Farkındalık

1 Ay İçinde Kendinizi Tanıyamayacaksınız

1-Ay-İçinde-Kendinizi-Tanıyamayacaksınız - Svetlana Pokrevskaya
4 Hafta, 12 Basit Adım ve 1 Ay İçinde Kendinizi Tanıyamayacaksınız

Blog yazarı Svetlana Pokrevskaya okurundan aldığı bir mektup üzerine yaşam biçimini her biri haftada dört bölüm olmak üzere derledi. Özel bir yaşam biçimi olduğunu düşünen yazar bunu okurlarıyla paylaşmaya karar vermiş. Svetlana’nın iddiasına göre bu stili uygulayanlar bir ayda kendilerini tanıyamayacaklar.

 

İşte o herkesin bildiği ama yapmadığımız şeyler:

Zihninizi ve bedeninizi arındırın

1. Hafta: Zihninizi ve bedeninizi arındırın

Güne erke başlayın: Sabah saatleri, günün geri kalan kısmında bulamayacağınız, kendinize ait yegane zamandır. Bu saatler huzurlu ve sessizdir. Kimse sizi rahatsız edemez çünkü herkes uyuyordur. Bu saatlerde dilediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

 

Önünüzdeki günü maksimum enerjiyle yaşamak için bu saatleri iyi değerlendirin ve enerji depolayın. İlk günler yataktan çıkmakta zorlanırsınız; isteksizlik ve yorgunluk gibi bahaneleriniz olabilir. Ama hayır! Bu sadece tembelliktir; kendi hayatınızı yaşamak istemediğinizi gösterir.

 

Metro, trafik, iş vs. sabahın köründe yataktan çıkmanın kime ne faydası var diye düşünürsünüz! Asla! Şöyle düşünün “yeni bir gün başlıyor”, sadece bunu düşünün. Kabul edin; önünüzde yepyeni, taptaze bir gün olması “sabahın körü” düşüncesini yatıştırır ve sorun kalmaz. Basit bir mantık bu. Eğer hayatı dolu dolu yaşıyorsanız, yataktan dışarı atlamak istersiniz. Ya da şu açıdan bakın, eğer kendinizi bir an önce yataktan dışarı atarsanız hayat daha parlak şekilde aydınlanmaya başlayacaktır!

 

Daha iyi beslenin: Hayatınızdaki değişiklik, sizden müthiş bir enerji bekler. Genelde, alkol, sigara; ağır yağlı ve sağlıksız yiyeceklerle boğuşurken vücudunuzun enerjisinin büyük bir kısmını çarçur edersiniz. Her birimiz bu tür kusurlara sahibiz, bunu kendimize itiraf edelim. Ancak bunların üstesinden gelmek zorundayız. Sizin için en iyi beslenme düzeninin ne olduğunu belirleyebilirsiniz.

 

Şahsen ben vejetaryenim ve gıdaların çiğ tüketilmesi gerektiğine inanırım. Ancak hepimiz için geçerli bir şey biliyorum: Alkol, patates cipsi, şekerli içecekler, hazır yiyecekler, “çöp” yiyecekler… Bunların hiçbiri hiç kimsenin sağlıklı beslenmesine uygun değildir. Bu nedenle, tüm bunları beslenme düzeninizden uzaklaştırabilirsiniz.

 

Bir de porsiyonlarınızı küçültün ve yatmadan önce yemek yemeyin. Kendinize saygı duyun ve sadece bedeninizin size ne söylediğini dinleyin ya da bir diyetisyene danışın. En önemli şeyin, kendinizi toksinlere boğmanın önüne geçmek olduğunu düşünün. İhtiyacınız olan hafif, sağlıklı, lezzetli şeyler yiyerek bedeninize eziyet etmeyi bırakmak. Daha mutlu olacaksınız ve daha aktif bir yaşantı için ihtiyacınız olan enerjiniz olacak.

 

Spor yapın: Ben sporu severim ve bu benim için adeta bir zorunluluktur. İnsanın bedenini kaliteli ve sağlıklı tutmasının ruh sağlığı için hayati olduğunu söylemekten hiç bıkmam. Yaşamdan kopmuş yorgun bir bedenle yaşamı sallamaya çalışmak yerine, ihtiyacınız olan bedeninizin kendisini sallamaktır! Bunu size doğru görünen herhangi bir yolla yapın. Yogayı, koşmayı ve dans etmeyi severim. Her gün biraz daha fazla hareket etmeye çalışın. Mesela işe gitmek üzere çıkmaya hazırlanırken aynanın karşısında dans edin; asansörü bırakın, merdivene yönelin; spor salonunda kendiniz için sıkı bir idman programı hazırlayın.

