Farkındalık

Kaygı ve Depresyonun 7 Yaygın Sebebi

Kaygı ve Depresyonun 7 Yaygın Sebebi

Duyduğun her şeye inanma, hatta kendi zihnine bileDr. Daniel Amen –

Kaygı ve depresyonla uğraşmak zorunda olan çoğu insan en başta, dertlerinin neden kaynaklandığı konusunda tam bir sebep bulmakta zorluk çekerler. Travmatik bir olay deneyimleyen-sevdiği birisinin ölümü veya savaş gibi- bir bireyin dışında, kaygı ve depresyona tam olarak neyin sebep olduğunu irdelemek çoğu kez yarasız bir çabadır aslında.

 

Çoğu vakalarda, depresyon ve kaygının tek bir sebebi yoktur. Doktorlar, depresyon ve kaygının genlerin, geçmiş deneyimlerin, mevcut koşulların ve diğer faktörlerin bir karışımından ortaya çıktıklarını ileri sürüyorlar.

 

Birinin kronik depresyon ve kaygıdan neden acı çektiğini anlamaya çalışmak en önemli şey değildir. Bu tür rahatsızlığı olan insanların kendi hatalarının olmadığını anlamaları işte bu en önemli şeydir. Depresyon ve kaygı, zihinsel bir rahatsızlıktır ve fiziksel hastalıkların herhangi birini etkilemeye benzeyen bir durumdur.

 

Ne var ki hayatımızda yaptığımız seçimlerimizin sonucunda edindiğimiz deneyimlerimiz, depresyona ve kaygıya doğrudan veya dolaylı olarak neden olabilmektedir. Bu durum, kısa süreli şiddetli ya da uzun süreli kronik olabilmektedir. Hepsi, önceden bahsettiğimiz faktörlerin karışımına dayanır. Bu koşulları başlatan bazı şeylerin üstesinden geldikçe, gücümüzün kaynağını da kazanmış oluruz.

 

Depresyon ve Kaygıya Neden Olan Şeyler Nelermiş Beraber İnceleyelim:
1) Madde BağımlılığıMadde Bağımlılığı

İnsanlar birtakım sebeplerden dolayı madde bağımlılığı yapan alkol, uyuşturucu gibi şeyler kullanırlar. Madde bağımlılığı, çocukluk ve gençlik yıllarımızı kapsayan herhangi bir zamanda oluşabilecek bir alışkanlıktır.

 

Beynin nöro kimyası, kendini yeniden yapılandıracak sisteme sahiptir. Fakat ilaç ve alkol kullanımı nörotransmiterler, yani- Nöronlar arasında veya bir nöron ile başka bir hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasallara nörotransmiter denir.- arasındaki normal iletişimi sekteye uğratırlar. Nörotransmiter, bütün fiziksel ve psikolojik deneyimleri kontrol eden beynin ve vücudun iletişim kimyasal maddeleridir.

 

İlaç ya da alkol kullanımından dolayı depresyona ve kaygıya duyarlı olan bireyler, zihinsel hasatlıkların gelişmesine daha yatkındırlar

2) Aşırı ÇalışmaAşırı Çalışmak

Fazla iş yükünden dolayı tükenmiş olmak, vücudumuzda stres reaksiyonuna neden olur. Bugün çoğu insan çalışmadan kaynaklanan stresten en azından kısmen etkilendiklerini kabul ediyorlar.

 

Beyin kronik strese maruz kaldığında, HASSAS kimyasal dengesi sekteye uğrar. Her ne sebepten olursa olsun uzun süre strese maruz kalan herkes kaygıya ve depresyona eğilimlidir.

 

3) Üzüntü ve TravmaÜzüntü ve travma

Haberlerde devamlı bahsedilen bir konu, asker üyelerinde travma sonrası stres bozukluğu yaygındır. Herhangi bir nedenle şiddet kurbanı ya da bir tanık olmak, tam gelişmiş kaygı ve depresyona neden olacak bir biyolojik reaksiyonu başlatabilir.

 

Rahatsız edici olmasına rağmen, sevdiğin bir kişinin ölümünden üzüntü duymak iyi bir iyileştirici etkisi olabilmektedir. Buna karşın uzun süren üzüntüler ise, zihinsel sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

 

4) Sağlık KoşullarıSağlık Koşulları

Sağlık koşullarından dolayı tedavisi mümkün olmayan insanlar umutsuz olma riski oldukça gösterebilirler.

