluk” almanın bir yararı, “Sorunları Daha İyi Öngörebilmenizi” sağlamasıdır.
Kendinize düzenli olarak “Burada benim sorumluluğum nedir?” diye sorarak, farklı düşünme ve davranma yolları aramak için zihninizi eğiteceksiniz.
Bu da, gelecekte benzer sorunların yaşanmasını önlemenizi sağlayacaktır (örneğin, bir görevi ilk etapta “yanlış kişiye” vermek gibi).
Değiştiremeyeceğiniz Şeyleri Kabul Etmek
Mutlak sorumluluk almak, değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabul etmeyi de gerektirir. Bir trafik kazasında bacaklarınızı kaybedip tekerlekli sandalyeye mahkum olursanız, bu konuda pek bir şey yapamayabilirsiniz, ancak durumunuzu yüzde yüz kabul edebilirsiniz. Motivasyon konuşmacısı Nick Vujicic, kolsuz ve bacaksız doğmuştur. Tahmin edebileceğiniz gibi, yıllarca durumuna kızgındı. “Normal” insanlar gibi asla iş bulamayacağını ve evlenemeyeceğini düşünüyordu. Hayatı boyunca acı çekmeye devam edebilirdi, ancak bir noktada engellerini kabul etmeye ve zorluklarından en iyi şekilde yararlanmaya karar verdi. Daha sonra başarılı bir motivasyon konuşmacısı ve iki çocuk babası oldu. İşte ben buna gerçek bir başarı hikayesi derim.
Sonuç olarak, hayatın olaylarına nasıl tepki-anlam yükleyeceğinize- vereceğinizden siz sorumlusunuz.
Başkalarını suçlamak size yardım etmez. Suçlama oyunu sizi sadece mutsuz eder. Peki ya siz? Hayatınızın yüzde yüz sorumluluğunu üstlenmeye karar verirseniz, durumunuz nasıl değişir?
Çünkü çözüm buluyor ve o sorunun bir daha olmaması için önlem alıyorsun.
Şimdi, hayatınızın her alanına bakın. Her birini mutlak sorumluluk alarak nasıl iyileştirebilirsiniz?
Hayatınız için başkalarından daha fazla sorumluluk alın ve uzun vadede “HAYATINIZIN ÖNEMLİ ÖLÇÜDE İYİLEŞTİĞİNİ” GÖRECEKSİNİZ.
Unutmayın, siz değişmedikçe hayatınızda hiçbir şey değişmez. Hayatınız değişecekse, bu değişim sizden başlamalıdır.
Sorumluluğumuzu %100 aldıysak sıra geldi inanç, netlik ve tutum tanımlarımıza. Biraz dinlenip buradan makalemize ulaşabilirsiniz.
Tekrar Görüşmek umuduyla.