 

Özel hayatınızı düzenleyin

2. Hafta: Özel hayatınızı düzenleyin

Kişisel yaşam alanını temizleyin: Her şeyi atın! Evinizde her köşeye, masa ve dolaba düzen getirmenin zamanı geldi! (Her şeyi tavan arasına ya da köşe bucağa sıkıştırmak “atmaktan” sayılmaz.) Ben öyle bir noktaya gelmiştim ki, çöpe attığımı bile çöpten çıkarıyordum. Şunu düşünün: Evinizdeki her bir obje, ister ufak olsun ister büyük, sadece yer kaplamakla kalmaz aynı zamanda enerjinizi tüketir.

 

Gerçekten bu kadar eşyayı evde tutmaya değer mi? Gerçekten kullandığınız ve ihtiyacınız olan, sizi mutlu eden ve en çok değer verdiğiniz şeyleri evde tutun. Bir şey daha, 1998 yılında sevgililer gününde sevgilinizin aldığı hediye ayıcığı hala saklıyorsanız ve uzun zamandır ona dönüp bakmıyorsanız, böyle “mutlu” anıları saklamaya artık ihtiyacınız kalmamış demektir. Kurtarın kendinizi ondan, tereddüt bile etmeyin.

 

Tüm bunları yaptığınızda, kendinizi biraz daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz. Özellikle ve özellikle köşe bucak toz aldığınızda ve yerleri bir güzel temizlediğinizde, bunu hissedeceksiniz.

 

Kişisel meselelerinizi çözüme kavuşturun ve sorumluluklarınızı yerini getirin: Hatırlıyor musunuz, kaç yıldır yabancı dil öğrenmek istediğinizi? Uzaktaki büyükbabanızı ziyarete gideceğinize dair kaç kez söz verdiniz? Biten yıldan, yeni yıla aktara aktara geldiğiniz yeni yıl kararlarınız ne kadar da çok, öyle değil mi? Kendi kendinize ve başkalarına verdiğiniz tüm sözleri hatırlayın ve bunları nasıl çözeceğinize karar verin.

 

İki seçeneğiniz var: Ya yerine getirin ya da bunları “yapılacaklar” listesinden silin. Ama eğer dedenizden vazgeçemiyorsanız elbette en kısa zamanda gidip ziyaret edin. Bunca sözü kendiniz için bir zorunluluk ve hayal kırıklığı duygusuna dönüştürüp, peşinizden sürüklemek yerine yapmanız gerekeni yapın!

Planlar, hedefler ve hayaller

3. Hafta: Planlar, hedefler ve hayaller

Not edin ve planlarınızı hayata geçirin: Geçen haftadan yapılacaklar listesinden yapılmadan kalan bir şeyler var gibi görünüyor değil mi? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Bu konuda kendinizi mutlu ve coşkulu hissediyor musunuz?

 

Yoksa hemen girişmek için kolları mı sıvıyorsunuz? Eğer cevabınız hayır ise, belki zor da olsa bunlardan bazılarının üstünü çizmek durumundasınızdır.

 

Ya da alternatif olarak, bunları yerine getirin ve böylece üstünü çizmiş olun. Her hâlükârda şöyle düşünün; Sonunda, daha güçlü ve yenilenmiş bir nefes sizi bekliyor olacak. Neleri sevdiğinizi ve bir noktada neleri yapmaktan hoşlanır hale geldiğinizi hatırlayın. Sadece işinizi ve mali yükümlülüklerinizi planlamak zorunda değilsiniz, aynı zamanda boş zamanlarınızı da planlayın.

 

Ancak böyle gevşeyebilir; arkadaşlarınızla ve sevdiklerinizle görüşebilirsiniz. Başlayacağınızda sinirlerinizi bozan bir plan yapmak zorunda olabilirsiniz. Her ayrıntısını yazın; başlangıç-bitiş tarihlerini ve atılacak adımları yazmayı unutmayın. Yaşam öykünüzün bir kitaba konu olabileceğini ve kendi kendinizi okumak isteyebileceğinizi hayal edin.