 

Yaşla bağlantılı hastalıklar ya da Parkinson, alzaymir, kardiyovasküler ya da kanser gibi hayatını sona erdirecek hastalıklar da çoğu zaman umutsuzluk ve panik hissine yol açar. Elbette bu hislere UZUN SÜRELİ maruz kalanlar kaygı ve depresyonla kendini belli edebilir.

 

Aynı zamanda kaygı-depresyon tespitlerin değişim göstermesi, yaşla arttığı ortaya çıkmıştır.

5) Ani ve Stresli DeğişimlerStresli olmak

1929’da Wall Street iflası adı çıkan dönemde, ki bu dönem birçok kişinin milyarlarca doların kaybına neden olmuş ve büyük depresyonun temelini oluşturan tam 23 000 insanın o zamanda intihar etmesi kaçınılmaz olmuştur.

 

Bu da o dönemde bir yılda en yüksek intihar edenlerin sayısını göstermiştir.

 

Kaygı ve depresyondan dolayı kendini öldüren birkaç insan tespit edilmezken, zihinsel hastalığın önemli bir rol oynadığı tahmin etmek aşikardır.

 
6) Düşük ÖzsaygıDüşük Özsaygı

Doğru istatistikleri ve özsaygıları düşük insanlar hakkındaki gerçekleri bulmak oldukça zordur. Bulabildiğim bu istatistiklere dair şeyleri sizinle paylaşmama izin verin;

 

  • Özsaygı sorunları yaşayanlar genelde erkeklere oranla kadınlarda kaygı ve depresyon daha fazla olması muhtemeldir.
  • Özsaygı problemi olan insanlar, bir sağlık riski taşıyan (sigara içen, alkol ve madde bağımlılığı olan ve yetersiz beslenmeye sahip kişiler gibi) düşündüren davranışları sergileyenlerde kaygı ve depresyon daha fazla olması muhtemeldir.
  • Düşük özsaygıyla, intihar arasında bir korelasyon vardır.

 

Kendimizle ilgili sürekli negatif bir resme sahip olmak takıntılı düşünce biçimlerine neden olmaktadır; bunlar genellikle dış görünüş, para, unvan ve bunu gibi şeylerle ilgili oluyor. En kötü bir senaryoda beynin nöro kimyası, depresyon ve kaygı semptomları ya da koşulara bağlı olarak değişime uğrar.

 

7) Yalnızlık ya da ReddedilmeReddedilme

İnsanoğlu doğal olarak sosyal varlıklarken, fonksiyonlarımızın düzenli işleyebilmesi için sosyal etkileşimlere ihtiyaç duyarız. Aynı zamanda bizler yakın ilişkilerde bulunmayı da arzularız. Ki bunlar genelde sevilme, ilgilenme ve destek olmak gibi şeylerdir aslında.

 

Yalnızlık, başka kişilerden gönüllü ya da gönülsüz ayrılık, reddedilme veya bir şeyin parçası olma duygusundan yoksun olmak gibi şeyler beynin doğasında olan sosyal fonksiyonlara karşı mantık dışıdır. Sonuç olarak, beyin karşıt düşünce süreçlerini benimser ve sinirsel ağları buna göre şekillendirir ve bu da doğal kimyasını bozar.

 

Kısaca, yalnızlık ve/veya reddedilme gibi duygular kaygı ve depresyona yol açan bir nörokimyasal dengesizliğe neden olur.

 

Son olarak söyleyebilirim ki,

Eğer siz veya tanıdığınız herhangi birisi potansiyel olarak kaygı ya da depresyonla bağlantılı bir hastalığı var ise, çeşitli etkili tedavi yöntemleri de vardır. Ki bunların başında, terapi, destek grubu veya doktor tavsiyesi üzerine alınan ilaçlar, sizin bu hastalığın üstünden gelmenize yardım edecektir.

 

Depresyon ve kaygı kendi içimizde yarattığımız gibi, tedavisini de kendi içimizde bulabiliriz gerek kendimiz gerekse de başkalarından yardım alarak. Bir hastalık varsa kesinlikle bir çözümü de vardır.

 

Bol şifalı günler diliyorum her birinize…