 

Size en uçuk gelen hayallerinizi listeleyin: Bu, benim kesinlikle yapmaktan en çok hoşlandığım şeydir. Bu alıştırmayı düzenli olarak yaparım ve her seferinde düşüncelerim daha da saçma gelmeye başlar. Yapmayı hayal ettiğiniz tüm bu şeylerin bir listesini yapmalısınız. Bu listeye asla gerçekleşmeyeceğini bildiğiniz hayallerinizi de ekleyin.

 

Bunların arasına dünya hükümdarı olmayı ya da 89 yaşında Everest’e tırmanmayı bile yazın. İhtiyacınız olan tüm zamana, paraya, bağlantılara ve yeteneğe sahipsiniz aslında. Ne yapmak isterdiniz? Yeri gelmişken, 2014 Şubat’ında yazdığım ilk uçuk hayaller listem, bugün tamamıyla gerçekleşmiş durumda. Şimdi baktığımda dileklerimin ne kadar mütevazı olduğunu gördükçe eğleniyorum. Ancak o dönemde benim için ulaşılmaları imkansızdı.

 

Olayları günlük olarak planlayın: Her akşam bir sonraki gün için planınızı yazın. Kısa ya da uzun, taslak olup olmaması hiç fark etmez. Bunu özellikle akşamları yapmanız önemli. Her ne kadar ertesi gün bu listeye dair hiçbir şey hatırlamıyor dahi olsanız, yine de daha verimli olursunuz. Deneyimle sabittir! Buna ek olarak; taslak planlarınıza tekrar bir göz atmayı unutmayın ve hayatta ne yöne gittiğinizi kendinize sorun. Milim ilerlemedim, diyebilir misiniz?

Ufkunu Genişlet

4. Hafta: Ufkunu genişletmek

Farklı yaşamaya çalışın: Ne kadar küçük olsa bile her şeyin bir etkisi vardır. İşe giderken başka bir güzergâh seçin. Daha önce hiç uğramadığınız bir kafeye ya da çok pahalı bir mağazaya gidin. Yeni bir spor deneyin.

 

Daha önce yapmadığınız bir şey yapmaya çalışın. Her gün sürekli yapmaya alışkın olduğunuz işlerle uğraşırken, şu soruyu sorun kendinize; “Şu anda biraz daha farklı ne yapabilirim?” Yeni bir şey deneme alışkanlığını edinmeye ihtiyacınız var; ayak izlerinizin derinleştiği yolları anca bu şekilde terk edebilirsiniz.

 

Konfor alanınızdan çıkın: Elbette, önceki adımların hepsini yapmayı başardıysanız, konfor alanınızdan zaten oldukça uzaklaşmış olmalısınız. Ancak daha da öteye gitmeye ve büyük korkularınızla yüz yüze gelmeye ihtiyacınız var.

 

Sadece bu korkularla yüz yüze gelmekle kalmayın, onlarla mücadele edin. Bu konuda, radikal şeyler öneririm. Yükseklikten mi korkuyorsunuz? Hava dalışına gidin. Patronunuzdan mı korkuyorsunuz? Yeni bir proje teklifiyle, tek başınıza, yanına gidin. Yeni insanlarla tanışmaktan korkuyorsanız mesela hiç kimseyi tanımadığınız bir partiye tek başınıza gidin. Böylece tüm gece yabancılarla konuşmak zorunda kalacaksınız. Böyle şeylerle yeni şeyler öğrenir ve gelişiriz.

 

Mola verin: Bir nefes alın. Ne düşünüyorsunuz? Bu çok zor bir iş mi? Sadece “bir nefes almak” derken; evden dışarı çıkmak, internet bağlantısını kapatmak ve biraz yalnız zaman geçirmek anlamındadır. Bu aynı zamanda kendi kendinize samimi bir geribildirim fırsatı vermek anlamına gelir. Sizin için geçen ay “sevdim” dediğiniz şey neydi? Nasıldı? Hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu? Şu an o aşamayı geçtiğinize göre nasıl devam edeceksiniz?

 

Kaynak: http://hayat.sozcu.com.tr/kendinizi-degistirme-zamani-geldi-91862/

Sevdiklerinizle paylaştıkça yaşam güzeldir.

Beni izlemeye devam edin…